Çarşamba akşamı Digiturk’ün düzenlediği bir gala ile Disney’in yeni prodüksiyonu Maleficent’i izledim.


Çocukluğumuzun ‘Uyuyan Güzel’ini Angelina Jolie katkılı izlemek pek güzeldi. Film tam Disney yapımları tadında, bir saniyesi bile kaçırılmayacak cinsten etkileyiciliğiyle benden geçer not aldı. Ama bu notun en önemli kısmı Angelina Jolie’nin. Plastik makyaj sayesinde daha da belirgin hale getirilen elmacık kemikleri ve büyüleyici kırmızılıktaki dudakları ile hipnotize olmuş bir şekilde kendisini izledik. Film bitiminde Angelina’da ille bir defo bulup rahatlamak isteyen kız arkadaşlarımızın “Angelina’nın elleri ne kadar yaşlanmış yahu” demesi tatlı bir kahkaha patlatmamıza sebep oldu. Ve kadın ile erkeğin bakış açısı bir kez daha ortaya çıktı. Eline bakan kim, dudakları, gözleri ve harika vücut kıvrımları konuyu çoktan kapattı.




Cahil fenomenler




Vine havasının yeni yeni ortaya çıktığı günlerde popüler olan birkaç Vine fenomeninden bahseden bir yazı yazmıştım. Aynı fenomenler olayı o kadar basit, o kadar kötü yönlere çektiler ki, bence milleti Vine’dan soğuttular. Ama bir kısım insan da Vine fenomenlerinin bayat ve ucuz esprilerine bayıldıkları için olayı desteklediler. İşte bu destekler zaten acınacak halde olan Vine fenomenlerinin esprilerini bir transseksüele canlı yayında transfobi ve homofobi uygulamalarına kadar gitti. Söz konusu olayda Vine “fenomeni” Halil Söyletmez’i n,saz arkadaşlarıyla birlikte bir seks işçisini arayıp, canlı yayında önce cinsel kimliğiyle, sonra da mesleğiyle dalga geçmesi ile başlayan “eğlence”, sağlam bir küfür seansıyla sona eriyor. Anlattığım olayı eğlence olarak sunup kahkaha atan ekibin yaşı da 13-14 değil maalesef, kazık kadar adamlar! Başkalarını yargılayarak kendilerini tatmin eden insanlar nasıl insanlardır, bir fikriniz var mı? Ya buna gülenler? Ben “cehalet” konusunda İlber Ortaylı hocama tamamen katılıyorum. Cehalet bazı durumlarda bir ölüm nedeni olabilir pekâlâ. Kendini geliştirmiyorsan, bari uzayda yer kaplama.




Tarabya’da teraslı terapi




Dışarıdan bakıldığında küçük bir kafe gibi duran Therapia Garden’ın içine girip o koca terasla karşılaşınca şaşırdım. Tarabya’da aşağılara uzanan geniş bahçesiyle de beni şaşırtmaya devam etti. Gelecek senelerde bahçenin bir bölümüne havuz yapılıp öyle hizmete sokulacakmış. O zaman dadanma olasılığımızın


çok yüksek olduğu Therapia Garden’ın renkli masalarında Boğaz’a karşı yemek yemek keyifli. Benim gittiğim akşamüstü saatlerinde tatlı bir esinti de mekâna eşlik ediyordu. Çilekli buğday salatası, pazı dolması ve sebzeli risottosu çok iyiydi.Duyduğum kadarıyla kahvaltıda da iddialı olan mekânı bir de sabah test etmek istiyorum.




ÖMRÜMÜZÜ KISALTIYORLAR




Özgürlikler ülkesi Türkiye’de GDO da serbest bırakıldı tam oldu. Bu şekilde kimyasallar yüzünden ihraç edilemeyen ürünleri biz yiyeceğiz ne güzel değil mi? Üstelik daha hafta başı ithal bebek mamalarında GDO tespit edildi ve toplatılma kararı çıktı. İki gün sonra Tarım Bakanlığı, GDO içeren her şeyin satışını serbest bıraktı. Bebeklere bile acımayan bir zihniyete duacı olmayalım da ne olalım. Ömrümüzü kısaltıyorlar Allah’tan, yoksa her gün felaketlerin yaşandığı ve maalesef artık her şeyin normal karşılandığı bir ülkede kim uzun süre yaşamak ister ki?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR