Cumartesi günü Twitter'da Power Turk DJ'i Güray Hekim için baş sağlığı mesajları dolanıyordu. Takip ettiğim birçok radyocu arkadaşımın konusu bu olduğu için birçok kez karşılaştım ilgili tvit'le fakat konduramadım hiçbirinde. Beyin öyle tuhaf ki, inanmak istemiyor bazı şeylere. Her baş sağlığı konuşmasını gördüğümde içimden tekrarlıyorum; benim tanıdığım Gür'dü, Güray değil! Sonra biraz cesaret gösterip fotoğraflara bakınca anladım arkadaşımı kaybettiğimi. Nereden tanıştığımızı hatırlayamayacağım kadar eskiden tanıdığım güzel arkadaşım 27 yaşında hayatını kaybetmiş meğer. Moda sahilindeki kayalıklarda yürürken bir anlık ayağı kaydığı için şu an aramızda yok. Yani düşünün işte, o ana kadar her şey normal ilerlerken bir anlık dikkatsizlik sizi sevenlerinizden ayırabiliyor. Onun yaptığında tehlikeli bir şey yok aslında, metropol hayatının kaldırımlarından sıkılan çoğumuzun kayalıklarla karşılaştığında verdiği tepkiyi vermiş sonuçta. Çok insani bir şey kayalıklarda dolaşmak. Ama hikayesi bizim hikayemiz gibi tamamlanmadı işte onun. Ayağının kayıp düşme olasılığı her zaman vardı, o gece de öyle oldu işte. Herkesin bir zamanı var tabi, ona edilebilecek tek bir laf yok. Ama "iyi" insanların aramızdan erken ayrılmasına bozuluyorum sadece. Dünyadaki kötü popülasyonu zaten fazlayken bir "iyiyi" daha kaybetmek koyuyor açıkçası. Bir dosta bu kadar erken veda etmenin duygusu ise tarifsiz...




OLAN-BİTEN




MURAT BOZ'un Men's Health dergisine verdiği pozlar ne çok konuşuldu. Konuşmaların bir çoğu beğeni sözcükleri olsa da "Ne gereği vardı" diyenler de var. İyi de Murat Men's Health'e kapak olmak için çalışıp durmadı ki deliler gibi. O yepyeni ve sağlıklı yiyeceklerle dolu bir hayat seçti sadece. Arkadaşı olarak onunla geceleri çıkıp içki içememeye bozulsam da bir star olarak kendine yönelmesini takdir ettim. Konu hakkında kötü konuşanların buzdolaplarının kapısına Murat'ın pozlarını yapıştırmalarını öğütlerim. Belki gaza gelip daha az açıp kaparlar dolabın kapağını.




ICE BAR'ın adını hep duyardım ama gitme işi Efes Pilsen'in "Şok Soğuk" partilerine denk geldi. DJ kabininde David Şaboy'un yanında Ayşe Özyılmazel vardı. Ayşe geceyi son dönemin en popüleri Daft Punk "Get Lucky"le başlatınca alkışı hak etti. Tabii gitmişken Ice Bar'ın asıl olayı tamamen buz kaplı bölüme de geçiverdik. Üzerinize sıcak tutan bir şeyler alıp -3 dereceli bar bölümüne geçiyorsunuz. Çok uzun süre dayanamazsınız tabii ama farklı bir deneyimdi tabii. Eskimo esprilerinin havada uçtuğu gecede çok eğlendik.




Yabancı arkadaşlarıma İstanbul hakkında verdiğim önerilerden biri de genelde mekanlarda votka-viski türü içki içmemeleri. Sadece şişe bira tüketin diye akıl veriyorum. Neden mi, çünkü İstanbul mekanlarının çoğunda sahte içki satılıyor. Bazı mekanlar var ki, ne zaman bir iki kadeh bir şey içsem sabah kalktığımda korkunç bir baş ağrısı çekiyorum. Uzun süredir hemen herkesin yazdığı bir konu bu ama bir yetkililer işe uyanamadı. Nedeni tamamen duygusal olmalı!






Bieber hikâyeleri bitmez




Justin Bieber İstanbul'dan geçti ama ardından kaldırdığı toz bulutunu nice sanatçı kaldıramamıştı valla. Ben de Berlin'de izlediğim halde Türkiye'deki ayağında neler olacak acaba diye meraktan bonus Card sponsorluğunda düzenlenen konsere gittim. Ortamı kokladım. Arka bölümde Bieber'ın çadırı önünde saatlerce onunla tanışmak üzere bekleyenleri gördüm. Onlardan biri de Emina ve Mustafa Sandal çiftiydi. Oğulları Yaman için iki saat sırada bekleyen Mustafa arada "Bu sırada beklemek gücüme gidiyor aslında ama" diye espri yapıp olayla dalga geçiyordu. Konu insanın çocuğu olunca star kimliği rafa kalkıyor tabi.







İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR