Bayramları seven biriyim ben. Bazıları gibi bayramı tatil bilip kaçanlardan hiç olmadım.


Tersine her bayram eğer çalışmak için bir yerde olmak zorunda değilsem, herkes tatile kaçarken ben İstanbul’a dönerdim.


Bayram sabahında tıpkı çocukluğumda olduğu gibi ailemle kahvaltı eder, güzel vakit geçirir sonra da İstanbul’un tadını çıkartırdım.


Yollar boş olurdu bir kere.


Normal zamanda İstanbul’da bir yerden bir yere gidemiyorken bayram günleri her köşesini gezerdin.


Mesela Cihangir’de kahve içip, Boğaz’a yürüyüşe gidebilir, öğle yemeği için Uzunya’ya gider hatta Anadolu Kavağı’na geçer akşam da Taksim’de sinemaya bile yetişirdin.



Yani İstanbul’da dolu dolu bir bayram geçerdi.



Şimdi zaten artık bu tadı da çıkartamayacağız ve yaşayamayacağız.


Çünkü evlere kapandık.


Bugün ve bu hafta “İyi ki çoğu zaman tatile kaçmamışım. Bayramlarda ailemle geçirmişim. Bak şimdi onların yanına gidip sarılamıyorum” diyorum.


Çünkü bayramları tatil bilip, anasını, babasını görmeyip tatile tercih eden çok kişinin bugün çok üzüntü içinde olduğunu biliyorum.



Ben de birçoklarınız gibi annesine, babasına uzun zamandır sarılamayan, öpemeyen biriyim.


Babam Koah, annem de tansiyon hastası olduğu için iki aydır onlara uzaktan bakıyorum. Gidiyorum ama kapılarına dahi çıkmıyorum.


Sırf dayanamayıp sarılırım diye.


İkinci katta oturdukları için zor olmuyor. Ve onlar balkonda oturuyor ben de kaldırımda sohbet ediyoruz uzaktan uzağa.


Sırf onlara zarar vermemek için.



Ama bayram olduğu için, önceki gün kapıya çıktım. Aramızda iki metre var.


O an yaşadığım korkunç duyguyu anlatamam.


Ne sarılabildim, ne ellerini öpebildim. Ne de kokularını duyabildim.


Korkunçtu.


Gerçekten bu hissi ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Ve bu olay bittiğinde saatlerce sarılacağım. Hatta günlerce evlerinde kalıp, dizlerinde yatacağım.


Bütün işimi, gücümü bırakıp tüm zamanımı onlarla geçireceğim.


Zaten bayramlarda gitmeyi sevmezdim, bir daha asla bir yere kıpırdamayacağım.


Ve gerçekten anam ve babamın dizi dibinden ayrılmayacağım.


Daha çok kıymetini anladım.


Biliyorum ki, birçok kişi de anladı bu zorlu günlerde ailenin, dostlarında geçirilen zamanın kıymetini.


Zor da olsa bugünlerde geçecek elbet.


Sağlıkla inşallah ve güzel günler yaşayacağız.


Ve yine zor da olsa sağlıklı güzel bayramlar olsun.


Tüm okuyucularımın bayramını kutlarım.




Bayram sohbetleri



Uzun zamandır Kadir Kaymakçı ile birlikte HT Masa sohbetleri yapıyoruz.


Tabi covid günlerinde HT Masa karantina sohbetleri oldu.



Yan yana gelmeden.


Karşı karşıya oturamadan.


Ekrandan ekrana bakarken.


Oldu mu oldu.


Mis gibi oldu.


Üç gün için de bayram tadında sohbetler oldu.



Bugün biz Erol Evgin’in evine konuk olduk. Sağ olsun bizleri kırmadı. Hiç kimsenin teklifini kabul etmeyen Erol Evgin evinin kapısını Habertürk HT Masa için açtı.


Kıymetlimiz.


Herkesin sevgili Erol Evgin ile unutulmaz bir bayram sohbeti gerçekleştirdik.


Bize karantina günlerini nasıl geçirdiğini ve eski bayram çoşkusunu anlattı.


En unutamadığı bayram sabahlarını.


Ve ardından İrem Derici’yi izleyeceksiniz. Bence kesinlikle bu sohbeti kaçırmayın.


Bu karantina döneminin yıldızı olan İrem Derici’nin bakışına, fikirlerine ve olaylara yaklaşma tarzına bayılacaksınız.


Ve bir gün sonra da Doğa Rutkay’ı izleyeceksiniz.


Ah bayılıyoruz ona.


İkizlerine de… Anneliğine de… Oyunculuğuna da…


Ba-yı-lı-yo-ruz…


Sosyal medyada da, izlemekten en keyif aldığım insanlardan Doğa.


Çok şey de öğreniyorum bu arada kendisinden. Hem keyif veriyor hem öğretiyor.


O da bizi kırmadı evinin kapılarını açtı bayram için.


Mutlaka izleyin derim..



HT Masa bayram sohbetlerinin hepsi birbirinden keyifli ve güzel oldu.


Kaçırmayın derim…



Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden uzaktan dahi olsa öperim.


İyi bayramlar.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR