"YAŞADIĞIMIZ yeri değiştirmekle; haset, kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku ve tutku bizi terk etmez..." diyor Montaigne. Nereye gidersek gidelim peşimizi bırakmayan bu duygulardan en çok 'kıskançlık'la kol kola dolaşıyorum son zamanlarda.




"Kıskanç bir adam mıyım?" sorusuna cevap verirken daha ilk soruda elenen Kim Milyoner Olmak İster yarışmacısı durumuna düşmekten korkuyorum doğrusu...




Neyse konu benim kıskanç olup olmamam değil zaten.




Dün gazetelerde Fransa'nın çiçeği burnunda 'first lady'si Brigitte Macron'un kızının annesiyle ilgili yapıyan eleştirilere verdiği "Kıskanıyorlar" cevabı ve İngiltere'de kıskançlık kurbanı olan 'mor salkımlı ev' haberi üzerine bu konuyu düşündüm biraz. Yoksa benim kıskançlıkla ne işim olur!




Takımı kupa aldığında rakiplerini kızdırmak için tirbünde "Kıskananlar çatlasın" diye tempo tutan taraftarlar gibi annesine laf eden herkesi 'kıskançlık'ya suçlayan Macron'un kızı Tiphaine Auziere ile Serenay Sarıkaya'yı aynı paydada buluşturan bir duygu bu kıskançlık.




Sevgilisi Kerem Bursin'in oynadığı reklam filmindeki rol arkadaşına bakışlarını kıskanıp "O kıza öyle bakma Kerem"(!) diyen Sarıkaya'yla havaalanımızı kıskandığı için ülkemize komplolar düzenleyen üst akılı yan yana getiren bir acayip duygu işte.




Yüzüne gülüp 'canım' dediği arkadaşı arkasını döndüğünde onun mutlu olmaması için insana her türlü rezilliği yaptıran kaypak, ele avuca sığmaz bir duygu bu kıskançlık.




Bazen de bu günkü konumuz canım mor salkımları kurutan habis bir virüs!




ÇİÇEĞİ BİLE ÖLDÜRÜYOR!




İngiltere'deki 'mor salkımlı evi' birkaç yıl önce bir internet sitesinde gördüm ilk. Ardından her tarafını mor salkımların sardığı bu eski taş ev bütün gazetelerdeydi. 'İngiltere'nin en güzel evleri' listesine falan girmişti. İnsanlar sırf bu evi görmek için yollarını değiştirip Wiltshire'daki Crudwell Köyü'ne gidiyorlardı.




Eski bir teğmen olan Noel Cleave ile eşi Rosemary yaklaşık 50 yıl önce 1960'ların sonuna doğru 1800'lerde yapılmış bu evi satın alıp, yanı başına mor salkımlar dikmiş.




Cleave çifti evlerinin gördüğü ilgiden çok mutlu olmuş ilk zamanlar. 45 yıl uğraşıp yetiştirdikleri 'mor salkımları'yla gurur duyuyorlarmış.




Ancak ne olduysa 'ev' bütün ülkede ünlendikten birkaç ay sonra 'mor salkımlar' kurumaya başlamış. Ve 2016 yazında tamamen yok olmuş!




Noel Cleave, "Mor salkımlar sadece don vurursa kuruyup ölüyor. Ama burada öyle bir şey olmadı. Başka bir neden var! Ve bu kıskançlık!" diyor,




'Mor salkımlı evi' görmek için köye gelen insanların 'öldüğünü' öğrendiklerinde çok üzüldüğünü söyleyor Teğmen Cleave, "Herkes çok üzülüyor. Her bahar açan mor salkımlar artık açmıyor" deyip ekliyor: "Fotoğrafları çıktıktan hemen sonra mor salkımlar ölmeye başladı. Herkese 'mor salkımları' neyin öldürebileceğini sordum. Yaz aylarında doğul bir neden de olmadığından birisini kıskançlıkla zehirlediğini düşünüyorum."




UMARIM ÇATLARLAR!




Fransa'nın first lady'sinin kızını kızdıranları, Serenay Sarıkaya'yı, şampiyon takım taraftarlarını, aşıkları, haset 'üst akıl'ı, 'mor salkımlı ev' düşmanlarını, beni, seni, onu, hepimizi avucunun içine almış oyunuyor kıskançlık denilen bu aşağılık duygu! Umarım başarıyı, güzelliği, aşkı, mor salkımları kıskananlar çatlar... Çünkü onlardan başka kurtuluş yolu göremiyorum...







İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR