- İSTANBUL Bankalar Caddesi'ndeki The House Hotel'in içindeki Vault bu sene oldukça güzel event'lere ev sahipliği yaptı. Barında bir şeyler içmek için de gittiğim aşırı cool mekân, yaz dönemi için otelin tepesine bir teras hazırlıyormuş. İçerideki ambiyansı tepeye taşıyıp manzara ile birleştirdiklerinde fena bir atmosfer yaratılır gibi geldi bana.




- ALAÇATI Solto Otel'in kumsalı Zio Beach adında yepyeni bir işletme haline geliyor. Papermoon'un şefi Pino'yu da bünyesine katan mekân akşamüstü partileri ile Alaçatı'ya Mikonos rüzgârı getirmeyi hedefliyormuş. Sörf okullarının dibinde olmasının yabancı sörfçülerin bu beach'ten çıkmayacağına işaret olması da önemli bir detay.




- YALIKAVAK Highlight Hotel'in kumsalında ise X Beach olacak. 300 metrelik kumsal boyunca denizin ve güneşin tadını çıkarırken restoran bölümünde geniş bir şarap kavı eşliğinde yemeğinizi yiyebileceksiniz. Bodrum'un en yenisi ve en lüksü olmak gibi bir iddiası olan mekân mayıs ayında kapılarını açıyor.




Hayalet İstanbul'daSON dönemde güncel sanat ihtiyacımız konusunda Zorlu PSM büyük önem taşıyor. Eskiden Broadway oyunlarının üçüncü hatta dördüncü derece versiyonları ülkemize gelir, biz de izlerken sıkıntıdan patlardık. Şimdi devasa sahnesi ile oyunların orijinalini kaldırabilen bir sahnemiz olduğu için dünyadaki örneklerini gerektiği biçimde ülkemizde izleyebiliyoruz. Son olarak West End'den çıkıp gelen ‘Operadaki Hayalet'i izledim ve Andrew Lloyd Webber'ın yazdığı müthiş notalar arasında kayboldum. Özellikle müzikal sevenlerin kaçırmaması gereken oyunun her anlamda bir klasik olması çekiciliğini arttırıyor.




Civciv derdi!




HAFTA içi "Bandırmalı seksör ayda 12 bin lira kazanıyor" haberlerini merak edip okudunuz mu bilmiyorum. Seksör, yumurtadan çıktıktan bir saat sonra civcivlerin cinsiyetini belirleyen bir meslek dalı. İyi para varmış geyikleri yapılırken, ben erkek civcivlerin başlarına ne geldiğini merak ettim tabii. Sonuç olarak etmez olaydım diyebilirim. Doğan neredeyse her erkek civciv bir şekilde öğütülüyormuş. Canlı canlı öğütme, yakma, gazla zehirleme, ezme, poşetlere doldurup nefessiz bırakma gibi yöntemlerden bahsediliyordu internette, okurken bile nefessiz kaldım. Sadece Almanya'da her yıl 45 milyon erkek civciv doğar doğmaz öldürülüyormuş. Yeni çıkan kanun ile 2017'den itibaren erkek civcivlerin artık öğütülmemesine karar verilmiş. Bizde bu katliamın boyutu nedir acaba diye korkarak soruyorum. Tavukları, yumurtaları lüpletirken iyi de, işin bu boyutunu görmezden gelmek de olmaz hani.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR