Ayşe Hatun Önal yine daralmış. Kaçmak üzere. En son şamanlara gidip Hindistan’da bir ay kalan Ayşe Hatun Önal ile geçen akşam konuştum. Bana, “Hep aynı şeyi yaptığım zaman sıkılıyorum. Bir ay bir dağ başında bir ağaç altında oturmam lazım, şu anda üzerime aldığım tüm enerjiyi bırakmam lazım” dedi. Malum son bir aydır o konser senin bu konser benim dolaşıyor. Eskiden anlamıyordum, Ayşe’ye kızıyordum ama şimdi kesinlikle hak veriyorum. Gerçekten öyle bir an geliyor ki insan kaçmak gitmek istiyor buralardan. Son yıllarda insanlar zaten ekstra yorucu oldular. Herkes herkesi didikliyor, eleştiriyor. Ayşe de bunu çok fazla hissedenlerden. O yüzden de doğru kalmak, yüreğini bozmamak, kendini değiştirmemek, kötü düşüncelere kapılmamak için kaçıyor, kaçmak istiyor. Bu gayet doğal bir durum. O yüzden de kaç Ayşe. Git ağaç kenarına otur ama çabuk gel. Gel güzel şarkılar yap. Bu arada keşke bazı insanlar da Ayşe’nin yaptığını yapsa. En azından kötü duygu ve düşüncelerin esiri olmazlar.




İnsanlar eğlenmiyor




Bizim insanımız gece dışarıya çıkıyor ama eğlenmiyor. Öyle boş bir eğlence var ki, herkes birbirini kesiyor, dikizliyor. Kim ne yapmış, ne etmiş, ne içiyor, kiminle gelmiş, kiminle gidecek, ne giymiş, ne etmiş. Herkesin elinde telefon. Sosyal medyaya yazı koyma çabası. Yok Facebook, yok Instagram, yok Twitter’a laf yetiştir, yok Snapchat’e anlık görüntü koy. Sonra da “Resmi gördün mü?”, “Like yaptın mı?” muhabbeti. E be kardeşim. Bir eğlenin. Ben de yapıyorum ara ara ama çoğu zaman işim gereği. Bakınız kimseyi eleştirdiğim yok bana ne kim ne yaparsa yapsın ama biz dans eden insanları da bırakın dans edelim. Geçen akşam yine öyle bir ortamda üç beş masa dışında kimse dans etmiyor. Edenlere de sanki kabahat işliyormuş gibi bakılıyordu. Size de enteresan gelmiyor mu?




Ağaç kenarında oturması gerekenler




- Sosyal medyada herkese saldıran insanlar.

- Başkasının hayatını eleştiren, her şeye muhalefet olan insanlar.

- Ortada hiç bir şey yokken sorun çıkaran insanlar.

- Trafikte sürekli küfür eden, kavga eden, tartışan, saldıran, her tartışmada eline sopa, bıçak alan insanlar hatta bir ay değil bir iki sene oturabilir.

- Din, dil, ırk mevzularında ayrım yapanlar. Onlar da uzun bir zaman oturabilir.

- Kendinden öte başkasına acı çektirenler.

- Çocuğu, kıza, kadına, hayvana taciz, eziyet, şiddet gösterenleri bu kategoriye koymuyorum ağaç gölgesine oturmasınlar zaten ağacı çürütürler. Onlar bence nefes bile almasın.




Bu kızlara bayılıyorum




Bir kadın olarak üreten, çalışan, boş durmayan her kadına saygım sonsuz. Bu sene tanıştığım iki kadınla tanıştırmak istiyorum sizi. Zeynep ve Arzu Demirtaş kardeşler. Bodrum Yalıkavak Tilkicik Koyu’ndaki Princess Artemisia’yı İtalyanlardan yıllar önce almışlar. Bu sene de Ulus 29’u bünyelerine kattılar. Sezon başında bu birliktelikten bahsetmiştim ama itiraf etmem gerekirse bu kadar başarılı olacaklarını beklemiyordum. Çünkü bulundukları yerde bu sene ciddi rekabet vardı. Birçok iyi işletme yer açtı ama onlar Tilkicik 29 olarak kendilerini ispat ettiler. Ulus 29’un ekibinden malum Elvan Karakimseli de var. Anlayacağınız bu kadınlar bu sene kendilerinden söz ettirdiler. Cumartesi akşamı da Artofcelebration adlı ilkpartilerini yaptılar. Sosyetenin tanınmış isimleri katıldı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR