Vegan değilim.


Vejetaryan da değilim.


Ancak son 4-5 yıldır yılda bir kez et ürünlerini ya tüketiyorum ya


da tüketmiyorum.


O kadar aram kötü.


Artık iyice de uzaklaşıyorum.

Çünkü tam önüme bir et gelse eti tokatlayan, eti seven, öpen,


etlerle saçma sapan paylaşımlar yapan, hayvanlara eziyet eden


insanlar gözümün önüne geliyor.


Mesela Nusret’in paylaşımlarını da takip edemiyorum çünkü her


paylaşımı bir saçmalık.


Eti ya seviyor ya tokatlıyor.


İğrenç.


Saçma sapan zihniyetlerin aklına saçma sapan düşünceler


yerleştiriyor.


İşte önceki gün de yaptı yine şovunu.

Yok efendim sütleri sağılıyormuş.


En acısız, en güzel yöntem buymuş.


Sütler sağılınca tekrar doğaya bırakılacakmış falan filan..


İyi de bu nasıl bir vicdansızlık.


Onların can olduğunu unutup öyle dizip bir de kasıla kasıla poz


vermek.


Kendinizi bir koyun onların yerine.


Hadi dizilsenize sıra sıra.


Sizinle bir inek poz versin.


İnanın aklım almıyor.


İnanın ağzımı doldura doldura küfür ettim.


Ama buraya yazamıyorum tabii küfürleri.

Yapmayın kardeşim.


Etmeyin.


Gerçekten bu korkunç et seviciliğini sergilemenizden yıldık.


Siz tuz dökmeye devam edin.


Millet bayılıyor, hasta oluyor tuz dökmenize işte oh mis güzel


güzel.

Bu insanlar her türlü yasak müstahak

Güler misin, ağlar mısın?


Üç aydır korona illeti ile uğraşıyoruz. Evlere kapandık. Çoğu


insan işini kaybetti.


Hala ne olacağı meçhul.


Korona illetinden kurtulamadık.


Sokağa çıkma yasakları yaşadık.


Belki yine yaşayacağız belli değil!


Doktorlar bastıra bastıra “Hijyene dikkat edin” diyor başka da


bir şey demiyorlar.


Maske ile dolaşıyoruz.


Ama bizim milletimiz ilk serbest kaldıkları hafta parkları,


bahçeleri çöp yığınına çeviriyor.


Allah aşkına bu insanları nasıl eğitirsiniz.


Olmuyor işte.


Eğitilemiyorlar.


Yani bu edepsizlere, ahlaksızlara, vicdansız terbiyesizlere her


türlü yasak müstahak.


Çıldırmamak içten değil gerçekten. Bu insanlığa karşı


çıldırmamam mümkün değil.

Tedirginler, boşvermişler

Malum yaz geldi. Tatilciler hareketlendi.


Tatil beldeleri dolup taşmaya başladı.


Fakat korona insanları ayırdı.


Tedirginler ve boşvermişler olarak ikiye ayrılıyor.

Tedirginler

-Asla tatile gitmem bu sene.


-Havuza asla girmem.


-kalabalıkları görünce hemen kaçarım.


-Vaka sayısı 50 olana kadar evden çıkmam.


-90 gündür hiç kimse ile görüşmedim. Eve de kimseyi kabul


etmiyorum.


-Tatile gidenle de asla görüşmem.



Boşvermişler

-Korona falan yok ya.


-Bir şey kalmadı bitti.


-Temmuz-Ağustos’da hiç olmadığı gibi kalabalık olur.


-Kimse umursamıyor artık.


-Hiç maske takmıyorum.


-Ben Korona olayını çoktan bitirdim.


-Artık hiç televizyon izlemiyorum. Hiç bir doktoru dinlemiyorum.


-Artık verilere bile bakmıyorum

Diye diye uzuyor. Yani anlayacağınız ciddi bir ikilem var. Bakalım


nasıl bir Temmuz-Ağustos bizi bekliyor. Ben de acayip meraktayım.




İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR