- Tansa Hanım, sanata olan merakınız ne zaman başladı?




Sanat içinde büyüdüm. Annem ve babamın saatlerce bir resime bakıp üzerinde konuştuklarını bilirim. Koleksiyonlarındaki parçaları özenle seçer ve en iyi şekilde muhafaza ederlerdi. Onların bu sevgisi bana da bulaşmış olmalı.




- Koleksiyonerlik serüveninizin ilk parçası ne oldu?




Çağdaş sanat koleksiyonum için ilk aldığım işler Hakan Kırdar'ın fotorealistik işleridir. İkisini m1886 galerisindeki koleksiyon sergimde görebilirsiniz.




- Oryantal, klasik ve modern Türk sanat eseri ve objelerin olduğu bir evde büyümüşsünüz. Peki sizi günel sanata yönlendiren ne oldu?




Güncel sanata ilgim 2007'nin başında 'period' olarak nitelendirebileceğimiz 60'lar ve 70'lerin mobilya ve objelerini toplamaya başladıktan sonra ortaya çıktı. Period mobilyalarla ilgilenmeye başladıktan sonra tasarım ve sanat akımlarını sorgulamaya başladım. Özel ders alarak güncel sanat tarihçesi hakkında bilgilendim. Bir taraftan işin pratiği de ilgimi çekiyordu. Saha gezileriyle desteleklenen bu eğitim sürecinin sonucunda iş almaya başladım.



- 50 farklı ülkeden 100'ü aşkın sanatçı arasından seçili 46 eserini sergileneceği 'İzler' sergisi adı ile dikkat çekiyor... Neden 'İzler'?




'İzler', sergi küratörü Deniz Artun'un bu sergi için uygun gördüğü bir başlık. Sanırım farklı dönemlerde almış olduğum eserler kronolojik olmasa da tematik veya figüratif bir bağlamda birbirini takip ettiği için bu ad seçilmiş.




"BENİM YAPTIĞIM DENEYSEL BİR TOPLAMA HAREKETİ"




- Ankara'da sergilediğiniz bu koleksiyonu ne kadarlık bir süre içinde bir araya getirdiğiniz?




2008 yılından beri güncel sanat eserleri topluyorum ancak m1886'daki 'İzler' sergisinde daha önceki yıllarda topladığım oryantal ve modern eserleri de görmek mümkün.




- Güncel sanat meraklıları için koleksiyonunuzdaki eserlerle farklı bir perspektif yarattığınızı düşünüyor musunuz?




Ben kendimi atipik, amatör sanatsever olarak tanımlamak istiyorum. Benimki deneysel, risk alan bir toplama hareketi aslında. Belirli temalar etrafında, genellikle çağdaş sanatçıları barındıran kendine münhasır, kişisel bir koleksiyonum var. Tutarlılık ve destek de önemli. Sanatseverlik bence hamilik adına örnek teşkil etmektir. Benimki gibi daha deneysel, genç koleksiyonların kolaylıkla yapılabileceğini göstermek, ilham vermek ve teşvik etmek gerekiyor. Sanat dünyamızın sanatsever destekçilere çok ihtiyacı var.

- Tüm bu birikimler koleksiyonunuza nasıl yansıyor?




Tüm bu edinimlerimin yani güncel sanat birikimimin ve görgümün artmasının koleksiyona yansıması ise daha zor iş beğenmeyi ve almayı beraberinde getirdi. Kurucusu olduğum SPOT Projects bünyesinde yapılan geziler ve eğitimlerin güncel sanata olan bakış açımı şekillendirmekte büyük bir rolü olduğunu söyleyebilirim. Hamilik üstüne de yoğunlaştım. Bir koleksiyonerde hamilik özelliğinin bulunması gerekliliğine inanıyorum.






"İŞ ALIMI YAPARKEN KALBİMİN, AKLIMIN VE CEBİMİN SESİNİ DİNLİYORUM"




- Tamamen soyut anlayışa sahip olan ve anlaşılması güç parçaları bir araya getiriyorsunuz. Sahip olduğunuz eserleri seçerken komplike olması sizin için bir kriter mi? Veya daha geniş bir açıdan sorarsak, koleksiyonunuza dahil edeceğiniz parçaları seçerken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?




Çoğunlukla ilk bakışta anlaşılmayan işlerden oluşan koleksiyonumda anlatımın önemi çok büyük. Koleksiyonuma katacağım işi seçerken hikayesini dinlemek, sanatçının kafasına girmek, bu işi yaparken içinde buluduğu ruh halini, coğrafya ve tarih kesitini anlamak hoşuma gidiyor. İş alımı yaparken kalbimin, cebimin ve aklımın sesini dinliyorum. Koleksiyonda belli temaları ele almaya özen ve önem gösteriyorum. Cinsiyet, kentsel dönüşüm, politik mizah ve ruhsal gelişim üzerine yoğunlaştım ve genellikle bu temalarda iş üreten sanatçılardan alım yapıyorum. Bu şekilde koleksiyonumun bütünlüğünü de sağlamış oluyorum. Genelde kendi akranlarımın işlerine odaklanıyorum.




- Türkiye'de güncel sanata olan ilgiyi ve koleksiyonerliği nasıl değerlendiriyorsunuz?




Bence çağdaş sanat bir moda olmaktan çok bir yaşam biçimi olmalı... 1987'de başlayan İstanbul Bienali, 2000'lerde kurulan sanat kurumları, yurt içi ve yurt dışında aktif rol üstelenen Türk Galerileri, yurt dışı büyük sergilere ve residency programlarına davet alan sanatçılarımız/küratörlerimiz sayesinde Çağdaş Türk Sanatı uluslararası bir platforma taşındı. Zaman içinde Türk güncel sanat ortamı gelişim gösterdi ve takipçisini artırdı. Fakat bu gelişim Türkiye'de güncel sanat eğitiminin yaygınlığı sayesinde olmadı. Birebir ilişkilerle sağlanan birikim, çevreyi örnek alarak yaratılan trendler, kişisel gelişim için okunan kitap, broşür, dergi ve son yıllarda sıkça ziyaret edilen yurt dışı fuarları, sergiler sayesinde İstanbul'da güncel sanat ilgi odağı oldu. Şimdi bu ilgiyi, tutkuyu anlama ve pekiştirme zamanı. Biz de SPOT'u açarken bu misyonu benimsedik ve Türk koleksiyonerlere ve sanatseverlere destek verebileceğimiz bir platform oluşturduk.




- İleriki zamanlarda yurt dışında koleksiyonunuzla bir sergi açma hedefiniz var mı?




Şu anda böyle bir durum yok ama teklif gelirse tabi ki yurt dışında da bir sergi açabilirim.




"YATIRIM AMAÇLI KOLEKSİYON YAPMIYORUM"




- Sanatı bir meta gibi gören yaklaşımın dışında kalmayı, genç ve yeni isimlere destek olmayı tercih ettiğini belirtiyorsunuz. Koleksiyonunuzda eserleri olan ve beğeniyle takip ettiğiniz genç ve yeni isimlerden bahseder misiniz? Onları keşfetmeniz ve sanatları ile tanışmanız nasıl oldu?




Yatırım amaçlı koleksiyon yapmıyorum. Sergide 46 sanat eseri ve 33 sanatçı var. Bunlar arasında yaşayan belli başlı sanatçıların bir kısmı ile yakın ilişkiler içindeyim. Galerisi olan sanatçının galerisinden alım yaparım. Galerinin ustalığı ise sanatçı ile sanatsever arasındaki ilk bağı yaratmak adına adım atmasıdır. Bu gerçekleştikten sonra, kimya da tutuyorsa sanatçı-sanatsever ilişkisi bir alım/satım işleminin ötesine yani dostluğa gidiyor ve böylelikle her ikisi de bir şekilde birbirinin yolculuğunda önemli bir yer ediniyor.






- 2007 yılında güncel sanata yöneldikten sonra sanat eğitimi anlamında çokça araştırma yapmış ancak o dönemde Türkiye'de kendiniz için uygun bir eğitim alanı bulamamışsınız. Kendi çabalarınızla öğrendiğiniz teorik bilgiler ve pratik için yaptığınız saha gezileri size neler kattı? Güncel sanata bakış ve algılayış biçiminiz değişti mi?




Bu durumun en önemli sonucu SPOT Projects'in kurulmasıdır ve SPOT'un kurucu ortaklarından biri olmamdır. 2007'de hissettiğim eksikliği SPOT Projects ile doldurmuş olduk. İki profesyonel ortağımla birlikte Türkiye'de bir ilke imza attık. Oluşturduğumuz SPOT Projects eğitim ve üretim platformu sayesinde sanat dünyasına farkındalık sahibi, bilgili birçok sanatsever kazandırdığımıza inanıyorum. Bu da benim için büyük bir mutluluk. SPOT katılımcıları ve üyeleri ile birlikte öğreniyor, paylaşıyor ve diyalog kuruyoruz. Güncel sanat seminerleri, gezileri, etkinlikleri sayesinde bir platform oluşturduk.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR