GECE sokağa çıktınız, eğleniyorsunuz ama bunun bir finali olmalı. İşte mekan patronlarından tutun, sosyetenin, magazin dünyasının en ünlü isimlerine kadar herkesin final yaptığı kimsenin vazgeçemediği Aztek'in modası bir türlü geçmek bilmiyor. Yeni başlayanlar için Aztek, 40 yıla yakındır hiçbir değişiklik yapmadan, dekoruna asla dokunmadan devam eden dört kişinin ortak olduğu, bir apartman katının en alt katında bir mekan. Bir mekanı 40 yıla yakın dört ortak ile yürütmek deveyi iğne deliğinden geçirmeye benzer. İmkansız olanı ve zoru başarıyorlar anlayacağınız. Eskiden saatler 09.00 olduğu zaman müdavimleri içeriden zor çıkartırlardı. Şimdi yasaklardan dolayı saat 05.00 oldu mu ışıkları yakıyorlar ki, insanlar artık evlerine gitsin. Ama mekan sahipleri zorla göndermese kimse çıkmayacak içeriden. Yani Aztek çevresinde değişen bir durum yok. Hep aynı hep aynı. Modası da geçmiyor.
Bir dönem Cem Yılmaz, Ahu Yağtu çıkmazdı Aztek'ten. Son günlerin en sık giden ismi de Bergüzar Korel. Sık sık Aztek'te. Özellikle dizi arkadaşlarıyla buluştuğu akşamların sonunda soluğu Aztek'te alıyor. Geçen günlerde Mahsun Kırmızıgül kalabalık bir grupla Aztek'e gelen isimlerdendi. Ancak cumartesi gecesi değil Mahsun Kırmızıgül, Mustafa Koç olsa boş masa bulamaz. Mahsun da iki masa istemiş kalabalık ekibi için. Ancak o masa verilmeyince "Ben gidiyorum" deyip çıkmış. Masayı bırakın duracak yer bulursanız şanslısınız. Gülben Ergen ve Erhan Çelik de Aztek'in müdavimleri arasına girmişler bile. Bu arada Okan Bayülgen'de geçen hafta 19 yıl aradan sonra Aztek'e giriş yapmış. Meraklısına duyurulur.
Bu fotoğrafı da cumartesi gecesi saatler 04.30'u gösterdiğinde çektim.Mekanın ortaklarından yıllardır mutfağını kimseye bırakmayan İzzet Usta yine ocağının başındaydı. Ve kendisine yardım eden Yasin ve Mehmet kardeşler o gece yine en çok sucuk, dolma, köfte ve patatesli yumurta yaptıklarını söylediler. Aztek lezzetleri bir başka oluyor onu da söylemeden edemeyeceğim. Ellerine sağlık İzzet Mustu Usta.
Sessiz vitrin
CUMARTESİ saatler 21.00'i gösteriyor. Yer Tünel.Bir vitrinin arkasında dört kişi sessiz sessiz müzik yapıyor.Dışarıya ses gelmiyor. İsteyenlere bir kulaklık dağıtılıyor. Durdum izledim. "Hayırdır inşallah ne oluyor burada?" dedim. Aslında başka bir yere gidiyordum. Ama takıldım işte. Onları anlamaya çalıştım. Vitrinin arkasına geçmişler kendilerinden de geçmişler. Sadece müziklerine odaklanmışlar. Mehmet Güren, Ozan Tekin, Can Aydınoğlu ve Berkay Küçükbaşlar. Amaçları sadece müzik yapmak. Axe de onlara sponsor olmuş. Helal olsun. Ne güzel iş. Bayıldım, bayıldım. Bu grubun adı Biz. Yakında ikinci albümlerini de çıkaracaklarmış öğrendiğim kadarıyla. Müziklerini merak edenler için. Haberiniz ola.
Siri'nin zorlu görevi
AH Siri hoş mu geldin, yoksa neden mi geldin bilinmez ama kısa süre sonra devrelerini yakar kaçarsın bu memleketten benden söylemesi. Geçen hafta iki gün Siri delirmeleri, Siri soruları, Siri cevapları derken deliren arkadaşlarım var. Dün de Habertürk'te Ünsal Ereke'nin röportajına rastladım ki, şahane.Yılın röportajı. Bu Siri bizimle dalga mı geçiyor bilinmez ama yakında Siri'li bir tecavüz, aşk haberi alırız benden söylemesi. Bazen kendine çok bağlayıcı cevaplar veriyor. Bunu yanlış anlayacak potansiyel de pek çok memleketimizde. Malum daha önce ki deneyimlerden ve haberlerden yola çıkarsak.
Hepimize Safiye ve Faik renkliliği
ŞUiçimizin karardığı, sıkıldığımız, bunaldığımız günlerde hepimize Safiye Soyman ve Faik Öztürk renkliliği versin inşallah. Geçen gün bir programda izliyorum. İkisi de renkgarenk giyinmişler. Yanlarında olan herkes simsiyah onlar rengarenk. Sürekli gülüyorlar, eğleniyorlar. Keyifliler anlayacağınız. Ne tatlılar. ekranlarda daha çok böyle insanlar olması gerekiyor. Daha çok. Ağlayan, kavga eden, bıçak çeken, silah çeken insanların etki oranını düşünecek olursak.