Evinin banyosunda düşerek yaralanan ve Maslak’ta kaldığı hastanede ameliyat olan Mehmet Ali Erbil beş gündür yoğun bakımda.


Dostları ve arkadaşları, çocukları iyi haber bekliyor ama maalesef Mali’den kötü haberler geliyor.


Sizi bilmiyorum ama benim içim acıyor, çünkü Mehmet Ali Erbil’e bu durum hiç yakışmıyor.


Mehmet Ali Erbil her ay kendi hastalığı “Kaçış sendromu” için hastaneye yatıyor ve 24 saat özel bir ilaç alıyordu.


Ben o hastane odasında çok kez bulundum birçok dostları gibi.


Çünkü Mali o ilacı alırken tüm dostları başına toplanıyor ve onu yalnız bırakmıyordu.


24 saat bir yatağa bağlı olarak her ay bir ilaç almak zorundaydı ama neşesi bir an bile eksik olmuyordu.


İçinde kopan fırtınaları, üzüntüleri bir kez olsun fark ettirmeyip gülmeye, güldürmeye devam ediyordu.


İlaç bitip hastaneden çıkarken de tüm hastane de neşe saçıyordu.


Yaşadığı her şey çok zordu düşünsenize yıllardır bir ilaca bağlı ve her ay onu almak zorunda. Ama o neşesinden hiç bir şey kaybetmeden insanlara neşe saçma görevini de yapmaya çalışıyordu. Herkesin yapamayacağı zor bir görevi var aslında Mehmet Ali Erbil’in. İnsanları mutlu edip güldürmek. Şimdi düştüğü için beş gündür yoğun bakımda ve “Kaçış sendromu” yeniden nüksetmiş. Mehmet Ali Erbil’e hiç yakışmayacak bir sessizlik döneminde. Ve bir an önce geçmesi için de dua ediyorum. Çünkü gerçekten bazı insanlara somurtmak, susmak, sessizlik, bir yatağa bağlanıp yatmak yakışmıyor. Çünkü öyle alışmadık. O da bize bunu alıştırmadı. Bir an önce iyileşip o eski neşesine kavuşmasını canı gönülden istiyorum. Herkese nasip olmayacak bu özelliği ile yeniden hayatımıza dokunmasını istiyorum. Güzel fotoğrafların arkasındaki acılı insanlar Yeşim Ceren Bozoğlu, sosyal medya hesabından yaşadığı taciz olayını ilk kez anlattı. Ve “Fotoğrafta ne görüyorsunuz? Güzel bir kadın mı? Havalı bir elbise mi? Güzel saçlar ve makyaj mı?” diye başladı satırlarına. Ve sonra acı gerçeği hepimizin yüzene vurdu. Çocukken yaşadığı ve yıllardır savaştığı korkunç tacizi anlattı. Ve bu yazı ile bir gerçek daha ortaya çıktı ki, o süslü püslü görünen muhteşem Instagram fotoğrafların arkasında birçok kişinin bir dram olabilir. Her süslü püslü hayata ve kareye inanmamak gerek. Herkesin öyle ya da böyle bir hikayesi var. Ya bunu sergilemek istersin ya da muhteşem Instagram dünyasında kendini gizlersin. Yani gizleyebilirsin. Yeşim Ceren Bozoğlu’nun gücünü, güçlü duruşunu, bu savaştan galip gelmesi cidden örnek alınacak bir davranış. İnşallah bu savaştan her kadın güçlü çıkabilir. Çıkmayı başarabilir. Ki çıkmayı başaran çok kadın var. Bana birçok e-mail ve sosyal medya hesaplarımdan mesajlar geliyor. Yani çocukken uğradıkları taciz sonrasında yaşadıkları olayların üstesinden gelmiş ayakları üzerinde sapasağlam duran kadınlar var. Hiç de az değiller. Ki Yeşim Ceren Bozoğlu’nun bu itirafı da bu savaştan galip gelemeyen birçok kadına örnek olur ve cesaret verir inşallah. Bu anlamda bile ayakta alkışlanacak bir hareket. Pascal bana Kaya Çilingiroğlu’nu gafını hatırlattı Beşiktaş’ın eski futbolcusu şimdilerin radyocusu Pascal Nouma, Bebek’te sevgilisiyle görüntülenmiş. Kendisini çekmeye çalışan paparazzilere ise “Çekmeyin. Sevgilim evli, daha boşanmadı. Mahkemede sorun olur” demiş. Tamam sevgilisinin yüzü gözükmemiş ama Pascal kendi diliyle kendini yakmış ve ciddi bir pot kırarak haberi de servis etmiş anlayacağınız. Bu durum bana yıllar öncesinde Kaya Çilingiroğlu’nun “Feraye’yi nereden tanıyorsunuz” gafını hatırlattı. O olay da aynen şöyle olmuştu: Bir akşam Kaya Çilingiroğlu bir mekandan çıkıyor. Kendisini çeken paparazziler, Kaya Çilingiroğlu’na “Kaya bey Ferrari'nizi yeni mi aldınız?” diye sorar. Ama soruyu anlayamayan Kaya Çilingiroğlu “Siz Feraye’yi nereden tanıyorsunuz?” deyiveriyor. İşte bu gaf tüm gerçeği ortaya çıkartmıştı ve Kaya Çilingiroğlu ile Hülya Avşar boşanmıştı. Bazen diliniz sizi böyle aniden ele veriyor işte. Siz ne kadar saklamaya çalışsanız da… Game of Thrones’dan kaçış yokmuş Çevremde tüm arkadaşlarım yıllardır “Game of Thrones”u izliyor ve sezonu başlasın, yeni bölümleri gelsin diye gün sayıyor. Emmy Ödül törenlerinde her sene tüm ödülleri silip süpürüyor. Ben ise yedi sezondur inatla izlememek için direniyordum. Ama anladım ki, “Game of Thrones’den kaçış yokmuş. Bir başlayayım dedim pir başladım. On gündür gecem, gündüzüme karıştı. Gözlerim pörtledi tüm sezonları yalayıp yuttum. Anladım ki, “Game of Thrones” bir hastalık. Son günlerde herkesin yüzünde Jon Snow’u, Starkları, Lannister’leri görüyorum. Yanlışlıkla sizlere Arya, Cercei, Tyrion falan diye seslenirsem yanlış anlamayın. Çünkü rüyamda da benimleler. Hayır işin kötüsü bundan sonra nasıl bir dizi beni böyle mutlu edecek bilemiyorum. İşin içinden çıkamıyorum. Keşke biraz daha direnseydim. Çıtayı acayip yükselttiler kendimi toparlayamıyorum. Bütün dizilere burun kıvırıyorum… “Game of Thrones” da taht kavgası, güç, strateji, savaşlardan beynim döndü.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR