Geçen yazımda Fenerbahçeli Volkan'ın üzerinden Türk halkının sinir ve kibir haritasını çıkarmıştım, istemediği ot insanın burnunda bitermiş hesabı hemen bir olay yaşayıverdim. Perşembe akşamı "Boğaz'a gidelim de bir deniz havası alalım" diyerek arabaya atlayıp yola koyulduk. Tam Nişantaşı'ndan Ortaköy'e ilerlerken yanımızdan camları tamamen açık ve bangır bangır müzik eşliğinde içindeki herkesin dans ettiği bir araba geçti. Geçerken bizim üzerimize kırmayı, önümüzdeki arabayı da şeridinden çıkarmayı borç bildi. Neyse ki adamın girdiği şerit tıkandı ve biz kendisini geçebildik. İyi ki bize çarpmadı diye düşünürken karşımıza çıkan polis ekibi bizi durdurup alkol yoklaması yapmak istediğini söyledi. O gece alkol almamanın rahatlığıyla şoför koltuğunda oturan arkadaşım "Tabii memur bey ama arkada bir araba var, üzerimize kırarak solladı gitti, alkollüler herhalde" diye cümlesine başlamıştı ki arkadan bizi dinleyen başka bir polis "Sen bize işimizi mi öğreteceksin bakayım!" diye söze karıştı. "Ben sana bir ceza yazayım da gör şimdi" diye de devam etti. "Pardon, işinize karışmak mı" diye olaya ben de el atmaya çalıştım ki bir baktım diğer memurlar başımızda toplanmaya başladı. Harlem'de arabası bozulan 3 tıfıl beyaz gibi kaldık! İçimden "Kafayı yediniz galiba, ağzımızdan çıkanı beyniniz algılayabiliyor mu" demek istiyorum ama İstanbul'daki tek gecemi nezarethanede geçirmek istemediğim için susuyorum. Polise yardım etmeye çalışırken sinir ve kibir ikilisi böylece aramıza giriveriyor. Şişkin egolu şarkıcıları, müzik endüstrisi patronlarını eleştirdiğim zaman aldığım tepkinin aynısını polisten almak çok şaşırttı beni. İnsanlar belki işinize karışmaya değil de yardımcı olmaya çalışıyordur, buna bu pencereden bakabilseniz hayat sizin için de tozpembe olabilir belki de.




En kötü erkek modası




Allah'tan yaz bitiyor da bu modanın önü kesilecek. Arda Turan'ın ayağında nazar boncuğu bağlanmış pozu ortalıkta dolanmaya başlayınca hemen bunu köpürtmeye çalıştılar. Malum, kırmızı pantolon da, tişörtlerin yakasını yukarı kaldırıp giymek de futbolculardan sıçradı erkeklere. Ama şu zamana kadar gelmiş en kötü erkek trendi olarak nitelendirebileceğimiz ayak bileğine halhal bağlama modası bir an önce son bulur umarım.




Kedi-köpek gibi




Yazlıkta yan komşumun çok eğlenceli bir köpeği var, adı Mylo. Benim kedilerle de arası çok iyi, her sabah oynamaya gelir, evin ferdi oldu artık. Geçenlerde benim kızlardan Koko kayboldu, onu aramaya çıktım. Ben o kadar seslendim beni sallamadı, sonunda çaresiz Mylo'yla birlikte aramaya karar verdim. Köpecik bir havlamaya başladı Koko çalıların arasından koşarak yanımıza geldi ve oyuna devam etti. Yani bu devirde kedi ve köpek bile arkadaşlık kurabiliyor ama biz seçme şansımız olmayan, aileden miras dini-etnik özelliklerimiz yüzünden didişiyoruz. Hiç tanımadığımız insanlardan sırf bizim gibi değil diye nefret edebiliyoruz. Sevmemek, hoşlanmamak ayrı, biz nefret ediyoruz! Tamam, çok klasik ama bir o kadar da basit aslında, öyle değil mi? Doğayı biraz gözleseniz, tüm olup biten hakkında bilgiler var aslında.




OLAN-BİTEN




NÜKHET Duru-Timur Selçuk konseri şahaneymiş. Ben gitmedim ama Nühet Duru konusunda uzman sayılabilecek, bu zaman kadar sayısız konserine gitmiş olan babamdan onayı aldım. "Kız hiç değişmemiş, hala şahane söylüyor" diyen babamın yorumu çok sevimli geldi bana.




Fimekimi yaklaşıyor haberleri gelmeye başladığı zaman anlıyorum ki bir yazı daha devirmek üzereyiz. Neyse moral bozmak yok, en azından güzel event'ler var. Bu seneki festivalde Xavier Dolan'ın yeni filmi Mommy de varmış.




Kaçak Gelinler isimli dizi yaz boyu izlediğim tek dizi oldu. Uzunluğu yüzünden bir bölümü üçe bölerek izliyorum ama neyse. Dizi konusundaki tek eleştirim temaya göre verilen şarkılar. Genelde çok kötü olan şarkılar konusunda eminler mi acaba?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR