Geçtiğimiz hafta sonu söylemesi ayıp İzmir Alaçatı'daydım. Ben yavaş yavaş sezonu açtım. Ama benim bu gezmelerim mayıs, haziranda başlar en yoğun olduğu temmuz, ağustos'ta durur. Yani sizler gezerken ben oturacağım.
Çünkü o kalabalık turlar bana göre değil.
O yüzden şimdi kimseler yokken. Sessiz sakinken gitmek, gözmek ve kolaçan etmek en süperi.
O yüzden ben de turuma bu hafta Alaçatı ile başladım. Gerçekten Alaçatı çok ama çok başka.
Hele cumartesi kurulan bir pazarı var ki, aman aman! Zaten uyanır uyanmaz koştum pazara. Sebze ve meyvenin en güzel hallerini ve en değişiklerini gördüğüm pazarı, toplayıp İstanbul'a getirmek istedim ama tabii bu mümkün değildi.
O yüzden az ile yetindim.
Meyve ve sebzelerden ve tabii ilk kez gördüğüm entresan otlardan oluşan bir geziye çıktım.
Akşam da tabii Ege mutfağı yapan bir yere gittim. Aman aman ilk kez tattığım zeytinyağlılar beni her seferinde İzmir'e aşık ediyor. Sanırım sonunda oralarda yaşayacağım. Buna artık yaşım ilerledikçe karar veriyorum.
Pazar Alaçatı turu denizi derken akşam da Tektekçi'nin açılışı vardı.
Bayılıyorum bu Tektekçi'ye.
İlk Beyoğlu Tomtom Sokak'ta açtı Berti Palambo Tekteçiyi. Şimdi de İzmirde. Ama benden söylemesi çok kısa süre sonra şehir şehir uzar gider.
Çünkü şimdi yemeğe, kulübe giderken "Bir tek atalım" durumu oluştu insanlarda Berti sayesinde. Ama tabii tek tekle kalmıyor üçlere, beşlere çıkıyor. sonra da sabahı ediyorsunuz.
Benden söylemesi. Ona göre hazırlıklı gidin.
Ve Alaçatı'ya gitmişken uğramadan da dönmeyin.
Onun yanısıra Alaçatı'da Bey Evi'nde kaldım. Aman Tanrım ne güzel bir yer öyle. Sanırım günlerce, aylarca da orada kalabilirim. Yani ilk kez kapımı kitlemeden uyuduğum bir yer de kaldım. Kendimi tamamen evimde hissettim.
Tabii orada ki, birçok butik otel öyledir eminim ama ben Bey Evi'ni çok sevdim. Tavsiye de ederim.