Bu kez Alaçatı’da bulunma nedenim tamamen sanat için. Her zaman eğlenmeye, kulüpleri gezmeye geldiğim Alaçatı’ya bu kez bambaşka bir gözle bakıyorum. Çünkü arınmam gerek. Sıkıntılardan, stresten, son yaşadığım sorunlardan, her şeyden. Seninle Dergisi’nin Genel Yayın Koordinatörü Nilüfer Pazvantoğlu, “Hadi gidip resim yapalım, içimizdeki derin boşluğu, sorunu keşfedelim, macunları mıncıklayalım, şekiller verelim” dediği zaman uzun süre düşündüm. "Acaba ben en son ne zaman resim yapmıştım?" diye. Çok acı ama ilkokulda yapmışım en son. Tabii telefonla konuşurken boşluk doldurmayı, ya da karalamayı saymazsak. O yüzden arkamda gerimde her şeyi bırakıp takıldım peşine Nilüfer’in ve biz on kişi oturduk Talyaa Vardar’ın önüne. Talyaa Vardar bizi ilk önce harika bir masaya oturttu. 4 yaşında gittiğim anaokul geldi gözümün önüne. Rengârenk boyalar, sulu boyalar, macunlar, fırçalar. Ve bize “Kapatın gözünüzü istediğiniz şekilde boyayın. Hiçbir şey düşünmeden” dedi. Aman Allah’ım ne güzel bir şeymiş. Lütfen siz de deneyin. Alın elinize iki renk boya ve gözünüzü kapatın. Beş dakika aklınıza ne geliyorsa çizin. Gözünüzü açtığınız zaman çok şaşıracaksınız.




BU KOÇ O KOÇLARDAN DEĞİL




Talyaa Vardar (Evet yanlış değil iki a ile yazılıyor) bu son yıllarda moda olan koç gibi koçlardan değil. Bu işin


en ciddisinden eğitimini almış. Flow Coaching İnternational Koçluk Okulu Akademik Direktörü ve Sanat Terapisti aynı zamanda. “Duyguların bilinçaltında birikir ve kişiye baskı yapar, sanat terapisi bilinçaltının dilidir” diyor. İki gün benim kullandığım renkler, fırçalar, desenler, modeller benim hep negatif duygularımı ve bilinçaltımda oluşan darbeleri ortaya çıkardı. Siz de bu konuyu inceleyin derim. Hatta imkânınız yoksa renkli kalemler alın, güzel bembeyaz bir de resim kâğıdı. Çizin, boyayın, karalayın.




ALAÇATI’YA GELMİŞKEN




Malum sezonun açılmasına üç beş gün var. Tüm mekânlar hazırlıkta. Şu anda bomboş olan Alaçatı sokakları 15 gün sonra tıklım tıklım olacak. Gece ve gündüz olmak üzere iki farklı resim çektim. Burayı sezon da bilenler bilir. Bir de şimdi görsün diye.




SELFIE’DEN KURTULAMAYACAĞIZ




Yeni ve çok mekân açılacak bu sene Alaçatı’nın dar sokaklarına. Yine eller havaya moduna girmeye hazırlanan


sokaklar ve mekânlar şu an tabii boş. Ama hazırlıkta. Tüm mekânlarda artık son hazırlıklar yapılıyor. Son


tamir sesleri duyuluyor. Bu arada Oscar’dan bu yana dilimize dolanan ve hatta Türkçesi özçekim olan selfie’den kurtulmayı bekliyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Buyurun işte mekânlara isim olmaya başlamış bile. Alaçatı’da “Selfie Lounge” isimli bir mekân açılmış. Duvarlarda sizin fotoğraflarınız da olacak. Bu sene bu mekâna gelip fotoğraf çektirmeyen olmak istemiyorsanız aklınızda bulunsun.




ALAÇATI SOKAKLARINDA GELİN OLMADAN OLMAZ




Yaz-kış fark etmez. Ne zaman gelsem bu sokaklarda muhakkak bir geline rastlarım. Geçen gittiğimde 9 geline


denk gelmiştim. Bugün bir gelin gördüm ama havanın da etkisi var tabii. Cumartesi-pazar ara ara ve yoğun


bir şekilde yağmur yağdı bu güzel sokaklarda.




ALAÇATI DEMİŞKEN




- Topuklu ayakkabı ile gezmeyin. Özellikle stiletto.




- Çok makyaj yapmayın.




- Bavulunuzda mutlaka parmak arası rahat ve şık ayakkabılar ve terlikler olmalı.




- Cumartesi pazarını gezmeden dönmeyin.




- Kurabiyelerini yemeden olmaz.




- Lor peynirin üzerine dut reçeli dökmeden kahvaltının tadı çıkmaz.




- Magazin gazetelerinden görüp Alaçatı’ya geliyorsan ruhunu anlamamışın demektir.




- Salaş bir tatil yapmak istiyorsan Alaçatı’yı tercih et.




- Dar sokaklarında dolaş ve bol bol fotoğraf çek. Instagram için harika taş ev, ağaç ve çiçek resimleri çıkıyor. Aklında bulunsun.




- Orta Kahve’de oturmadan olmaz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR