Bir başkasının dünyasının kapısını aralamak, onunla empati kurabilmek, onun başarılarından ya da hatalarından ders çıkarabilmek insana müthiş bir tecrübe katıyor.




Lady Gaga'nın birkaç hafta önce Netflix'te yayınlanmaya başlayan ‘Gaga: Five Foot Two' belgeselini yani Gaga'nın Super Bowl performansı öncesini, ‘Joanna' albümünü hazırladığı dönemi ve samimi iç dökmelerini hayranlıkla izledim. Sanki bizlerle bire bir dertleşir gibiydi... (Acaba Hülya Avşar da ‘Selfie' adlı belgeselinde bu kadar sansürsüz ve gerçek olabilecek mi?)




Bu belgeselden kendi adıma, ‘çalışmamanın bahanesi olamaz' dersini aldım. Peki bizim müzik dünyasının her biri kendince star olan isimleri, albümleri dünya üzerinde milyonlar satan Gaga'dan ne dersler almalı?




10 MADDEDE STARLIĞA GİRİŞ




1- Daha yolun başındayım, star olmak için 200 fırın ekmek yemeliyim.




2- Çok çalışmalıyım. Konu işim olunca hiçbir bahane kabul edilemez.




3- Kendime bana goygoy yapsın diye değil beni yönlendirsin diye bir ekip kurmalıyım. Her biri işinin ehli olmalı. Bu ekiple hem iş hem insani olarak iyi anlaşmalıyım. Başarımı kişiselleştirmemeli, makyözümün de bunda pay sahibi olduğunu bilmeli ve bunu onun da bilmesini sağlamalıyım.




4- Kendimi eşe, dosta, çocukluk arkadaşıma değil de ‘işi bilen' ekibime emanet etmeli ancak yine de her şeyin son kontrolünü kendim yapmalıyım. Sahnede giyeceğim ceketin kol astarının kayganlığına kadar!




5- Rakibime laf sokmam gerekiyorsa yol yordam bilmeli ve asla ucuzlaşmamalıyım. (Bakınız: Belgeselde Madonna hakkında söyledikleri)




6- Duygularım konusunda net olmalıyım.




7- Hayranlarıma gerçekten kıymet vermeliyim. Onlara sadece sosyal medyadaki trol ordum olarak bakmamalı, gönüllerini hoş tutmalı, sürprizler yapmalıyım.




8- Kendime güven konusunu abartmamalı ve hatta her albümde sanki müzik dünyasına yeni giriyormuş gibi her şeyi yeni baştan ince eleyip sık dokumalıyım.




9- Mütevazı olmalıyım.




10- Başkası ne der diye yaşamamalıyım.




Nefes alan nefes versin




Üsküdar Belediyesi, 2017-18 Kültür Sanat Sezonu'nun açılışını Adile Sultan Sarayı'nda bir dönem Üsküdar'da yaşamış olan Emel Sayın'ın sahne aldığı şık bir davetle yaptı. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve eşinin ev sahipliği yaptığı gecede, bu sezon kültür sanat adına güzel işlerin yapılacağı müjdelendi. Dört kuşak Üsküdarlı biri olarak en çok üzüldüğüm şey, Üsküdar'ın tarihinin korunmaması, tanıtılmaması ve ilçeye iyi bakılmaması idi. İşte bu sene bir şeyler değişiyor.




Belediye olarak, Saffet Emre Tonguç ve Talha Uğurluel ile anlaşılmış. Bu iki derya deniz adam, meraklılarına Üsküdar'ın tarihi yerlerini gezdirip hikâyelerini anlatacaklar.




CAZ GECELERİ BAŞLIYOR




Bakarsınız bu sayede Üsküdarlılar ya da Üsküdar'ı ziyarete gelenler de bir parça bilinçlenir de bilmem kaç yüzyıllık tarihi yapıların kıymetini anlar, sahip çıkar, özen gösterir, temiz tutar. (Temizlik Üsküdar sahil şeridi için çok büyük sıkıntı...)




"Üsküdar'da nefes alan Üsküdar'a nefes versin" diyen Hilmi Türkmen, bu yıl gerçekten bir nefes vermeye kararlı anlaşılan. Aralık ayında İlhan Erşahin ve Fatih Erkoç gibi isimleri ve caz gecelerini kültür sanat programında görünce ‘Nihayet' dedim. Üsküdar'da çok güzel bir şeyler oluyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR