Cuma akşamı tamamen yenilenen Frankie’nin yeni sezon yemeklerini denemek üzere mekandaydım.




Şef Melih Demirel’in yarattığı harikaların ayrıntılarını aşağıda anlatıyorum ama öncesinde gecenin starı Metin Arolat’a bakmak lazım.




Cuma geceleri sahne alan Metin Arolat’ı en son 90’larda izlemiş olmalıyım ama o gece enerjisinden bir şey eksilmediği apaçık ortadaydı.




İstanbul gece hayatında yükselişe geçen canlı müziğin meraklısı olmasam da Arolat’ın kah kendi şarkılarından kah dönemin hit şarkılarından ama yoğunlukla 90’lardan söylüyor olması geceyi pek bir güzel kıldı.




Metin bir yandan eski defterleri karıştırdıkça biz de hem eğleniyor hem de 90’larda yaşadığımıza şükrediyoruz.




Bu dönemin çocuğu olup iyice yozlaşan pop müziğini böyle tanımak da vardı sonuçta… Biz halimizden memnun mesut ilerlerken Metin günümüzde sevdiği şarkılara geçip O Sen Olsan Bari’yi söyledi.




Popüler ama kimsenin sesini çıkartmadan eğlencesine devam ettiği bir şarkı olduğu için Aleyna Tilki’yi de anmış olduk.




Derken şarkı bitiminde Aleyna’nın Emrah Karaduman ile yaptığı yeni şarkı “Dipsiz Kuyum”a giriş yaptı Metin.

GÜZEL MÜZİKLE BÜYÜMÜŞ KİTLE

Anında değişen ortamın enerjisi ve hızla yayılan soğuk hava dalgası Metin’e şarkıyı yarıda kesme gereksinimi doğurttu.




Biz güzel müzikle büyümüş 35 üstü kitle yer miyiz böyle Alamancı müziği-arabesk kırması şarkıyı, yemedik tabii.




O yıllarda güzel müzikle gelişiminizi tamamlayınca bu tip şarkıları aklınız almıyor valla.




Kamyon arkası sözlerini birleştirip şarkı sözü yapılmasını, yıllarca dalga geçilen Alamancı popun popüler hale gelmesine bir anlam veremiyorsunuz doğal olarak.




Neyse ki güçlerimiz birleşti ve o gece şarkının yarısına kadar bile gelinemedi.




Gecedeki herkesin ortak tercihi “Dipsiz Kuyum” yerine “Dert Değil”i dinlemekti doğrusu…

FRANKIE’DE YENİ DÖNEM

Yazının başında belirttiğim gibi yeni Frankie izlenimlerime başlamak lazım…




Bir kere sahnenin yeri değiştirilip ortaya alınarak insanların birbiriyle etkileşimi arttırılmış.




Terasa kurulan cin barında ev yapımı tonikler eşliğinde farklı kokteyller içebiliyorsunuz.




Biz Metin Arolat ile çok eğlendik ama çarşamba akşamları da Ümit Sayın geceleri varmış, aklımız kalmadı değil.




Gecenin bir başka starı da kesinlikle şef Melih Demirel oldu.




Aslen endüstri mühendisi olan Melih Demirel, The Cullinary Institute of America’dan mezun olunca ünlü Amerikalı şef Danny Meyer ile çalışıp kalabalık kitlelere nasıl iyi yemek servis edileceğini keşfetmiş.

Frankie’de önümüze gelen her tabak ayrı bir özenin eseriydi.




Başta Ege ve Akdeniz olmak üzere yerel ürünler ile harmanlanan Çağdaş İstanbul Mutfağı bir hayli etkileyiciydi.




Geceyi başlatan Malkara mercimek çorbası normalde ilik suyu ile servis ediliyor ama ben et yemediğim için normal servis ettiler.




Brüksel lahanası yaprakları ve kavrulmuş çiğdem ile hazırlanan tabak çok lezzetliydi.




Fava ve elmalı kereviz sosuyla servis edilen ev yapımı lakerda bu ara yükselişte olan seviçe konusuna yöresel bir yaklaşım tadındaydı.




Portakal ve vanilya ile fırınlanmış pancar benim için gecenin favorilerinden olurken karnabahar çiçekleri ve kimyonlu lahana ile servis edilen meşe kömüründe ızgara minekop sağlam bir ana yemek oldu. Balığın üzerine “golden black” türü Mersin balığı havyarı bulunuyordu.




2016 yılında gastronomi dalında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilen Gaziantep’in meşhur baklavası da şef Melif Demirel’in yaratıcı bakış açısından nasibini almıştı.




Demirel, ceviz yerine ceviz kreması kullanarak baklavayı bambaşka bir boyuta taşımış.




Yanında servis ettiği lor peynirinden ürettiği yoğun dondurma ile birlikte yeni sezon yemeklerine karşı kayıtsız kalmak imkansız.




5 sene önce açılan bu mekanı yeninden keşfetmenin tam sırası.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR