Muhabirliğe başladığım yıllar da bir Ece Ajandamız vardı. Çok meşhur bir ajandaydı biz muhabirler için.

Kara kaplı deftere her gün günlük işler yazılırdı.

Defileler, konserler, tanıtımlar, dizi ve film çekimi takibi derken gün içinde bir dakika boş vaktinizin olmadığı yoğun magazin günlerinden bahsediyorum.

Yani 90’lardan.

Sakın şimdiki sosyal medya dönemi ile karıştırmayın.

İbrahim Tatlıses’in, Müslüm Gürses’in, Sibel Can’ın, Tarkan’ın, Sezen Aksu’nun 2 milyon albüm sattığı, her gün üç-dört defilenin yapıldığı, Rumeli Hisarı, Harbiye Açıkhava Konserleri arasında mekik dokuduğumuz günlerden.

İşte o günlerde bir muhabir olarak en çok gitmek istemediğim bir sanatçı varsa o da Müslüm Gürses konseriydi.

Müslüm Gürses’i sevmediğimden değil. Onun konserlerindeki yaşanan vaziyet itibariyle.

KADIN İÇİN GÜVENLİ DEĞİLDİ

Neden mi?

1- Müslüm Gürses konserindeki izdihamı anlatmam mümkün değil.

2- Müslüm Gürses’in konserlerinde bir futbol maçından daha çok erkek olurdu ve çoğu da kendini jiletlerdi.

3- Ben bir gazetecinin kadını, erkeği olmadığını düşünerek yol aldım ama Müslüm Gürses konseri için bu kesinlikle geçerli değildi.

4- Bir kadın için kesinlikle güvenli bir ortam değildi.

5- Herkes o kadar kendinden geçerdi ki, açıkçası korkardım.

MÜSLÜM GÜRSES TÜRKİYE'YDİ

Ancak:

Konserlerdeki o insanların çığlıkları, görüntüleri, bağırtıların ötesinde Müslüm Gürses bir o kadar sakin, sessiz ve huzur veren biriydi.

Önceki gün filmini izlediğim de bir kez daha anladım ki aslında Müslüm Gürses Türkiye’ydi.

Hem, halkın dillendiremediği, içine attığı sessiz isyanına sahip çıkan, çocuklarının dertlerini dile getiren bir “Baba”ydı.

Milyonların dili oluyordu.

Yıllar içinde daha çok anladım Müslüm Gürses’i.

DERİNDEN SARSIYOR

Fakir bir ailenin oğlu olan Müslüm Gürses’in hayatını öyle derinden işliyor ki film.

Yönetmen Ketche ve Can Ulkay’a, senaristler Hakan Günday ve Gürhan Özçiftçi’ye, Müslüm Baba’yı canlandıran Timuçin

Esen’i ve tabii ki Zerrin Tekindor’u saygıyla selamlıyorum ayakta alkışlıyorum.

Müslüm’ün çocukluğunu oynayan Şahin Kendirici’nin ise muhteşem bir yetenek olduğunu düşünüyorum.

Bu büyük sorumluluğun üstesinden harika gelmiş ekip.

Film sizi öyle bir içine alıyor öyle derinden sarsıyor.

Türkiye’nin gerçek kimliğini bir kez daha ortaya seriyor.

Ve izlerken neden Müslüm Gürses’e baba dendiğini anlıyorsunuz.

Ve tabii neden bu kadar kitleleri peşinden sürüklediğini.

Unutmadan: Müslüm Gürses’i sadece bir kesime bağlamamak gerek.

Dikkat ediyorum da film vizyona girdiğinden bu yana “Hayatımda asla arabesk dinlemem, asla Müslüm dinlemem” diyen birçok kişi koştur koştur Müslüm Gürses filmine gidiyor.

Film gösteriyor ki Müslüm Baba’nın her kesimden büyük bir hayran kitlesi var.

O yüzden de Müslüm Gürses gerçek bir Türkiye’dir.

Bir Yıldız Doğuyor

‘Müslüm Baba’dan bir gün önce izledim ‘A Star is Born’ (Bir Yıldız Doğuyor).

Bradley Cooper ilk yönetmenlik deneyimi filmde bir starın yükselişini izlerken bir diğerinin de yok oluşuna tanıklık ediyorsunuz.

Nasıl güzel oynuyor Lady Gaga ve Bradley Cooper.

Adeta siz de biriyle yükselirken diğeriyle tükeniyorsunuz. Şarkılar çok iyi.

İzlemenizi tavsiye ederim. İki filmi de.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR