STAR konusunda şanssız bir ülkedeyiz. Genelde rahatlarına düşkün insanlar mı star oluyor, star olduktan sonra mı rahat bir kafaya geçiyorlar bilmiyorum ama üretimi pek sevmiyorlar. Genelde tek amaç senede bir albümyapmak, onu tanıtmak için birkaç gece kulübünde konser vermek ve sonrası yatış! Farklı alanlarda üretim, sanatın başka yönüne bakış filan hak getire. Bu yönden James Franco’ya bayılırım mesela. Amerikan piyasa filmlerini ismini sürdürmek için çeker, sonra kazandığı parayla kendi bağımsız filmlerini üretir. Ne bileyim resim yapar, sergiler açar. Kitap yazar, onu senaryolaştırır. Farkındadır ki ürettikçe çoğalır. Bu farkındalığa sahip olanlardan biri de Ferman Akgül. Bir zamanlar maNga ile anıyıp sevdik, sonra solo çalışmalarına başladı, onları da sevdik. TRT’ye yöresel müziklerle alakalı belgesel çekti, bir ara o yüzden ‘Kulaktan Kulağa’ya takıldık. Klipler çekti, tiyatroda oynadı. Bu arada bir de baba oldu. Sonra 2016’nın son günlerinde ‘Osmanlı Cadısı’ isimli kitabı çıktı. Edgar Allen Poe kafasına bürünmüş hikâyeler kaleme almış kitabında. Şimdi de solo albümü çıktı ferman’ın. İçsel yolculuğunu ortaya döktüğü şarkıları barındıran albümün adı ‘Yürüyorum İçimde’. İskender Paydaş’la yapılan ‘Düş Sırtında’ ve ‘Âşık Uyandım’ benim sevdiğim şarkılardan oldu. Çok yönlü ve çalışkan sanatçılara bayılıyorum.




Kitle iletişimi hususu




SALI akşamı Soundclash DJ yarışmasının yarı final seçmelerindeydim. İlk 20’ye kalabilen finalistler 6-7 dakikalık kısa setler aracılığıyla renklerini belli etmeye çalıştılar. Jüri olarak bizim dikkat etmemiz gerekenlerse şarkı seçimi, miks tekniği ve kompozisyon meselelerindeadayların ne kadar iyi olduğuydu. Bir de ‘kitle iletişimi’ puanlaması var ki, bu kategoride 5’ten yukarı puan verdiğim olmadı mesela. Kulüp DJ’lerinin de çoğu öyledir, kapanırlar setin üzerine kimseyle göz teması bile kurmazlar. E iletişim nasıl kurulacak o zaman? Sen virtüöz değilsin ki nefesinden etkilenelim. Teknik kadar önemli bir detaydır iletişim ama pek ciddiye alan yok tabii.




Berlin’den caz etkisi




BERLİN’İN en kapsamlı caz festivali X Jazz, 2015’ten beri ülkemize yaptığı ziyaretleri sürdürüyor. Hafta boyunca farklı mekânlarda caz ve caz etkili konserlere vesile olarak bizi ihya eden festival, cumartesi gecesine kadar sürüyor. Bugün Peyote’de Nihil Piraye konseri ilgi çekici. Fransız saksofon üstadı Guillaume Perret ile Volkan Öktem’in yarın akşam Salon’da vereceği konseri merak ediyorum. Harika bir final için de Kadıköy Sahne’de Önder Foçan 2 ’Funkbook’ & Şallıel Bro’s konserini hedefliyorum. Stresli gündemden uzaklaşmak için bulunmaz fırsat.











İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR