Röportaj: Reşit ÖZET

Fotoğraflar: Onur AYDIN





Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği ne zaman ve ne amaçla kuruldu?

NGl: Derneğimiz 2003 yılında Prof. Dr. Hale Bacakoğlu tarafından ve görmeyen çocukların aileleri tarafından kuruldu. Derneğimizin amacı görmeyen çocuklarımızın eğitimlerini desteklemek. En önemli özelliğimiz aslında çocuklarımızı kaynaştırıp okutmak. Çocuklarımız gören arkadaşlarıyla birlikte evlerine yakın olan bir devlet okulunda onların kullandığı bütün imkanları bizim çocuklarımızda dahil olarak her şekilde hayata katılarak eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar ve bu onların gören arkadaşlarıyla olan farkı kapatmak için biz buradayız aslında. Çocuklarımıza destek eğitimi veriyoruz. En önemlisi erken eğitim ne kadar erken başlarsa çocuklarımız hayata o kadar daha erken katılıyorlar. Bütün eğitim hayatlarında da daha başarılı daha iyi devam edebiliyorlar eğitimlerine.

Parıltı Derneği’nin ne gibi çalışmalar yapıyor?

HSP: Biz Parıltı Derneği olarak görme engelli çocuklarımızı sosyal hayata kazandırmaya çalışıyoruz. Bu anlamda da birçok projeler ve çalışmalar yapıyoruz. Mesela bu çalışmalardan bir tanesi çocuklarımız hayallerinin kokusunu yaptılar. Koku uzmanı Aslı Yazıcıoğlu’yla birlikte özel bir hastaneyle iş birliği yaptık. Bir sürü laboratuar çalışmalarımız oldu ve çocuklar oda parfümü ürettiler. 9-16 yaş arasında ki çocuklarımızın parmak boyasıyla yaptıkları desenlerden çanta yapıldı. Bu çantalar iş birliği içerisinde olduğumuz firmaların mağazalarında satışa sunuldu. Satıştan elde edilen gelirin bir bölümü derneğimize bağışlandı. Çocuklarımız o kadar aktifler ki mutfağa girdiler. Yemekler yaptılar yaptıkları yemeklerden ve tariflerinden bir kitap oluştu. Her anlam ve alanda sosyal hayata kazandırmaya çalışıyoruz. Her yıl düzenlenen Bodrum’da ki maratonda eğitim gören öğrencilerimiz koşuyorlar. Bizde onlarla birlikte koşuyoruz. Tabi her zaman onları sosyal hayata kazandırmaya çalışıyoruz. Birlikte maça gittik. Maçı görmedikleri halde onlara anlatarak maçı seyretmelerini sağladık. Çok mutlu oldular. Her alanda onlara çok güzel şeyler vermeye çalışıyoruz. Projelerimiz devam ediyor. Onlar sosyal hayatın içinde oldukça bizde mutlu oluyoruz ve çok gururlanıyoruz.

Çocuklarla iç içesiniz bu duyguyu ilk defa tattığınızda neler hissettiniz?

NŞ: Bu çok derin bir soru. Gerçekten yine heyecanlanıyorum. O duygu tarif edilemez. Bambaşka bir duygu hala çocukları küçükleri gördüğüm zaman onların heyecanı bizi gerçekten daha da güzel işler yapmamıza teşvik ediyor. Çünkü o küçük çocuklara öğrettiğiniz zaman ve öğrendiklerini gördüğünüz zaman daha da iyi imkanlar vermeye çalışıyorsunuz. Bu farklı bir duygu bu duygu tarif edemiyorum galiba.

HSP: Benim içinde kelimelerle ifade edilemeyecek kadar özel bir duygu. Bunun tarifi yok. O kadar mutlu oluy orum ki buradayken. Yoğun bir tempom olmasına rağmen koşarak geliyorum derneğe. Benim için çok anlamlı.



Çocuklarla nasıl bir ilişkiniz var… En çok sizden neler talep ediyorlar?

NG: Bakanlığa bağlı bir kurum olduğumuz için buranın sistemi tam bir okul gibi işliyor. Çocuklar burada birebir destek eğitimi almaya geliyorlar ama biz sadece etrafımızdan çevremizden bize gelen teklifleri değerlendirerek onları sosyal faydaları o şekilde sağlıyoruz. Bu müzik anlamında olabilir, sanat anlamında olabilir, spor anlamında olabilir. Bunlar tamamen gönüllülerle yapılan işler tabi onlar bize çok heyecan veriyor. Çocuklara da aynı şekilde çok fazla heyecan veriyor. Güzelde çalışmalarımız oluyor. Şuanda mesela İKSV Kültür Sanat Vakfı’yla birlikte bir koromuz var. “Birlikte güçlü sesler korusu” ve bu çalışma işitme engelli çocuklarla birlikte güzel bir koro kuruldu. 29 Haziranda PSM’de onların gösterisi olacak. Heyecanla onu bekliyoruz.

Görme engelli çocuklara ne gibi imkanlar sağlıyorsunuz?

NG: Aklınıza gelebilecek her türlü imkan. Tiyatro, konser, koro gibi müzik anlamında sanat anlamında her şey. Gelen teklifler oluyor. Mesela bizi arıyorlar ve “Ben çocuklarınıza gönüllü resim kursu vermek istiyorum” diyorlar ve gönüllü olarak geliyor. Burada çocuklarımıza ekstra resim dersi veriyor. Ya da gönüllü bir öğrencimiz üniversitelerde okuyan. Ben İngilizce ya da Fransızca çocuklarınıza gönüllü olarak ders vermek istiyorum diyor. Bunlar hep dışarıdan gelen tekliflere bağlı tabi.

Ailelerle de bir araya geliyorsunuz… Ailelerin çocuklara nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitim ya da seminerler düzenliyor musunuz?

HSP: Tabi ki. Bir psikologumuz var. Psikologlarımız aileler ve çocukların ihtiyaçları dahilinde her zaman onlara destek oluyorlar. Ailelere nasıl eğitim vermeleri gerektiğini, çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini psikologlarımız eşliğinde mutlaka anlatmaya çalışıyoruz. Bu konuda her daim yanlarındayız.

Derneğinizin bünyesinde kaç öğrenci bulunuyor?

NG: Bizim bünyemizde şuan her ay 200 çocuk bizden destek eğitimi alıyor. Aslında çok talep var ama hepsine cevap veremiyoruz. Bize ait bir okul olursa çocuklarımıza daha fazla imkan sağlayacağız. 200 çocuk her ay bizden eğitim alıyor ve üniversiteye kadar 0 yaştan 18 yaşa kadar bütün yaş gruplarına destek eğitimi veriyoruz.

Parıltı Derneği olarak hedefleriniz nelerdir?

HSP: Aslında en büyük hedefimiz bir okulumuzun olması. Çocuklarımızın daha sosyal ve daha kültürel çalışmalar içerisinde olabilecekleri bir okulumuzun olmasını çok istiyoruz.

Yönetim kurulunuzdan bahseder misiniz?

NG: Biz çok kalabalık bir derneğiz 18 kişiyiz. Yeni yönetim kurulumuzda da bayağı kalabalığız. Ama o kadar çok iş var ki burada hepimizin yapacağı bir görev var. Hepimiz bir işin ucundan tutuyoruz. Burayı gerçekten yaşatmak için ve burada bu çocuklara bu eğitimi sağlayabilmek için çok fazla desteğe ve imkana ihtiyacımız var.

Sizce sosyal sorumluluk alanında ülkemizde hangi alanlarda daha çok yoğunlaşmalı?

Neşe Gönül: Aslında bence alan belirlenmenin burada yanlış olduğunu düşünüyorum. Sosyal sorumluluk anlamında doğru yapılan her iş bence çok değerli. Görme engelli olabilir, işitme engelli olabilir. Ben inanın işitme engelli gruplarıyla yeni tanıştım. Ben diyordum ki görme engeli olan kişinin işi daha zor. Ama bir baktım ki işitme engellinin de işi çok zor. İletişim kuramıyorlar. Yani özet olarak yapılan her çalışma yapılan her farkındalık benim için çok önemli.



Hande Hanım derneğin aktif bir üyesisiniz ve aynı zamanda turizmci bir iş kadınısınız iş hayatınızla sosyal sorumluluğu nasıl dengeliyorsunuz?

HSP: Uzun yıllardır iş hayatındayım. Uzuzn zamandır turizm sektöründe çalışıyorum. Side de, Antalya’da aile şirketimizde faaliyet gösteriyorum. Ondan dolayı çok koşuşturmam var. İş hayatından dolayı İstanbul ve Antalya arası gidip gelmelerim çok oluyor ama bunun yanı sıra Parıltı Derneği’nde çalışmalarımda devam ediyor.

Sanırım iş hayatına 13 yaşında babanızın yanında başladınız? iş hayatında ki baba kız ilişkiniz nasıl?

HSP: Babam 13 yaşımdaydım otelin bitiminde beni çağırdı ve artık çalışmaya başlıyorsun dedi. Baba daha 13 yaşımdayım ne yapabiliri ki dedim. Otelin her departmanında çalışacaksın dedi. Her departmanı göreceksin. Üniversiten bittikten sonrada bir noktaya geldikten sonra sen genel müdür olacaksın dedi. Hiçbir zaman benim adımın kızı olarak değil kendin olarak bir yerlere geleceksin dedi. İyi ki de öyle yapmış ben otelin her departmanın da çalıştım. Resepsiyonundan servis departmanına kadarher bölümde çalıştım. İktisat mezunuyum. İktisatı bitirdikten sonrada genel müdür oldum. 20 yıldır da Primasol Hane Garden Hoteli’nin genel müdürlüğünü yapıyorum.

2019 yaz sezonu turizm açısından sizce nasıl geçecek?

HSP: 2018 yılının turizm sektörü toparlanmaya başladı. 2019 yılında yaz sezonunda beklentilerimiz daha yüksek. Turist artışı bekleniyor. Umarım Türkiye genelinde güzel bir yaz sezonu geçiririz.

Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?

HSP: Sezona göre değişiyor. Temmuz ve Ağustosta 700-800 kişiye ulaşıyoruz.

Babanızın en çok hangi yönünü örnek aldınız?

HSP: O benim kahramanımdı zaten. Onun her işe bakışı, insanlara olan davranışları, iş konusunda ki dürüstlüğünü örnek aldım. Onun kadar dürüst, onun kadar sözünün eri bir patron görmedim.

Antalya ve İstanbul hattında epey yoğun günler yaşıyorsunuz. Aynı zamanda bir annesiniz de… Aile nize vakit ayırabiliyormusunuz?

HSP: Çok yoğun bir tempom var ama her şeyi vakit ayırarak yapmaya çalışıyorum. İyi bir plan ve program yaparak gerçekten her şeye eşit bir şekilde zaman ayırmaya çalışıyorum. Hem işim çok önemli hem dernek çalışmalarım. Oğlum okula gidiyor. Onun ayrı sorumlulukları var. Ama hepsine verimli olmaya gayret ediyorum.

Neşe Hanım sizin Parıltı Derneği dışında nasıl bir yaşamınız var?

NG: Ben çalışmıyorum ev hanımıyım. Hobilerim var. 13 senedir resim yapıyorum. Dernekten fırsat bulduğum sürece hocalarımla resim yapıyorum. Keyif alıyorum gittiğim zamanlar çok mutlu oluyorum.

Aynı zamanda bir annesiniz…

NG : 28 ve 32 yaşında iki oğlum var . Büyük ve güzel heyecanlar unutulmaz annelik çok değerli. Onlar artık büyüdü bende bütün sevgimi dernekte ki çocuklara verir oldum. Ben dernek içinde daha aktif olduğum için çalışmalarım biraz daha farklı oluyor.

Olmazsa olmazlarınız nelerdir?

NG: Aile çok önemli. Aile yapısına ve aile değerlerine çok önem veriyorum. Birliktelik çok önemli. Sevgi ve saygı çok önemli. Herhalde bunlar olmadı zaman boş ve anlamsız olur benim için.

HSP: Benim için dürüstlük çok önemli. Yalanı affetmeyebilirim. Hayatımı da büyüklerime saygı ve sevgi içerisinde yaşıyorum.

İyi birer arkadaşsınız… Birlikte çalışmak nasıl bir duygu?

NG: Çok uyum içinde ve sevgi, saygıyla çalışıyoruz. Her zaman birbirimizin yaptığı işere değer veriyoruz.

HSP: Dernek için çok büyük emek veriyoruz. Zor bir iş aslında. Sadece manevi duygularla yapılan gönülden yapılan bir şey.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR