Daha önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için “Bugün kadınlara yemekler benden” diyerek davet etmiş, tüm dükkanlarının kapısını açmıştı Nusret.


Bu sefer de çocuklar için aynısını yaptı.


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sebebi ile 5 ila 18 yaş arası çocukları dükkanlarına davet etti.


Kendi sosyal medya hesabından aynen şu cümlelerle “Dünyada ne kadar 5-18 yaş arası çocuk varsa hepsini bekliyorum. Rakamda da adette de limit yok. Türkiye, Dubai, Abu Dabi, Katar, Miami, New York’taki dükkanlarıma bekliyorum. Bugün çocuklar yemek yesin” dedi.


Uzun kuyruklar oluştu.


Önceki gün sosyal medyada birçok kişi Nusret’in dükkanlarının önündeki uzun kuyrukları yayınladı.


Bol bol alkışladı.


Nusret zaman zaman geçmişini gözler önüne seren fotoğraflar yayınlıyor.


Ailesini, çocukluğunu hiç bir zaman unutmuyor ve inkar etmiyor..


Bu bile taktir edilesi bir durum. Malumunuz sizi bilmem ama ben dününü unutmuş çok kişi biliyor ve tanıyorum. Bu yüzden de dününü unutmadan olduğu yerin hakkını veren herkesi her zaman ayakta alkışlarım.


Zaman zaman kendisini eleştirsem de Nusret bu konuda her zaman alkışı hak ediyor.


23 Nisan günü için çocukların yemeklerini kendisi özel denetimde hazırlattı.


Ve bunu da sosyal medya hesabından yayınladı.


Her anında yanındaydı ve siparişlerin dükkanlara dağıtımını yapan kamyonun da başına geçti Nusret.


Saatler 03.00’e gelirken eve gittiğini belirten ve daha sonrasında 07.30’da işinin başında olduğunu gösteren videolar da çekti.


Çok çalışmak, üretmek, alın teri ile kazanmak ve sonucunda bu güzel jestleri yapmak herkese nasip olmaz.


Nusret çok çalışmasının ekmeğini yiyor.

Geçmişten gerçek bir Nusret hikayesi

Ben Nusret’i çok eski tanıyanlardanım. Yani çok ama çok eski. Daha hiç kimsenin Nusret’i tanımadığı günlerden.


Çalıştığı yerlerde hemen fark edilen, dikkat çeken, gece gündüz demeden çalışan biriydi Nusret.


Fakat memleketimiz de bazı insanlar çalışanı pek sevmez.


Öyle ki, o dönem birlikte çalıştığı patronu “Burası benim dükkanım ama Nusret’e geliyor herkes. Nusret’in dükkanı diye nam salacak neredeyse” diyerek işten kovmuştu bu dahi, çalışkan çocuğu.


Yani “Bu çocuk çok başarılı. Ben bu çocuğu kaçırmayayım. Benim dükkanımı yıldız yapar. Ben de ilerde küçük bir hisse veririm” gibi bir destek hiç düşünmeden.


Çünkü kendisine ciddi rakip görüyordu.


Fakat o dönemlerden Nusret’i tanıyan, bilen sahip çıkan müşterileri hiç bir zaman onu bırakmadı ve geldiği nokta ortada.


Şimdi o dönem patronu olanlar boş boş konuşuyordur kesin “Nusret’i ben yetiştirdim” diyerek.


Malum başarılı insan ile övünmek kolaydır.


Başarısız olunca “Zaten çok tembeldi” diye yafta yakıştırılır.


Bu hikaye inanın bana hiç yabancı değil. Ben de bu tarz bir olay yaşamış biri olarak şunu çok net söyleyebilirim ki, çalışanı tutamazsınız.


Ne kadar kıskansanız da, engelleseniz de, kovsanız da durduramazsınız.


Nusret bunun en yaşayan, en canlı örneğidir.


Keşke kendisi bunu detaylarına kadar anlatsa.

Nasıl geçti 23 Nisan

-Sokaklar cıvıl cıvıldı.


-Her köşede bir eğlence, her köşede bir renk cümbüşü hakimdi.


-Sosyal medyada Atamız Atatürk’ün en güzel fotoğrafları gün boyu dolaştı.


-Çocuklar yine klasik büyüklerin koltuklarına geçti.


-Çocuklar gün boyu hayallerinden bahsedip gelecek planı yaptılar.

Gelecek hayalin ne?

Geçen bir yazımda iki yaşında bir çocuğun babasının kendisine “Ne yemek istersin” diye sorduğunda “Risotto” diye yanıt verdiğin yazmıştım.


Bizim dönem, böyle bir soru karşısında en fazla “Köfte, makarna” yanıtı verirdi.


Malum çocuklar ve istekleri de değişti.


Tıpkı önceki gün bir öğrenciye “Gelecek hayalin ne?” diye sorulduğunda “Köln Üniversitesi’nde Tıp Okumak istiyorum. Belki Alman vatandaşı olurum” yanıtı vermesi gibi.


Yine o dönem bizim nesle sorulduğunda en fazla “Öğretmen, doktor, sekreter, hostes” gibi tercihleri söylerdik.


Yani seçtiği üniversiteye kadar hatta vatandaşlık değiştirmeye kadar bir tercihte bulunmazdık.


Yani kimse bulunmamıştır.


Nesil ve istekler değişiyor.


Hem de jet hızıyla değişiyor. Öyle yavaştan, küçükten, hafiften de değil.


Çok hızlı ışık hızıyla.


Bu yüzdendir ki:


-Siyasetçilerin,


-Öğretmenlerin,


-Eğitimcilerin,


-Milli Eğitim Bakanı’nın,


Ve çocuklarla ilgili her türlü işi yapan herkesin kendi bakış açılarında da bir ayar, düzeltme yapması şart.


Yeni nesli anlaması ve onu yakalayabilmesi için.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR