Birkaç gündür gündemimiz Adriana Lima ve Metin Hara çifti. Sadece öpüşürken fotoğraflarını görebildiğimiz bir çift hakkında doğal olarak “Öpüşmekten başka bir şey yapmıyorlar herhalde” diye bir düşünce geliyor insanın aklına. Bu ilişki Hara'nın kitap satışlarından, kaldıkları villanın reklamına kadar ortama pek çok bereket getirirken, işin nereye varacağı da merak konusu.Bu olaydan sonra Hara ve geçen senelerde birlikte olduğu Beste Kökdemir'le ilk karşılaşmamın da öpücük üzerine olduğunu hatırladım. Bir gece kulübünde Hara yeni çıkan kitabı üzerine bir şeyler anlatıyor, cümle bitince de Beste'yi öpüyordu. O kadar tuhaf gelmişti ki bu sahneler, konuşmayı ilerletemedim hatta. Cümle sonları öpücükle taçlandırılan bir muhabbet bana aşırı sıkıcı gelmişti. Hani bazı arkadaşlarınız yeni tanıştığı sevgilisine ergenlik aşkıymış gibi davranarak bulduğu her fırsatta şap şup öper ya, işte o görüntülerin iki katı bir yakınlaşmayı hayal edin. Aşklarının PR'ını yapıyorlardı sanki, hiç samimi değildi. Sonrasında Adriana Lima'yı öpücüklere boğduğu fotoğrafları görüp ardından hemen ilk saatlerde zaten hazırda bekletilen bir basın açıklaması olayına girdikleri için “Hah” dedim, “Aynı sahneler karşımızda!” Ben bu filmin ilk bölümünü de izlemiştim ve pek sarmamıştı açıkçası.




Alaçatı’da son moda




Alaçatı'nın daracık sokaklarındayürüyen, kafasına huni geçirmişbir kadın gördüğümde şaşırdım doğalolarak. Kadının aksesuvar yardımıylaanlatmaya çalıştığı ruh hali pek sempatikde gelmişti. Sonrasında bir başka kadına rastlayıp akşam da Esnaf'ta neredeyse her masaya düşen hunili hanımları görünce olayı anladım, Alaçatı'nın yeni modası kafaya huni geçirmek. Hunili kadınlarla karşılaştıkça Sezen Aksu'nun 'Kapalıyız' adlı şarkısındaki “Hani Allah biliyor ha çizdim ha çizicem eninde sonunda kafayı / Huniyi başıma geçirip çıkıcam ortaya deliyim diycem kurtarıcam paçayı” sözleri de gelmedi değil. Huni takan kadın bir anda dokunulmazlık hakkını ele geçirmiş oluyor galiba. “Deliyim ben ona göre davran” demenin bir yolu daha. İlk kez bir yazlık modası hoşuma gitti.




Tembellik raporundan bize yansıyan




ABD'li bilim insanları insanların sahip olduğu akıllı telefonların verilerini toplayarak attıkları adımlara ilişkin bilgileri toplamış ve hangi ülkenin ne kadar hareketli olduğunu ortaya çıkarmış. Dünya çapında ortalama 4 bin 961 adım atılırken listeye göre Türkiye 5 bin 57 adımla ortalamanın üzerinde. Doktorlar günde atılan 5 bin adımın kilo korumak için, 10 bin adımın da kilo vermek için şart olduğunu söylerken bu verilere bakarsak gayet sağlıklıyız. Ama bu uygulamanın spor yapan insanlar arasında yaygın olduğu gerçeğini de unutmamak lazım. Yani bana pek inandırıcı gelmedi bu sonuç. Fakat özellikle büyük şehirlerin trafiği içinden çıkılmaz bir hal aldıkça yürümek için atılan adımların sayısı da artacak gibi. 2 senedir trafiğe tahammülüm kalmadığı için havaalanı yolculuğu haricinde taksiye hiçbir yakınlık beslemiyorum, yürüyorum. Ve aynı 2 senedir sürekli “Ne kadar zayıfsın” sözünü duyduğum için bu durumun kesin bilgi olduğunu belirtebilirim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR