Her ödül değerlidir tabii ama ben en çok üniversite, lise gibi torpili olmayan, masum ve gerçek ödülleri seviyorum. Önceki gün de Cemal Reşit Rey'de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin oyları sonucu belirlenen ödüllerin dağıtıldığı ödül gecesi vardı. Bu törende Habertürk, En İyi Magazin Eki dalında 'Yılın Mimar Sinan Ödülü'ne layık görüldü. Ödülü 20 senedir tanıdığım ve zaman zaman da bazı yayın kuruluşlarında birlikte bu işi sırtlandığım hem ailem, hem arkadaşım hem de magazin müdürü arkadaşım Bülent İpek aldı.




Bülent "Magazin, medyanın hem en vazgeçilmez hem de en sınırları en tartışmalı alanıdır. O sınırı korumak için tecrübe, akıl ama en çok da vicdan gereklidir. Biz HT Magazin ekibi olarak o bıçaksırtı sınırı koruyoruz. Bu değerli ödülü bize layık gören tüm öğrencilere teşekkür ediyorum" diye kısa öz ama içinde çok şey anlatan bir konuşma yapmış. Ne doğru. Magazin demek terbiyesizlik, vicdansızlık, hak yemek değildir. Bunları tabii çoğaltabilirim. Ama yıllardır beni tanıyan, okuyan, takip eden kişiler anlayacaklardır nelerden bahsettiğimi. O yüzden bu ödül çok doğru bir yere gelmiş. Hem de gerçek işi magazin olan, bu konuda tecrübe sahibi olan bir ekibe gelmiş. Tüm öğrencilere sonsuz teşekkürler.




Hoşgeldin Deniz




Dile kolay 2.5 sene cezaevinde olmak... Herkes için çok zordur. Ne olursa olsun. Ama tabii üreten, şarkılar söyleyen, sahne ve hareketli hayata alışa insan için daha da zordur. Deniz Seki de bu zorluktan geçti, sıyrıldı ve 2.5 yıllık cezasını tamamlayıp tahliye oldu. Artık onun için hayat çok daha başka olacak. Bu çok belli. Öncelikle hoşgeldin Deniz. Hayata yeniden başlıyorsun. Tertemiz bir sayfayla... Ve tabii bu başlangıcı ve tabii geçmişi bilmek, öğrenmek için Deniz Seki'nin peşinde herkes. Teklif üstüne teklif alıyor. Sadece firmalardan değil basın organlarından da. İlk kim ekrana çıkartacak, ilk kim röportaj yapacak; hepsi önemli. Bunun için teklifler gidiyor.




Ama Deniz tek bir yerde olmak istemedi ve basın toplantısı yapmaya karar verdi. Bugün de basının karşısına çıkacak. Bence çok doğru karar. Daha doğal, samimi ve gerçek. Yani tam da Deniz gibi. Onun olması gerektiği gibi. Deniz Seki'nin kötü günlerinde Özgür Aras menajer olarak hep yanındaydı. Ayrılmadı, şimdi de yanından ayrılmıyor. Ve onu en iyi şekilde yönlendirmeye çalışıyor. Çünkü Deniz için bu dönem çok ama çok önemli. İyi, kaliteli ve düzgün adım atması gerek. Bunu da ekibi ve ailesi en iyi şekilde karşılayacaktır eminim.




Eminim güzel şarkılarla gelecek Deniz Seki. Bavulunda yüzlerce güzel şarkı var bizi derinden etkileyecek. Çünkü öyle bir zaman geçirdi ki bunu satırlara döktü ve hepimize de hissettirecek. Birçok söz yazarı da Deniz için şarkılar yazıyor. En son da 'İyisin Tabii'nin söz yazarı İsra Gülümser'in Deniz'e şarkı hazırladığını duydum. Malumunuz son yıllarda kimsenin dilinden düşmüyor 'İyisin Tabii'. Ben de merakla bekliyorum Deniz'i ve güzel şarkılarını.




'3 milyon, 5 milyon tıklandık' ne demek?




Eskiden müzik dünyasında "Şu kadar bandrol satın aldık", "2 milyon bandrol aldık, albümümüz 2 milyon barajını aştı", "Albüm 1 milyona dayandı" gibi tabirlerler vardı. Şimdi "Şu kadar tıklandık", "Bu kadar tıklandık" diyorlar. İyi de bununla övünmek niye? Bandrol satın aldığınız zaman kaydınız kuydunuz vardı. Üstelik hesaplı, kitaplıydı bu işler. Ama bu tıklanmaların hesabı, kitabı, kaydı kuydu yok ki. Bir bilgisayar kurduyla anlaş, bak tıklanmaların nasıl da yükseliyor. Keşke sanatçılar "Şu kadar tıklandık" övünmelerini bir köşeye bıraksalar, ne güzel olacak.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR