1985'te kendi atölyesini kuran Ahmet Eraslan, moda dünyasına adını altın harflerle yazdırmış bir isim. Ahmet Eraslan'ın imzası, el emeği işlemeleri. Her tasarımında mutlaka bir el işlemesi detayı mevcut. Kadınları çok iyi tanıyor ancak müşterilerinin her istediğini kesinlikle dikmiyor. Önce onun içine sinmesi gerekiyor ve eğer karşı taraf çok ısrar ediyorsa başka yerde diktirmesi için adres veriyor. Bağdat Caddesi'ndeki atölyesinde buluştuğumuz Ahmet Eraslan ile modaya dair ne varsa konuştuk...

Röportaj: Aybala YILDIZ

Fotoğraflar: Hakan YAĞCI

Modacılığa başlama hikâyenizi sizden dinleyelim...



Ben küçük yaşlarımdan beri işe meraklıyım. Giyim kuşama çok meraklıyım. Ortaokul zamanlarımda hep defterlerimin arasına modeller çizerdim. O zaman alternatif çok yoktu. Şimdiki gibi her şeyi bulamıyorduk. Kumaş bulamazdık. Ben lise çağımda her şeyimi özel terzilere diktirirdim. Ondan beri bende böyle bir takıntı kaldı. Böyle istediğimiz şeyleri diktirmek daha uyguna gelirmiş gibi geldi ve sonra çizdiğim modelleri hayata geçirmeyi çok istedim. Üniversite çağımda da hazır giyimle başladım. Önce bir mağaza açtım. Bağdat caddesinde, Caddebostan'da ve kendi tasarımlarımı satmaya başladım. Önce hazır giyimde kendimi denedim. Nasıl gidecek? Yaptığım modeller tutulacak mı? İnsanlar tercih edecek mi? Gayette güzel neticeler aldım fakat istediğim bu değildi. İstediğim bir hanım gelsin onun şekline göre ben bir tasarım yapıyım. Özel çalışıyım özel dikim olsun, değişik kumaşlarla uygulayayım gibi neticede 1985’te atölyemi kurdum. O zamandan bu zamana kadar da o en istediğim şeyi yapıyorum. Sevdiğim işi yaptığım içinde çok mutluyum. Meslek hayatıma bu şekilde başladım.

Defilelere nasıl hazırlanıyorsunuz?

Normalde her sene yeni koleksiyon hazırlıyoruz biz. Hem yaz hem kış için muhakkak koleksiyon hazırlıyoruz. Ancak benim defileye hazırlandığım zamanlar çok uzuyor. Çünkü burada işlemelerim çok ön planda ve hepsi de el işlemesi ve inanın çok uzun zaman alıyor. Abiye kıyafetler nerden baksanız 40- 50 parça oluyor. Bunların hazırlanması gerçekten çok uzun zaman alıyor. Bu yüzden iki senede bir üç senede bir koleksiyonlarım ama dediğim gibi her sene yeni yaptığım koleksiyonumu zaten burada özel müşterilerime tanıtıyorum.

Moda tasarımcısı, modacı, terzi gibi birçok kavram var bu işi yapanlara yönelik. Siz hangisini uygun görüyorsunuz?

Modacı lafını bende sevmiyorum. O da güzel bir kelime değil ama genel tabii moda dünyası olunca modacı deniyor muhakkak. Terzilik güzel bir meslek ancak tasarımcıysanız zaten terzilikten ve dikişten anlıyor olmanız lazım. Eğer dikişten anlamıyorsunuz yaptığınız tasarım boşa gider hiçbir şey anlaşılmaz. Ben uzun yıllar bu işin içinde olduğum için dikişten çok iyi anlıyorum. Yani bana şimdi çizdiğiniz bir modelin kalıbını çıkartıp oturup kesip dik deseniz en güzel şekilde yaparım. Ama yapmıyorum ben sadece tasarlıyorum. Terzi arkadaşlarda benim denetimimde hazırlıyorlar. Terzilik bir şeyi çok iyi uygulamak. Mecmuadan açarsınız, modelden açarsınız, müşterinin beğendiği bir kıyafeti çok güzel adapte edersiniz. Bu çok iyi bir terlik ve ustalık gerektirir. Ancak isim vermek istemem ama piyasada çok modacı adı altında geçinen çok iyi terziler var ama geçerli bir meslek gibi düşünülüp çok iyi terziler adını modacı diye yazıyor. Hanımlar büyük sermayeleri varsa ertesi gün kalkıp modacıyım diye çıkıyor ama onları da ilerleyen zamanlardan ne yapıp ne yapmadıklarını görüyoruz. Tasarımcılık farklı bir şey. Siz kendiniz bir şeyler yaratıp bunları müşterinize dikiyorsanız o daha başka bir şey o bir yetenek.

Türkiye’deki işinin ehli modacıların ortak özelliği nedir?

Bunlar iki elin parmaklarından fazla değil. Gerçek modacı, gerçek tasarımcı ve gerçek iyi terzi çok az. Yeni yetişen gençlerimizde çok başarılı bulduklarımda var içlerinde ama hazır giyimden o kotürü ayırmak lazım. Kotür çok bambaşka bişey çok iyi gustonuz olması lazım. İyi kumaş, iyi dikiş, iyi kalıp kullanmanız lazım, iyi elemanlarınızın olması lazım çünkü kişiye özel tasarlanan bir şey ama konfeksiyon böyle değil konfeksiyon apayrı bir dal. Şimdi tabi dediğim gibi tam hakkıyla bu işi yapanlar çok az yani saysam belki yedi sekiz kişi çıkartabilirim. Ama bunun yanında erkek terzileri de yabana atmamak lazım. Bu işi başarıyla yapanlar da var.

Türk kadını giyim konusunda hata yapıyor mu?

Benim takip ettiklerim arasında çok şık giyinenler var ama şıklıktan ziyade tarz önemli. Bir hanımın veya beyin tarzı olmalı. Moda diye her şeyi alıp seçip giyemezsiniz. Bir kere vücudunuzu çok iyi tanıyor olmanız lazım. Yani neyi giyinip neyi giyinmeyeceğinizi bilmeniz bilmiyorsanız da bilene danışmanız lazım. Hanımların en büyük kusurları bu moda diye her şey moda benim vücuduma çok yakışır. Bir bakıyorsunuz bir bayan hakikaten çok şık ama bazende bakıyorsunuz noel ağacı hediye paketi gibi. Ummadığınız isimlerden o kadar kötü kıyafetler görüyorsunuz ki şaşırtıyor sizi. Bazen de bakıyorsunuz gerçekten çok şık. Ama bu şıklık sadece gece bir yere giderken giyinmek değil. Sabah kalktığınız zaman evde giyindiğiniz eşofman bile şıktır. Onun marka olması da önemli değil. Siz kendinize yakışanı bulduğunuz zaman güzeldir. Hanımların en büyük yanlışarıdır. Vücutlarını tanımaları lazım. Tanımayıp da her şeyi giymek matah bir şey değil.




Yakın çevrenize stil danışmanlığı yapıyor musunuz?

Tekrar diğer soruya dönüyorum. Bazı hanımlar her şeyi kendilerinin çok iyi bildiğini düşünüyor. Bir başkasına danışmayı zul addederler. Halbuki çok yanlış. Bilmemek ayıp bir şey değil ki öğrenmemek lazım. Yani benimde çok eksiklerim var belki. Ben kaç senedir bu işin içindeyim ama belki benim daha bilmediğim şeyler var ki. Ben hala her gün bir şeyler okuyup yeni şeyler öğreniyorum ama o hanımlar ben giyiniyorum diye iki dergiye çıktığı zaman her şeyi biz biliyoruz diyorlar. Bir de etrafa ahkam kesiyorlar o daha üzücü tabii ki...

Sizin gözünüzde bir kadın nasıl şık görünür?

Şıklık bence en iyi kumaş en iyi dikiş ve en sade olandır. Yani saçın, makyajı, aksesuvarların da en sade olan hanım her zaman en şıktır. Ben bunu hep söylerim. Dümdüz siyah uzun elbise giyin hiçbir yerinde işleme olmasın üstüne broşunuzu takın bir inci küpenizi takın, güzel sade bir saç yapın en şık hanım için bu olur. Güzel çirkin önemli değil zarafet buradan başlar. Kiloyla da hiç alakası yok. Aman ben zayıfım ben çok yapışık dururum veya ben kiloluyum bana hiçbir şey olmaz. Yok öyle bir şey. Çok kilolu hanımlar da çok iyi giyiniyor. Bunlara da şahit oluyoruz. Ama dediğim gibi sadelik her zaman zarafeti temsil eder. Bizim mesleğimiz bir tabir vardır. Ya siz elbiseyi taşırsınız ya da elbise sizi.

Bir kıyafeti tasarlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Valla ben böcekten, uçan kuştan, kelebekten etkilenmiyorum. Ben o sene ki bütün koleksiyonları hep izlerim. Ben çağdaş kadını düşünerek bir şeyler tasarlıyorum ama tabii bu kendi tarzımın içinde. Bana tabii gelen diyebilir ki geçen senede buna benzer bir şey vardı. Olabilir bu benim tarzım. Bakın eskiye giderseniz Chanell 50 sene evvel yaptığını da bugüne adapte ederek yapıyor. Bunlar modacının tarzını yansıtır. Yani benim bir elbisemi birisinin üzerinde gördüğünüz zaman bu Ahmet Eraslan’ın demeniz lazım. Tanıyor olmanız lazım o da benim tarzımı yansıtır.

Ahmet Eraslan olarak imza kumaşınız var mı?

Benim imzam işlemelerim. Çok değişik işlemelerim vardır. Hatta ben bilmiyordum geçenlerde bir müşterim hatırlattı. Sizin işlemeleriniz literatüre geçmiş dedi. Güzel ve sevindirici bir şey çok özel çünkü ben kopyacı değilim. Hiçbir yerden işeme almam kendi düşündüğümü kendi hayal ettiğimi dikerim. Desenlerimde işlemelerimde öyle. Kullandığımız malzemeler ve meteryaller de çok önemli. Tamamen el işçiliği ve hakiki kristal taşlar kullanıyoruz.

Cemiyet hayatından müşterileriniz var mı?

Çok var. Hem benim müşterim hemde tarzlarını beğendiğim kişiler var. Bunların müşterim olması şart değil. Elif Dürüst, Şirin Yalçın, Leyla Mardin, Sema Basa’yı beğenirim tarzı olan insanlar bunlar. Günay Yemeneciler, Ferhunde Verdi’yi çok beğenirim zaten artık o ispat edilmiş bir hanım. Jülide Konukoğlu’nun tarzını çok beğenirim. Banu Çarmıklı’yı beğenirim ama çok var tabi ki. Yasemin Özilhan severim. Onun da tarzı güzeldir hem genç kendine güzel yakıştıran bir hanım ve çok modern.

Gelinlik tasarladınız mı?

En son Arap bir aileye gelinlik hazırladık. Bir buçuk ay evvel burada bir aileye gelinlik diktim. Sade sırf dantel bir gelinlik diktim. Gelinlik bende adet olarak çok olmuyor. Çünkü çok uzun zaman alıyor. Bazı kızlar 1 ay kala gelinlik için geliyorlar mümkün olmuyor. Ancak 2- 2 buçuk ay kadar zaman lazım. Dantel, işleme çok emek isteyen şeyler.



Müşterinin her istediğini diker misiniz?

Müşterinin ne istediği önemli değil. Onu istiyorum diye diretirse bende ona adres veririm. Çok iyi dikiş diken var şuraya gidip istediğinizi diktirebilirsiniz derim. Buraya bana geliyorsa beni bilerek gelmesi lazım. Ben onu yönlendireceğim. Ben ona bir şey yapacağım. Tabii ki prova esnasında bir fikir alışverişi yapacağız karşılıklı. Ben güzel yerlerini göreceğim çirkin taraflarını kapatacağımfalan bunlar çok önemli. Müşterilerin ne istediği çok belli değil. Müşterilerden biz nerde giyeceğini, ne zaman giyeceğini öğreniriz ona göre ben birkaç tasarım hazırlarım gösteririm, en uygun olanını seçerim o şekilde yola başlarız. Siz Paris’te Christian Dior’un atölyesine gitseniz. Elimde şu modelle geldim deseniz yapar mı? Sen git bunu bir yerde diktir der.

Sahne kostümleri dikiyor musunuz?

Sahne sanatçılarının hiçbirine dikmiyorum. Hepsi kendilerinin çok iyi bildiğini iddia ederler ama hiçbir şeyden haberleri yok. Müdahale etmeye kalkarlar bende bunlara gelemem. Geçmişte çok yaptım. İsimleri saymakla bitmez ama son 10 senedir yeminliyim hiçbirini kabul etmiyorum. Ancak tek kişi var. O da dostluğum arkadaşlığım var çokta severim sevgili Samime Sanay’la yıllarca çalıştım. O da zaten artık sahneyi bırakmış olduğu için artık yapmıyorum.

Yakın zamanda bir defile yapacak mısınız?

Evet hem de çok kısa bir zamanda var. Daha netleşmedi. 2- 2buçuk ay gibi bir zamanım var onlara hazırlanıyorum zaten.

Koleksiyonda neler ön planda?

Her zaman ki gibi yine çok siyah ve işleme kullandım. Siyahı ve siyah beyazı çok seviyorum. Beyazı çok seviyorum. Krem rengi pudra rengi çalışıyorum. Dantel ve krep kumaş çok çalışıyorum. Ama her zaman ki gibi işlemeler çok ön planda.

Genç modacılara bir nasihatiniz var mı?

Çok çalışmak. Hep çalışmak. Bakın ben senelerdir herkesten önce atölyeye gelirim 7 buçuk 8 den önce atölyeye gelirim. Çalışanlarımdan önce geliyorum. Herkes gider en son ben giderim. Günü toparlarım sabah geldiğim zamanda işleri hazırlarım. Bunlar çok önemli. Tabi ki onlar çok genç tabi ki birtakım eğlenceleri olacak ama işleri her zaman ön planda olsun. Bu piyasada uzun süreli kalmak yaşamak istiyorlarsa bunlar çok önemli.

Size gelen bir projenin kalıbını çıkarıp tasarlamanız dikmeniz ne kadar zamanınızı alıyor?

En az 1 buçuk ay. Eğer işlemesi falan çok ağır değilse 1 buçuk ay iyi bir zaman. Arada provalar alıyoruz 2-3 prova. Kişinin vücut tarzı ve modeline göre. Bazı vücut çok fazla prova çıkartmıyor iki provada hallediyoruz. Gelinlikler uzun sürüyor. Bizde fazla titiziz. Elemanlarımda öyle benim gibi çok titiz. Ufacık bir şeyde biz kumaşı iptal ederiz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR