Bu ara ilişkilerin yeni trendi, adını koymamak; yani takılmak! ‘Takılıyorum yahu, kızmıyorsun değil mi' cümlesindeki sinir bozucu ifadeden bahsetmiyorum. Eskiden, yeni oluşan ve çok ciddiye alınmayan ilişkileri arkadaşlara tanımlamak için kullanılırdı bu kelime. ‘Ciddi bir şey yok, takılıyoruz işte' gibi özetlenebilecek cümleler kurarken artık ‘takılmak' herkesin imdadına yetişen bir buluş gibi itibar görüyor. Takılıyorsun çünkü hayat böyle kolay. Çiftler birbirinin yükünü hiçbir şekilde üzerlerine almadan hayatına devam ediyor. İstediğin yayınları aldığın bir dijital kutu gibi oldu ilişkiler. Ben konser, sinemaya gitme aktivitesi alayım ama bana modern müze gezmekle gelme diyebiliyorsun karşındakine. Sevgili olsan gitmek zorunda hissedeceğin o sıkıcı arkadaşı toplantılarına, takılınca gitmeme hakkın var. En güzel tarafı da bir süre sonra görev haline gelmeye başlayıp can sıkan basit ama uzun vadede yorucu yüklerin hiçbirinin altına girmiyorsun. Trip çekmiyorsunuz en başta, kimsenin trip atmaya hakkı yok çünkü. Eve gidince vardın mı konuşması, uyanınca günaydın mesajı, yatmadan iyi geceler konuşması yapmak zorunda değilsiniz. Yatak paylaşan arkadaş gibi olduğunuzu düşünün işte. Tarafların birbirine söz vermemesini sağlayan bu güzide yöntem sayesinde gözünüz başka birine kaydığı anda yeni kişiye yönelebiliyor olmanız da bazı kesimler tarafından harika bir buluş olarak tanımlanabilir. Takılmaların sonu büyük aşkla sonuçlanabiliyor tabii. O kadar vakit geçirmişsin, birbirini boğmadan yaşamayı öğreniyorsun bu işin artısı. Ama genelde hevesini alıp yola devam ediyorsun. Bu devirde uzun ilişki biraz gereksiz değil mi zaten? Takılıyorum canım, lütfen ciddiye almayın...
Müzik dünyasında olan biten
· HARUN Kolçak bu döneme kadar bizi beslediği şarkıları ‘Çeyrek' isimli albümde topladı. Listelere yollanan ilk şarkı ‘Gir Kanıma', yeni neslin hemen kabul edeceği İrem Derici tarafından seslendirilmiş, iyi de olmuş. Harun Kolçak zamanında Aşkın Nur Yengi ile nasıl uyumluysa, İrem Derici ile de kendini başarılı bir şekilde yenilemiş.
· EDİS müzik dünyasına girer girmez kendi tarzını ortaya koymuş ki birbiri ardına minik Edis'ler piyasaya çıkmaya devam ediyor. Aziz, günümüzde gençliğin ‘efsane' kelimesinin kısaltması olarak kullandığı ‘Efso' tanımlamasını şarkına isim olarak vermiş. Aziz'in nereye gideceğini kestiremedim. Asansörün yukarı tuşu mu aşağı tuşu mu çalışacak, göreceğiz.
· NAZAN Öncel bir süredir kendini yenileyememenin kurbanı oluyor. Çıkış şarkılarında hep aynı tat var. Evet kötü değil, iyi bir kokteyl barın tadı hiç değişmeyen o meşhur kokteyli gibi şarkılar üretiyor. Ama insan aynı kokteyli üstü üste kaç kere içebilir ki? ‘Sakin Ol Şampiyon'un ‘industrial pop versiyonu' aslından çok daha iyi, çok daha yeni.
New York vs bazlama
NİŞANAŞI'NDAKİ mekân kiralarının uçmasına harika bir çözüm bulunmuş. Sonuçta her dükkân her saatte işlemiyor. Mesela hafta içi tüm Nişantaşı çalışanlarına ve yaşayanlarına sağlıklı salata ve zeytinyağlı sunan New York Salata, hafta sonları aynı yeri ufak değişikliklerle Alaçatı markası Bazlama'ya bırakıyor. Bazlama kahvaltısının cumartesi ve pazar günleri saat 15.00'e kadar Nişantaşı'na geldiğini duyunca merak edip gittim tabii. Alaçatı'daki müthiş tadı buraya nasıl taşımışlar acaba derken, yine işin başında Sinem Tuncer ve maharetli annesi Nurten Hanım'ın olduğunu görmek iyi geldi. Serpme kahvaltı günümüzde her yerde bulunabilecek bir şey ama mekâna adını veren bazlamanın, pişinin bu kadar güzelini bulabilmek zor. Ayrıca kişi başı 40 TL ödeyip istediğiniz şeylerden istediğiniz kadar yiyerek olayı karlı kapatabiliyorsunuz. Mekân genelde dolu olduğu için rezervasyon yaptırmanızda yarar var. Dışarıda sıra bekleyenlerin sayısı da az değildi hani.