Dünya, kadınlara çok fena bir misyon yükledi: Kaç yaşında olursan ol, 25 hadi en fazla 30 yaşını asla geçmeyeceksin! ‘Yaşamın doğal akışına baş kaldır, her daim genç ve bakımlı ol' dayatması ortaya çok tuhaf bir tablo çıkardı. Kime baksam 30 yaşında, fantastik bilim kurgu gibi...




Hele ünlü bir isimsen hiç kaçarın yok. Makyajını yapıp kuaföre gitmeden değil sokağa çıkmak, evinde bir odadan diğerine gitmene müsaade edilmiyor neredeyse...




E tanışmışsın ya




Medya da çanak tutuyor bu işe, kim şöyle rahat bir kıyafetle, doğal haliyle sokağa çıksa fotoğrafının üzerinde aynı başlık ‘Görenler tanıyamadı!'. Birkaç ay önce aynı kendi adına aynı başlıkla çıkan haberi gören İzel sosyal medya hesabından ‘E tanımışsınız ya işte' diyerek en güzel cevabı verdi aslında.




En son Göksel için aynı yöntem izlendi, sonra da ‘Göksel hakkında çıkan haberlere çok üzüldü' diye başka bir haber okudum.




Ne üzülüyorsunuz, üzülmeyin hanımlar, Adriana Lima için bile atıldı bu başlık. Kadın değil androidiz sanki!




Rahatlamadık Özcan Deniz




Özcan Deniz, sosyal medyada eski sevgilisi Fahriye Evcen'in bir videosunu beğenince olay oldu. Ama asıl olay, Deniz'in yaptığı açıklamada. Deniz önce hakkında yapılan tüm asılsız haberlere sitem etti, ardından da bu beğeniyi 6 yaşındaki yeğeninin yaptığını uzun uzun anlatıp, "Evlilik hazırlığı yapan bir çifte bu saygısızlığı yapacak kadar kendime düşman, şuursuz biri değilim. Rahatladık mı?" diye bitirdi.




NASIL BİR BASKI VARSA...




I ıh rahatlamadık. Çünkü Deniz'in 25 yıllık kariyerinin, alkol almadığının, hiç boş konuşmadığının ve şuurunun altını çize çize yaptığı bu açıklama rahatlatma yerine içime bir sıkıntı getirdi. Belli ki Deniz kendisini çok büyük baskı altında hissetmiş.




Neden insanlar önemsenecek hiçbir şeyi önemsemiyor da hiç önemli olmayan minicik olaylara çok derin anlamlar yüklüyor? Saygısızlıklar, düşmanlıklar, şuuursuzluklar filan biraz fazla abartılmamış mı durum...




Sahnede bir taş plak




Meyhane sohbetini çok severim ama hem iyi bir meyhane hem iyi bir masa arkadaşı hem de iyi bir ses bulmak artık öyle zor ki. Eline enstrümanını alan, fasıl heyetiyiz diye geziyor ortada.




Önceki hafta Cihangir'de Roza Meyhane'ye düştü yolum. Oyuncu-yönetmen Rıza Sönmez işletiyor burayı. Sahneye çıkan Emel Aksoy taş plak gibi söyledi şarkılarını. Adabıyla, uslubuyla, şarkılarıyla hayranlıkla dinledik tüm gece sanatçıyı.




İyi ki Üsküdar var...




BU fotoğrafları bir pazar sabahı erken saatte Üsküdar sahilinde çektim. Üstelik de Kız Kulesi gibi tarihi ve turistik bir yapının tam karşısındaki çocuk parkı-spor alanından.




Sanmayın ki belediyenin temizlik işçileri çalışmıyor, tam tersi içinizi acıtacak kadar canla başla çalışıyorlar ama hafta sonları İstanbul'un her yerinden bu sahile gelen insanların pisliğini toplamak için her birinin başına bir temizlik işçisi dikmek gerek!




Çekirdeğin kabuğunu, sigarasının paketini, içtiği içeceğin şişesini, yediği yemeğin kağıdını bile ya yere bırakıyor ya denize atıyor bu değişik insanlar.




SİZ NEREDESİNİZ ACABA?




Sanırım Üsküdar'da zabıta yok. Olsa eğer, bu kadar dilencisi, çiçekçisi, çekirdekçisi ortada kol gezmez, seyyar satıcıların spor alanındaki aletleri tezgah gibi kullanmasına izin vermez, yere çöp atan üç kişiye para cezası yazar, dördüncüye fırsat tanımaz, çocuk parklarında sigara içip, alkol alanlara müsaade etmez.




Her yeri ‘İyi ki Üsküdar var' sloganı ile donatan Üsküdar Belediyesi, iyi ki Üsküdar var da, siz neredesiniz?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR