Röportaj: Reşit ÖZET

Fotoğraf: Onur AYDIN

Feryal Hanım biraz eskiye gidelim. Oğlunuz Aslan Kemal 24 yıl önce bu evde dünyaya geldi. Nasıl günlerdi?

F.G: Aslan Kemal aslında biraz zor doğdu. Ben zorlu bir hamilelik süreci geçirdim. 9 ay yatarak hamileliğimi geçirdim. Biraz riskli bir süreçti. 7 ay sürecek diye düşündüm ama ne yazık ki doğuma kadar sürdü. Aslan’a her zaman anlatıyorum. Anneliğin en zor dönemlerini hamilelik sürecinde geçirdim. Allah isteyen herkese anneliği nasip etsin. Anne olmak çok güzel bir duygu. Aslan bu evde doğdu.

Bu evde çok anılarınız vardır…

F.G: En güzel anılarım oğlumla birlikte geçenler. İnsanın hayatının her döneminde iyisi ve kötüsü var. Mühim olan şey iyilere şükretmek. Yaşadığımız güzel anıları, güzellikleriyle hatırlamak. Zorluklar hayatın içinde süreçler dönemlerdir. Güzellikleri, iyilikleriyle hatırlayabildiğimiz zaman onlara minnet duyabilirsek bizim için güzel olan bu olur.

Eviniz çoğu diziye ev sahipliği yaptı...

F.G: Dizilerde kendi evimi seyretmek enteresan geliyor. Ev popülerleşiyor. İki yıl bir dizi çekildi evimizde ve ben evde aynı zamanda yaşıyordum. Evde yaşarken çok değişik bir duyguydu. Dizi yurtdışında da izleniyordu. Yurtdışından gelenler evi görmek için turlara katılıyorlardı. Otobüs ve gemi turlarıyla geliyorlardı. Gemiler evin önünde duruyor ve dizinin ismi söylenerek anos yapılıyor ve diziden bahsediliyor. Bir ara kapının önüne de gelmeye başladılar. Bazen büyük araçlar kapının önünde bekleyip, dizinin başrol oyuncularının gerçekten bu evde yaşadığını düşünüyorlardı. Demek ki dizi insanlara gerçekten öyle bir imaj veriyor. Ben evden çıkarken arabanın arkasında saklanmak zorunda hissediyordum. Başrol oyuncusunun evden çıkacağını düşündükleri için ben zannediyorlardı. Gelenler Katar, Kuveyt ve Arap Emirlikleri ağırlıklıydı. Benim hoşuma gidiyordu.

Yıllarınızın geçtiği evinizden taşınma kararı almak zor olmadı mı?

F.G: Benim taşınma nedenim oğlumun okumak için Amerika’ya gitmesiydi. Tam o dönemde de annemi kaybettim. İkisi birden benden ayrılınca bende taşınma kararı aldım. Evde yalnız kaldım ve evde benim için büyüktü. Evi sürekli olarak kiraya verdim. Daha derli toplu bir düzene geçmek istedim. Taşınırken evde hiç aklım kalmadı çünkü hakikaten büyük bir sistemin içinde işleri döndürmek zor oluyordu. Yeni evimi de çok sevdim. Orada da çok huzurlu ve mutluyum. O yüzden gözüm arkada kalarak gitmedim. Bence insan yaşadığı yerin enerjisine uyum sağlıyor. Gittiğim yerdeki komşuluğumdan, hayatımdan ve düzenimden de memnunum.

Evinizi özlediğiniz anlar oluyor mu?

F.G: Burada oğlumla geçirdiğim anları tabii ki özlüyorum. Yani yaşanmışlıklar var. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla keyifli günlerimiz geçti. Üniversite yıllarınıza duyduğunuz özlemler var. Her şeyin her anın güzel keyifli zamanları var. Yaşadığınız her anın güzel zamanlarına özlem duyuyorsunuz.



GÜLMAN, 'BOŞANMA SÜRECİNDE PSİKOLOJİK DESTEK ALMADIM'

Evi satma kararı aldığınız yönünde bir takım haberler çıktı…Doğrumu?

F.G: Ben evimi satma kararı almadım. Benim evimde oturan kiracımın kontratı bitti ve kiracım çıktı. Ben evimi yeniden kiralamaya karar verdim. Aynı zamanda satmam için gelen tekliflerde vardı. Ben bu 7 senelik süreçte evi satmaya sıcak bakmamıştım ve hiç satmayı düşünmemiştim. Kiralık süreçte bana bazı satın alma teklifleri gelmeye başladı. Emlakçılar satın alma teklifleriyle birlikte biraz bunu farklı yansıtmaya çalıştılar. Her şey satışa yönelebilir. İnsanlar oturdukları evlerini de iyi bir teklif geldiğinde satabiliyorlar. Dolayısıyla ben de satmayı düşünmedim ama iyi bir teklif gelirse satabilirim noktasındayken olay, birdenbire bu ve ne yazık ki özel hayatımız bir şekilde basına yansıtılmaya başlandı. 'Ben burayı sattırmam' gibi basına çeşitli haberler yansıtılmaya başlandı. Ben bu evi istediğim zaman satamazmışım gibi durumlar ortaya çıkartıldı. Bir takım mahkemelere müraacat etti. Bence bütün bunları özel hayatımızı basına yansıtmak farklı bir amaç güdümü. İnsanlar korksun ve ürksün insanların böyle bir niyetleri varsa vazgeçsin diye amaç edinildi diye düşünüyorum. Herkes evini satmaya karar verebilir. Karşı taraf, kendine ait Bodrum’daki ve Ortaköy’deki mülklerini satışa çıkardı. Ben bu satışlarla ilgili bir beyanatta bulunmadım. Dolayısıyla kendime ait mülkle ilgili böyle bir şeyleri ortaya çıkarıp, bunları gündeme taşıması ve bunları basına haber yapmaya çalışması çok doğru değil. Özel hayatıyla ilgili bir durum olduğunda bunu ben sanki basına yansıtıyormuşum çıkıyor. Bulunduğu yerde herkes sanıyorum ki basına yansıyor. Ben bu kadar özel hayatımızın bize ait konuların, özellikle boşanmamızla ilgili konuların basına yansımasını hiçbir zaman istemedim. Satışa engel bir durum söz konusu da değil. Ben 7 senedir özellikle yaşadıklarım ve süreçle ilgili hiçbir açıklama yapmamaya, konuşmamaya gayret ettim. Kendisi basına benim hakkımda hiç hoş olmayan şeyler söyledi. Bana 7 senedir yapılan maddi ve manevi şiddet içeren pek çok olayı hiçbir zaman yansıtmamaya gayret ettim. İnsanın sabır ve sabretmekle sınandığına inanırım. Allahın beni sabrımla sınadığına inanıyorum. Ben bana yapılanları sabrımla yeneceğim.

FERYAL GÜLMAN, ''YAŞADIKLARIM ROMAN OLUR. BİR GÜN KİTAP YAZACAĞIM''

Manevi şiddete maruz kaldığınızı söylüyorsunuz. Peki hiç psikolojik bir destek aldınız mı?

F.G: Hayır almadım. Bana göre en güzel psikolojik yardım maneviyatınız. Ne kadar çok inancınız ve gönlünüzün yakınlığı varsa neye inanıyorsanız, psikolojiniz sizi rahatlatıyor. Ben sabrımla sınandığımı düşünüyorum o yüzden her şeyi gayet sakin ve yumuşak karşılamaya çalışıyorum. Bu benim için bir sınav. Bu sınavda ben sakin kalmaya, iyi insan olmaya ve doğruluktan şaşmaya, kötü niyetlide olunsa iyi niyetli olmaya çalışıyorum. Karşımdakinin neden böyle davrandığını anlayamıyorum. Gerçekten bir gün anlatırsam eğer kitap yazıp anlatmayı çok arzu ediyorum. Yaşadıklarım roman olur. Bir gün tabii hepsini yazacağım. Bunlar bende elbette kalmayacak. Başka insanlara da bir hayat öğretisi olsun diye. Ama şimdilik böyle bir hayat felsefesi belirledim.

GÜLMAN, ''YAŞADIĞIM ZOR GÜNLERDE DOSTLARIM YANIMDA OLDU''

Hala devam eden bir boşanma süreciniz var. Bu süreç size neler öğretti?

F.G: Gerçek dostlar biriktirmenin önemini öğretti. Dost biriktirmek en önemli şeymiş. Ben çok güzel dostlar biriktirmişim. 7 sene boyunca arkadaşlarım hep benim yanımda oldular. Ben onların desteğini eksiksiz yanımda hissettim. İnsanlar ayna gibi nasıl bakarsanız karşınızdakinden öyle görürsünüz. Bende insanlara hayatım boyunca güzel bakmaya çalıştım. Bu güzel dostluklarımın karşılığını aldım. 7 sene boyunca süren bir şey tabiî ki insanı yoran bir süreç ama benim için önceliğim her zaman evladım oldu. Bütün bu süreci ona aksettirmeden onu çok yormadan ve onu çok üzmeden bu süreç devam etsin istiyorum. Benim bütün amacım bütün çabam evladım için. Evladım için en hayırlısı neyse benim için önemli olan o.



FERYAL GÜLMAN, ''KEMAL GÜLMAN'LA DEVAM EDEN BAŞKA DAVALARIMIZ DA VAR''

Boşandıktan sonra yaşantınız nasıl olacak?

F.G: Bizim eşimle aramızda sadece boşanma davası değil pek çok dava var. Bu süreçte basına yansımayan o kadar çok dava var ki bu davaların çok farklı boyutları var. Bunlar bittiğinde nasıl olacak bilmiyorum ama en azından insanın üstünde bir huzur bir rahatlama mutlaka ki olacaktır. Sonrasını düşünerek bir plan kurmayı istemiyorum. Daha fazla anı, günü yaşamayı gayret ediyorum.

Eşinizle ayrıldıktan sonra Gülman soyadını kullanmaya devam edecek misiniz?

F.G: Buna oğlumun karar vermesi için bir karar aldık aramızda. Oğlum nasıl isterse öyle yapacağım çünkü neticede oğlumla aynı soyadı taşıyorum. Onun kararı ne doğrultuda olursa o doğrultuda bende karar vereceğim.

''BABASI ASLAN KEMAL'E ÇOK SERT VE KATI DAVRANDI''

Bu süreçten oğlunuz Aslan Kemal de çok etkilenmiştir…

F.G: Mutlaka anne ve baba ayrılıkları en çok çocukları etkiler. Aslan çok hassas, çok iyi, güzel bir çocuk. Ona çok emek verdim. Güzel yetiştiğini düşünüyorum. Bazı şeylerin hayırlısı olur. Bazen yanlış olan doğrudur, doğru olan yanlıştır. Onun gerçekten bilemezsiniz. Aslan Kemal beni hiç üzmedi. Okullarını başarıyla bitirdi. Hayatta neyin şer neyin hayır olduğunu zaman gösteriyor. Aslan’ın benimle büyümesi ve benim doğrularımla hayata bakması bana bir lütuf gibi geldi. Ben oğlumu gözümden sakındım. Ona bir zarar gelsin istemedim. Onu her şeyden korumaya çalıştım. Küçüktü 17 yaşındaydı. Babası çok sert ve katı davrandı. Çocuklar o kadar naifler ki. Oğlum hiçbir şeye karışmamaya gayret etti. Her ne yaşanırsa yaşansın babasına karşı asla bir taraf veya karşı bir tutum sergilemedi. O düzgün duran bir çocuk oldu. Onun o duruşunu ben çok beğendim.

Aslan Kemal şu an babasıyla görüşüyor mu?

F.G: Ben ilişkilerine gerçekten karışmıyorum. Ama çok sıcak ve yakın temasları olduğunu zannetmemekle birlikte oğlumun babasıyla ilişkisini çok fazla konuşmakta istemiyorum. Çünkü benim bilmediğim farklı bağlantıları ve görüşmeleri olabilir.

Pandemi sürecindeki yaz tatiliniz nasıl geçti?

F.G: Ben pandemiyi gerçekten çok ciddiye alanlardanım. Yaz tatili yaptım ama dikkatli yaptım. Karantina döneminde kurallara hep uydum. Karantina sonrasında buluşmaları da hep ev ortamında yapmaya çalıştık. Sonrasında da Bodrum, Antalya ve Çeşme seyahatlerim oldu. Bir ara Güney Fransa’ya gittim. Sevgili arkadaşım Hülya orada 4 ay yalnız kaldı ve zor bir süreç geçirdi. Bana göre dünyanın her yeri şuan aynı durumda. İnsanlar hep evlerindeler. Aşırı sokağa çıkmak yok. Tabi ki restoranlara da gidilmesi gerekiyor çünkü insanların iş yapması gerekiyor. Bazı sosyal aktivitelerin devam etmesi gerekiyor. Evden dışarıya çıkmayınca da bütün hayat duruyor. Buna da karşıyım ben. Mesela okulların açılacağı açıklandı. Ben okulların açılması kararına çok sıcak bakıyorum. Tabi belirli günlerde. Küçük çocukların okuldan çok uzak kalmaları doğru değil. Ortaokul ve liseler bir şekilde organize olabiliyorlar internet üzerinden ama İlkokul çocukları kesinlikle okula gitmeli ve okuldan alacaklarını almalı. Onun için ben şuanda uygulanan politikaları doğru buluyorum. Burada bana göre kişisel bilinç çok önemli. İnsanları artık birbirlerine sarılıp öpüşmesi bile söz konusu olmamalı. Hayatta ki en büyük lüks birbirimize sarılmak ve öpüşmekmiş. Biz lüksün ne olduğunun farkında değilmişiz. Ben oğluma sarılamıyorum. 24 yaşında oğlum ve arkadaşlarıyla görüşüyor. Oğlumdan korkar oldum yani. Onun için oğluma gönül rahatlığıyla sarılıp öpemiyorum. Kendi korumamızı kendimiz sağlayacağız. Artık devletin izleyeceği politikalar değil, kişilerin izleyeceği politikalar çok önemli.

İş hayatınız nasıl gidiyor?

F.G: Bana göre herkesin ki gibi. Biz güzel koleksiyonlar hazırlıyorduk. Bu yaz güzel geçti. Önümüzde ki kışa da bakacağız. Güzel proje teklifleri var. Önümüzdeki günlerde paylaşacağız.

Feryal Gülman neleri affetmez?

F.G: Feryal Gülman aslında kolay küsen kolay kızan bir insan değildir. Her insanın bende yüzde yüz kredisi vardır. Benim için önemli olan şey yalandır. Yalanı affetmem çok zordur. Aldatmayı, kandırmayı bunları affetmem söz konusu değil. Küçük şeyleri görmezden gelirim. Bu yüzden insanların kredisi kolay kolay tükenmez bende. Hoşgörülüyümdür, empati yaparım. İnsanları hemen silen bir kişi değilim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR