Dünyaca ünlü starların bile bildiği, geldiği bir mekân Reina. Sıradan bir yer değil. Ünlülerin bile kapısına gitmeye çekindiği bir mekan. Neden çekiniyorlar? Çünkü o kapıdan öyle elini kolunu sallaya sallaya herkes giremiyor, giremez. Ünlü de olsan, ünsüzde olsan kapıdan dönme ihtimalin çok yüksek. Kapıda bir değil, dört değil, altı-yedi adam durur genelde. Hepsi de çelik gibidir. Kapının önünü geç içerde de ciddi bir koruma kalkanı vardır. Neredeyse her locanın önünde bir-iki kişi durur, kuş uçurtulmaz. Reina'da çok kavga çıkar, onu engellemek, insanları korumak içindir bu güvenlik. Olması gereken de budur. Ama bir tane güvenliğin silahı olmaz mı? Yok. Yıllardır gece hayatında dolaşan ve özellikle Reina'yı çok iyi tanıyan biri olarak olay olduğu anda aklım gelenler:




1-Korumalar saldırganın üzerine neden atlayamadı?




2-Neden kimse tutamadı?




3-Saldırgan nereye saklandı?




4-Reina'da bir sürü koruma vardı, hepsi yere mi yattı?




Mekân kapıları özel güvenlik şirketlerine verilir. Bu güvenlik şirketinde çalışanlarda anti-terör eğitimi almaz. Kapıların önünde güvenlik görevlileri sadece koruma amaçlıdır; yani kavgayı ayırır, kavga edenleri durdurur.




Koruma dediğin kavgayı engeller




Olayın olduğu sabah birkaç güvenlik şirketi ile görüştüm. Hatta mekânların önünde duran güvenlik görevlileriyle. Hepsinin söylediği "Biz kavga için eğitimliyiz. Koruma dediğin kavgayı önler. Bir kişi elinde silahla taraya taraya içeriye giriyorsa o an her şey çok zorlaşır. Korumalar buna karşı eğitimli değil" oldu. İyi ama orası Reina? Sıradan bir mekân değil ki. Dünyanın gözü, kulağı orada. Orada çalışan tüm güvenlik görevlilerin daha başka eğitimlerden geçmiş olması gerekmiyor muydu? Gerekiyordu elbet. Tüm mekânlarda çalışan ekiplerin her türlü eğitimden geçmesi şart. Reina gibi deniz yoluyla gidilebilen bir mekân için ayrıca gerekli. Çünkü tekneleriyle gelenler aranmıyor. Hele ki güçlü, kuvvetli ve tanınmış biriyse hiç aranmıyor. Yani cebinde silah olabilir, el bombası olabilir. Olabilir de olabilir. Say say bitmez. Ne sayayım, ne söyleyeyim. Zaten bilinen gerçekler.




Tüm mekanlar 02.00'de kapattı




Normalde bugün bu köşede başka yazılar okuyacaktınız. İstanbul yılbaşı eğlencesinde neler yaşandı, kim nerede eğlendi vs. Ama yazamıyoruz işte. Acıdan, ağlamaktan, üzülmekten, kahrolmaktan başka bir şey yazamıyoruz. Düşünemiyoruz bile. Bitmiyor, bitemiyor. Huzursuz ve güvensiz durumdayız. Olayın haberi yayılınca tüm gece kulüpleri kapılarını kapattı. Normalde İstanbul gece hayatı 05.00'te biterken hele ki yılbaşı gecesi bu saat daha da uzayacakken tüm mekânlar 02.00'de kapılarını kapattı.




Klein'in sokağı kapatıldı




Harbiye'de son dönemin en ünlü mekânlarından biri de Klein. Olayın olduğu dakikalarda polis mekânın sokağını kontrolü altına aldı ve tamamen kapattı. Kapısında duran güvenlik ekibi anında önlem aldı. Gece yarısı mekânın ortaklarından İsmail Alper ile konuştuğumda "Benim ekibimin üzerinde çelik yelek vardı dün gece için. Önümüzdeki günlerde güvenliği daha da artıracağız. Her türlü kötü saldırıya karşı tatbikat yapacağız" dedi. Haliyle tüm mekânlar diken üstünde. Ama ne olacak? Eve mi kapanacağız? Tabii ki hayır. Sadece güvenliğimizi artıracağız ve dikkatli olacağız.




Hayatımın en kısa yolculuğunu yaptım




21 senedir bu sektörde çalışıyorum. Birçok yılbaşı gecesi sabaha kadar çalıştım. Ancak yıllardır da her yılbaşı gecesi ciddi trafik yaşadım. Ta ki önceki akşama kadar. Önceki akşam hayatımın en kısa Cihangir-Bebek yolculuğunu yaptım. 18.00'de Cihangir'den Bebek Lucca'ya yalnızca 20 dakikada gittim. İçim acıdı. Düşünün trafik yok sevinmem lazım ama içim acıdı. Yılbaşı gecesi insanlar eğlenecek, keyif yapacak ama insanlar korkuyor, sokağa çıkamıyor. Buyurun işte nasıl çıksınlar. Olan oldu. Ayrıca Lucca'nın önünde ve Boğaz'daki birçok mekânın önünde polis çok ciddi önlem almıştı. Kocaman panzerler duruyordu. Buna rağmen yaşadığımız korkunç olay sonrasında şunu unutmamamız gerekiyor ki birlik ve beraberliğin daha önemli olduğu günlerdeyiz. Dil, din, ırk kavgası yapacak günlerde değil.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR