-İstanbul çok kalabalıktı.
-İstanbul çok sıcaktı.
-Uzun süredir İstanbul’a uğramayan herkes buradaydı.
-Oy vermeye gittiğim yer kalabalıktı.
-Sandık başındaki insanlar çok güler yüzlüydü.
-Seçimden bir gün önce yani cumartesi günü mağazalar tıklım tıklımdı.
-İnsanlar birbirlerine “İstanbul ne kadar kalabalık. Trafik var inanılmaz” cümlesini defalarca tekrarladı.
-İnsanlar oy kullanırken kendilerini belgeleme ihtiyacı hissetti sosyal medya ahalisine karşı.
-Herkes eşini, dostunu arayıp “Geliyor musun?” diye sordu.
-Ve seçim gününde ünlülerin görüntüleri tabii.
Seçim gününün en sevimlisi Sezen Aksu
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçimi için oyunu Beykoz’daki Sedat Simavi Ortaokulu’nda kullanan Sezen Aksu’nun görüntülerini izleyince “Oh be ne kadar sevimli. İşte Sezen Aksu bu. Eski günleri hatırladım” dedim.
Çünkü uzun süredir Sezen Aksu’yu ortalarda görmediğim gibi bu kadar sevimli de görmüyordum.
Eskiden Sezen Aksu, espri yapar etrafına neşe saçardı.
Hem dışarda hem de konserlerinde.
Ama son yıllarda o neşesinden eser yoktu.
Ancak pazar günü oy vermeye geldiği an, arabadan inip gidene kadar keyfi çok yerindeydi.
İnsanlarla fotoğraf çektirip, güzel bir an yaşattı.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Ne var bunda!”
İnanın çok şey var.
Ben uzun zamandır görmediğim bir enerjiyi gördüm Sezen Aksu’da. İnşallah bu enerjiye devam eder.
Bu güzel enerjiyle güzel şarkılar üretir ve insanları yine güzel hayallere sürükler.
Seçim gününün en güler yüzlüsü
Ozan Güven ve Yalın’dı. İkisi de fotoğraf çekmek isteyen basın mensuplarına oy pusulalarını sandığa atarken güler yüzlerini esirgemeden pozlarını verip yine güler yüzlerini takınarak sınıfı terk ettiler.
Seçim gününün en espri bekleneni
Tabii ki Cem Yılmaz. Cem Yılmaz tek başına oy vermeye geliyor sandık başına gidiyor. Önce hiç bir şey söylemeden kabine girip oyunu veriyor.
Sonra çıkıp sandığa gideceği sırada “Hadi eyvallah” diyerek espriyi patlatıyor. İnsanlar gülüyor elbet.
Çünkü bunu istiyorlar.
Çünkü insanlar Cem Yılmaz espri yapsın diye gözünün içine bakıyor.
Cem Yılmaz’da bunun farkında.
İnsan sürekli bu baskıyla nasıl yaşar?
Önceki gün Cem Yılmaz görüntülerini izlerken bunu bir kez daha düşündüm.
Kısacası işi her daim zor Cem Yılmaz’ın. Oy kullanırken, canı hiç bir cümle sarf etmek istemiyorken bile.
Seçim gününün en sevimsizi ve üşüyeni
İstanbul’da dereceler 30 dereceyi gösteriyor. Sıcaktan millet “Of, pof” diyor Candan Erçetin oy kullanmaya geliyor üzerinde siyah bir hırka ya da ceket.
Tek bir kelime söylemeden oyunu sandığa atıyor ve gidiyor. En ufacık bir tebessüm eseri ya da kalıntısı bile yok.
Candan Hanım biraz rahat. Biraz gülümse. Bu çok zor olmamalı.
Seçim gününün en süslüsü
Aylarca poposunu konuştuk. Daha doğrusu her paylaştığı fotoğrafı yine günlerce konuşuyoruz.
Kimden mi bahsediyorum tabii ki Hatice’den. Oy kullanmaya da siyah dar bir elbise, kocaman bir şapkası ve gözlüğü. Eldivenleri ve topuklu ayakkabıları ile gitti.
Adeta poz verdi.
Oy kullanmaya değil podyuma çıkar gibiydi.
Sonuç: Yine Hatice konuşuyoruz.
Bu ne demek: Hatice bu işi çok iyi başarıyor.
Seçim gününün en anlamlı mesajı
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi adayı Binali Yıldırım oyunu kullandıktan sonra “Kampanya sırasında kırgınlıklar olabilir. Vatandaşlarımıza karşı da kırgınlıklar olabilir. Bugün artık kırgınlıkları bırakma ve geleceğe odaklanma zamanıdır” dedi.
Lütfen bu cümleyi tekrar tekrar okuyunuz. Ve artık sonuç ne olursa olsun odaklanma zamanıdır.
Ve “Kırgınlık”, “Kavga”, “Tartışma”, “Ötekileştirme”, “Sen, ben, o, bizler, onlar” düşüncesinden çıkma zamanıdır.
Artık geleceğimize, ülkemizin güzel günlerine odaklanma zamanıdır.