Bu kavga bitmez




Divalar birbirine girdi. Bülent Ersoy açtı ağzını yumdu gözünü, Ajda Pekkan da mahkeme de hakkını arıyor. Dün köşe yazısında "Allaha havale etmiş" Bülent Ersoy'u. E şimdi Bülent Ersoy, "Yaşlandı, şeker kamışı gibi sallanıyor" dedi. Bunlara karşı ne denir. Ne yapılır. Ben olsam ben de Allah'a havale ederdim. Başka da bir şey demezdim. Çünkü bu olayı mahkeme de çözemez. Bu olay karışmış, arapsaçına dönmüş. Çözülecek gibi de değil. Araya Orhan Gencebay girse barıştırsa diyeceğim ama o da olmaz. Çünkü zaten olay geçen sene düzenlenen Orhan Gencebay'a saygı konseri yüzünden karıştı. Çünkü geçen sene düzenlenen bu konsere bazı sanatçılar gibi Ajda Pekkan da katılmadı. Bu durum yüzünden o masada oturan birçok kişiyle konuşmuyordu Ajda Pekkan. Demem odur ki, sadece Bülent Ersoy'u öpüp yerine oturmak zorunda kalacağı için hiç kimseyi öpmedi. Çünkü Bülent Ersoy dışında masada oturan hiç kimse ile konuşmuyordu. Bir de tabii son olarak neye yarar bilemiyorum ama Ajda Pekkan masaya gelip oturduğu sırada Başbakan Tayyip Erdoğan konuşma yapıyormuş. Eğer Ajda Pekkan, Bülent Ersoy'u öpmeye kalksa basın fotoğraflarını çekecek ve bir karışıklık olacaktı. Karışıklığa mahal vermemek için sessiz sedasız yerine oturmaya çalışmış Ajda Pekkan ama olmadı işte. Daha da karıştı ortalık. Ve bu karışıklıkta çözelecek gibi gözükmüyor.




Ivana eşini kandırmaya çalışıyor




Geçen gün İvana Sert, bir türlü boşanamadığı eşi Yurdal Sert ile bir gece kulübünde karşılaşmış ve sabaha kadar eğlenmiş. Çıkışta da "İsterse eşime kadın ayarlarım" demiş. İvana'nın eşi Yurdal Sert ile mekanda karşılaşması da tesadüf değildi, ona "Kadın ayarlarım" demesi de. Çünkü Yurdal Sert ile bir türlü boşanamıyor. Bu boşanma işlemimin de artık bir an önce gerçekleşmesi için eşi ile iyi geçinmeye çalışıyor. Ama diyeceksiniz ki, "Olur mu böyle bir şey" olmaz. Bana göre hiç olmaz. Olmaması da lazım. İvana Sert'in soyadına yakışır hareket etmesini bekliyorum ama demek ki, o başka yolla çözmeye çalışıyor durumu. Eşi ne isterse onu yapmaya çalışıyor. Yazık çok yazık. Kadın ve erkek arasındaki tuhaflıklar. Bakınız hiç beklemediğim Hamdi Alkan ve boşandığı eşine yaşattıkları... Şimdi eski eşine 3 ay yaklaşamayacak. Bu mudur yani? Böyle mi olmalı? İnsanlar güzel güzel evlenirken, neden güzel güzel boşanamıyor?

Akıl yaşta değil baştadır




"Yetenek Sizsiniz Türkiye"de 70 yaşında patenlerle sahneye çıkan bir amcaya denk geldim. Hepsini izleyemedim ama patenle sahneye çıkan amcanın, "Ben 70 yaşındayım. Ama sıfırı yedinin önüne koydum kendimi 7 yaşında hissediyorum. Ben markete de patenlerle gidiyorum. Ama arkamdan ‘Kudurmuş' diye bağıranlar da oluyor, ‘Helal amca sana' diyenler de" dedi. Patenli amcayı, aklıma, yüreğime kazıdım. Hatta yüreğime de. Ben de sana helal demek istiyorum. Bence senin arkandan "Kudurmuş" diye seslenenler kudurmuşlar. Senin enerjin dünyalara bedel. Bence hiç takılma onlara helal sana.




Beni bir daha Taksim'e getirmeyin




1938 doğumlu bir babam var. Gençliğinin en güzel zamanlarının geçtiği Beyoğlu'na çok uzun süredir gelmiyor. Cumartesi günü annem öğlen saatlerinde aradı ve "Esin biz babanla Beyoğlu'na geldik. Yeni yolları merak ettik" dedi. Ben de kısa bir süre sonra ennem ve babam ile Atatürk anıtının orada buluştuk. Babam üzgündü. Sakin bir yere oturduk ve yemek için. Daha sonra meşhur İnci Pastanesi'ne profiterol yemek için gittik. Malum babama ve anneme nostalji yaşatmak derdindeydim. Ancak babam, "Kızım ne olur beni bir daha Beyoğlu'na çağırmayın, beni buraya getirmeyin. Ben çok mutsuz oldum. Moralim çok bozuldu. Benim güzel Beyoğlum bu değil" diyerek gözyaşlarını gizleyemedi. Beyoğlu'nun yayalaştırma projesini beğenmeyen hatta çok eksik bulan annem ve babam üzüntülerini gizleyemedi. Gayet, üzgün ve mutsuz ayrılırken annem, "Yok yok daha bitmemiştir. Burayı yeşillendireceklerdir. Hatta oturma alanları yapmaları gerekiyor. Ben güveniyorum" diye söylene söylene gitti. İnanın ben de güvenmek istiyorum. Hatta öyle ki, yemyeşil alanlarımız olsa meydanda. Şu beton kötü zeminden bir an olsun kurtulsak.



















İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR