Röportaj: Reşit ÖZET


Fotoğraflar: Gürkan KURT



Suzan Hanım, eğitiminizden başlayarak sizi kısaca tanıyabilir miyiz?




Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil bölümü mezunuyum. 1986 yılında mezun oldum ve o dönemden beri tekstilde sektöründeyim.




İş hayatına ilk ne zaman atıldınız?




Üniversitedeyken staj yaparak iş hayatına atıldım diyebilirim. Üniversitedeyken iş tecrübesi kazanmanın bana çok artıları oldu. İleriki yıllarda farkına vardım. Hamileliğimde bile ara vermeden iş hayatına devam ettim.






Roman Mağazaları'ndaki görevinizden bahseder misiniz?




Bir aile şirketi olarak gözükse de profesyonel bir kadroyla çalışıyoruz. Turgut Bey, patron olarak işin başında. Ben şirkette tasarım ve görsel direktör görevini yürütmekteyim. 2004 senesinden beri tasarım ve görsel bölümün kreatif direktörlüğünü yapmaktayım.




Roman'ın 2011- 2012 kış koleksiyonunun çizgisinden bahseder misiniz?




Kış koleksiyonu 1950'lere dönüş gibi aslında. 50'lerin güçlü feminen tarzını çok fazla yansıtıyor. Bele oturan ceketleri keskin silüetler, yüksek belli pantolonlar, diz boyu kıloş etekler. Renklere baktığımızda haki, konyak, güçlü kahve ve bejleri görüyoruz. Zengin ve gösterişli kumaşlar ön planda. Kendini iyi ifade edebilen çizgiler ön planda. Yün, ipek karışımı kumaşlar, sadece yüzde yüz yün kumaşlar çok ön plana ... Çok güçlü bir duruşu var koleksiyonun. Koleksiyona baktığımız zaman aksesuvar bakımından zengin. Şapkalar, kemerler, eldiven ve etoller gibi aksesuvarlar koleksiyonu destekliyor.






Şirketinizin gelecekteki hedefleri neler?




Uzun senelere dayanan köklü bir marka. Roman koleksiyonu her sene kendini yenileyerek ilerliyor. Bunun yanı sıra yeni koleksiyonlar ekliyoruz. Organik koleksiyonu ve genç koleksiyonumuz olan Gipsy'i harekete geçirdik. Organik koleksiyon bizim için çok önemli ve çevreye duyarlı. Bütün projelerimizi önümüzdeki 5 sene içinde yeni markaları da katarak markamızı büyütmeyi hedefliyoruz.






Sizce moda nedir?




Moda popüler bir giyim tarzıdır. Aslında geçici bir şeydir. Sadece giyimde değil, mimar, sanat, yemek gibi konularda her şeyi modası o anki yükselen değerlerdir. Ama moda sektörü sürekli değişkendir. O değişkenlik moda olgusunu ayakta tutar.




Kendi giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?




Modaya çok bağımlı değilimdir. Kendi tarzımı oluşturduğuma inanıyorum. Modadan etkilenmemek mümkün değil. Özellikle renk seçimlerinde sakin tonları tercih ederim. Çok fazla renkli ve desenli giyinmem. Deseni tercih ediyorsam da tek bir parçada kullanırım. Aksesuvara çok özen gösteririm. Onun dışında sade ve yalın bir çizgim olduğunu düşünüyorum. Gardırobuma baktığınızda çok net ve yalındır. Kalıcı modadan yanayım. 15 senelik kıyafetlerimi saklayabilirim. Vintage koleksiyonlara merakım var, koleksiyonlarda ve gardırobumda kullanıyorum.




Size göre Türk kadını nasıl giyiniyor?




Türk kadını diye ayıramıyorum, çünkü Türk kadınları artık dünya normlarında. Özellikle büyük şehirlere baktığımız zaman Paris, Milano'da gördüğümüz kadınları artık sokaklarda İstanbul sokaklarında görmek mümkün. Modayı çok yakından takip eden bir kadın giyimi görüyoruz. Modaya ve markalara ulaşmak çok zor değil. Birçok ünlü marka özellikle İstanbul'da yerini almış durumda, büyük bir rekabet söz konusu. Seçimler, kişilerin kendi tercihlerine göre. Baktığımız zaman stil sahibi, modayı çok iyi takip eden kadınlar görmek mümkün.






İş hayatında olmak istediğiniz yerde misiniz?




Aslında yapmak istediğim işi yapıyorum, çocukluğumdan beri hayal ettiğim meslekteyim. İyi de yaptığıma inanıyorum. Çok emek harcadım ama daha çok öğrenilecek şey var. Moda, teknolojik akımlar ve bilgi olarak kendini yenileyen bir akım. Siz de yeniliklere ayak uydurmak durumundasınız. Mesleğimi daha ileriye götürmek için kendimi yenilemeye gayret ediyorum.




Eşiniz Turgut Bey'le çalışmanın artıları ve eksileri nelerdir?




Eksi bir durumunu yaşamadım. Şirketin farklı kademelerinde görev alıyoruz. Ben daha çok tasarımda yer alıyorum, Turgut Bey işe daha tepeden bakar. Sonuçta fikirlerine çok güvendiğim ve beni iş konusunda çok destekleyen bir eşim var. Aslında patron olarak baktığım zaman iyi bir patron. Mesai harcadığı arkadaşlarıyla, çalışanlarıyla iyi diyaloglar kurabilen bir insan. O anlamda artılarını yaşıyorum.




İşteki Turgut Bey ile özel hayatınızdaki Turgut Bey arasında ne gibi farklılıklar var?




Çok fazla fark yok. Yüreğindekini konuşan biri. Evde çocuklarını ve eşini nasıl kucaklıyorsa iş yerinde de çalışanlarına öyle davranıyor. Orası da onun ailesi. Gerçekten çok samimidir, yüreğinden konuşur inanmadığı bir şeyi söylemez.




Eşinizle tanışma hikayenizi paylaşır mısınız?




İş dünayasından tanışıklığımız var. Aynı sektörde uzun yıllar beraber çalıştık sonrasında evlenmeye karar verdik. Tesadüflerle başlayan bir beraberlik oldu bizimkisi, biraz inişlerle ve çıkışlarla dolu. 14 Şubat'ta beraberlikle noktalanan bir hikayemiz var. Sürpriz bir evlilik oldu benimde bir gün önce haberim oldu. Sürpriz yapmayı seven, sevgisini farklı sürprizlerle gösteren biri.




Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?

Önceliklerim değişti. Aile hayatı çok önemli ama çocuklar ilk sırayı alıyor. Onların geleceği ve eğitimiyle ilgili çok fazla vakit harcıyorum, onlar içinde kendimi eğitiyorum. Başarılı bir iş kadını olabilirsiniz ama iyi bir anne olmak için eğitmek gerekiyor. Anne olmak zor bir görev. Nasıl daha iyi bir anne olabilirim diye kendimi yetiştiriyorum. Onlar için faydalı neler yapabilirim diye kendimi geliştiriyorum. 2004'ten bu yana onlar için yapabileceğim şeyleri araştırıyorum.




Boş zamanlarınızda sık sık tatile çıkıyorsunuz sanırım...




Tatilimi çocuklarımla beraber yapıyorum. İş seyehatlerim çok sık oluyor. Özel tatillerimizi ailece yapmaya çalışıyoruz. Denizi seven bir karı kocayız, yazın teknede olmayı tercih ediyoruz. Kışın kayak yapmayı seviyoruz. Çocuklarımda 4 yaşından beri her kış kayak kaymalarına özen gösteriyoruz.




Suzan Hanım, kendini nasıl tanımlar?




Çalışkan, şefkatli ve düşünceli.




Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorsunuz. Son zamanlarda faaliyet gösterdiğiniz yardım kuruluşu var mı?




Aslında sosyal sorumluluk derneklerinde aktif olarak yer almıyorum. Üye olduğum ya da yönetim kurulunda yer aldığım, sektörel dernekler, Türkiye İşkadınları Derneği'nin yönetim kurulundayım. Türkiye Giyim Sanayiicileri Derneği'nin yönetim kurulundayım. Ama sosyal projelerin içinde olmaya özen gösteriyorum. Gelişmiş ülkelerde iyi bir gelecek ve iyi toplum yaratmak için sosyal sorumluluk projelerinin önemli olduğuna inanıyorum. Eğitim, çevre ve sağlık çok önemli konular. Gelişmiş toplumların geçmişine baktığımızda bu üç konunun üstünde çok durulmuş. İnandığım tüm projelere destek vermeye çalışıyorum. Özellikle bu üç konuda, tüm projeleri takip etmeye çalışırım. Hem kendimiz hem de şirketimiz olarak bu konulara çok duyarlıyız.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR