Bu ülkede yapılan her popüler müziğin yolunun gelip de arabeske çıkıyor olmasından şikayetçi olan bir tek ben olabilirim ama yine de söylemeden edemeyeceğim. Şarkıcıların beste bulamadığı dönemlerde "Ortalığı boş bırakmaya değmez" diyerek 'arabesk' şemsiyesi altında çıkardıkları albümler mesela. Neredeyse hepsi birbirinden klişe şarkılarla doludur ama albüme harcanan parayı gani gani çıkarıp, sanatçısına da ekstra yaptıracak bir güce sahiptir tabii. Popçular için arabesk sığınılacak en önemli liman anladığım kadarıyla. Ama zaten işi layığıyla yapan çok az popçu varken onların da gelip bu topa girmelerini tuhaf karşılıyorum.

Son dönemde çıkıp da inanılmaz bir etkileşim yakalamayı beceren Aleyna Tilki’nin yeni şarkısı Dipsiz Kuyu bu anlamda gerçek bir hayal kırıklığı oldu benim için. Emrah Karaduman’ın albümünde yer alacak yeni Aleyna Tilki şarkısının arabesk formu insanın içinde bir soru işareti doğuruyor, peki neden?

ALEYNA ŞARKISINI KENDİSİ Mİ SEÇSE?

Aynı stratejik hatayı İrem Derici de yapıp bir anda Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen”ini yayınlamıştı bir ara. O hareketteki amaç neydi, o çıkış ne işe yaradı kimse bilmez. Tamam Sezen Aksu, pop ana yapısı ile arabesk ve türkü formlarını kendine çok iyi uydurup bambaşka bir müzik ortaya çıkarıyor ama bunlar öyle değil ki. Arabesk hastası bir toplum olduğumuz için Dipsiz Kuyum normalden daha fazla beğenilir belki de ama konu o değil. Konu yeni oluşturduğunuz kariyerinize koyduğunuz önemli taşlar. Aleyna’nın ilk şarkısı Cevapsız Çınlama’nın da bir Emrah Karaduman şarkısı olduğunu görüp onun da arabesk-fantezi tınısını hatırlayın… Acaba diyorum, Aleyna kendi şarkılarını kendi mi seçse? O Sen Olsan Bari ve Yalnız Çiçek ile girdiği yol Türk popu için bir harikaydı. Rotayı arabeske kırmanın amacı ne?

Yaşamayanlar'ın karanlık partisi

Biraz fazla ergen işi bulduğum dizinin ilk bölümü yorumlarına girmeden önce gala gecesinden bahsetmek gerekiyor. Dizi seti olarak da kullanılan Hasköy İplik fabrikası bu sefer dizinin partisi için hazırlanıp görkemli bir hale getirilmiş. Fabrikanın girişindeki uzun koridor vampir dizilerindeki gibi ürkütücü duruyordu doğrusu. Sürekli duman yayıldığı için bir metre önümüzü anca görüp, korku ve eğlence karışımı duygular içinde partinin yapıldığı alana girdik. Bu sayede olayın hem görkemi hem de gerilimi arttırılmıştı. Dizide kullanılan neon tabelaların, misafirlerin fotoğraf çektirmesi için etrafa serpiştirildiği mekanın ortalık yerinde açık bir tabut da bulunuyordu. Fabrikanın içine kurulan sahne, müzik ve ışıklandırma derken harika bir vampir partisine ortam hazırlanmıştı. Hani gösterimin yapıldığı salondaki sandalyeler yerine tekli ya da ikili televizyon koltukları konulmuş olsa rahatlıkla yurtdışındaki Netflix eventleriyle yarışabilir bir ortam sağlanmıştı. Sonra oyuncuların da aramıza katılmasıyla birlikte gösterim başladı. Açılışta gözüken Birkan Sokullu ortalama bir alkış alırken, Kerem Bursin’li sahnelerde alkışın dozajı arttı. Bazı seyirciler bütün Kerem Bursin sahnelerinde alkışlamaya başladılar ki ortamın havası bir ara 12’lik yeğenlerimi götürdüğüm çizgi film seanslarındaki curcunaya döndü. İlk bölüm heyecanı olunca kimsenin bu duruma sesi çıkmadı tabii.

ÜSTSÜZ KEREM BÜRSİN

Dizi hakkında izleme önerisi vermem gerekiyorsa, birinci bölümün başındaki yazılı açıklamayı iyice okumak gerekiyor çünkü orada verilen ayrıntı haricinde olan bitene dair pek bilginiz olmuyor. Diyaloglar yok denecek kadar az olduğu için diziyi kendi kendinize çözmeye çalışıyorsunuz. Özet yayın izler gibi hızlı geçişlerle montajlanmış dizi gençlik dizisi modunda. Angel ve Buffy gibi karakterlerle büyümüş bir nesil için fazlasıyla merak uyandırıyor tabii de bekleneni ilk bölüm ile karşılaması mümkün değil. O gece konuşulanlara göre dizideki olaylar dördüncü bölümden sonra kopuyormuş ama o bölüme kadar dayanmak biraz zor. Pek tabii Kerem Bursin ve vampir avcısı rolündeki Efecan Şenolsun’un sürekli üstsüz kareler vermesi diziye olan ilgiyi arttıracak. Ve pek tabii dizi boyunca işlenen R&B kültürü dizinin önemli dinamiklerinden.

NE İZLEDİK BİZ ŞİMDİ!

Oyunculuklara gelince Rus asıllı vampir Dmitry rolündeki Kerem Bursin normalde de sahip olduğu rahat tavırları ile harika bir vampir olmuş. Elçin Sangu’nun cicili biçili aşık rolleri ile patlamışken, böyle bir yapımda yer almasıyla yarattığı ters köşe çok başarılı. Selma Ergeç’in sarıya boyattığı saçları bir harika duruyordu, onun karakterini de sevdim. Tüm bu vampir ahalisine karşı çıkan grubun başındaki Sercan’ı canlandıran Efecan Şenolsun da ortam sağlanırsa güzel güzel avlanacak ama ilk bölüm bir hayli kansızdı doğrusu. Standart dışı işleriyle takip ettiğimiz yönetmen Alphan Eşeli zor bir işe kalkışmış fakat ilk bölümde biraz gizem yaratmaya çalışmış belli ki. Çünkü dizi sonrası verilen partide genel olarak konuşulan konu “Eee ne izledik biz şimdi” tadından ileri gidemedi. BluTV CEO’su Aydın Doğan Yalçındağ konu hakkındaki röportajında “Neden vampir dizisi yapmayalım ki” demiş ve çok haklı, evet neden yapmayalım ki? Yapalım ama başarılı bir vampir dizisi yapalım diye yola çıkıp önceki prodüksiyonların karanlığını, rus vampir karakterlerini ve bir anda gelişen manasız sevişme sahnelerini alıp İstanbul sokaklarına uygulamak yeterli çözüm değil galiba.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR