Mail kutumun dolmasından anlıyorum 14 Şubat'ın geldiğini. Neredeyse kırmızı çamaşır ipini bile "Sevgilinize sevginizi ifade etmenin en iyi yolu, ihtiyacı olan bir çamaşır ipi" diye pazarlayacaklar...




Kendimi bildim bileli, sevmiyorum şu sonradan icat Sevgililer Günü işini. Yeminle, kırmızıdan soğutuyor beni.




Sevgililer Günü yerine ‘Sevgi' günü olsa mesela adı, o zaman bir parça sempatim olabilirdi 14 Şubat'a.




Yine de fırsat bu fırsat, kutlayın 14 Şubat'ı... Nasılsa kalan 364 gün ‘sevgisizlerin', aldatanların, kandıranların, kazık atanların, yalanın dolanın, ikiyüzlülüklerin günü...




Kurtar bizi Muslera! (İzlemeyen varsa, Genç Turkcell, Galatarasay'ın kalecisi Muslera ile tüm Sevgililer Günü klişelerine karşı koyan bir reklam filmi hazırlamış. Çiğköfte detayı bile atlanmamış. Bu reklam filmi kimin fikriyse, gözlerinden öperim.)




Üzdüğümden çok üzülürüm ben




Geçen hafta birini, hiç farkında olmadan çok üzdüm ve onu üzdüğüm için çok daha fazla üzüldüm. Bazen yazdığının ya da söylediğinin nereye gideceğini tahmin edemiyorsun. Kendin ne düşünüyorsan onu yazıyorsun, oysa kelimelerin gücünün yazdığından fazla olduğunu hesap edemiyorsun.




EVLERİ TAMİRATTA




Geçen hafta, "Murat Yıldırım evlendikten sonra henüz bir ev tutmadı ve arkadaşlarının yanında kalıyor" diye yazdım. Bu yazım üzerine Yıldırım'la konuştuk. Ev tutmuşlar, ancak içinin istedikleri gibi yapılması için biraz vakite ihtiyaçları varmış. Bu sürede de otelde kalıyor ve uzun bir balayı yapıyorlarmış.




Umarım kendi yazımı düzelterek, istemeden kırdığım kalbi tamir edebilmişimdir...




Komşunuzu tanıyor musunuz?




Ezgi Mola ile Enis Arıkan'ın Craft'ta sahneledikleri tek perdelik oyun, ‘10 11 12'yi izledim. Bir rezidansta komşu olan ikilinin sadece kapı önü sohbetlerinden hayata, ilişkilere, kurallara ve diğer insanlara bakışlarına kahkahalar eşliğinde şahitlik ettik.




Mesela, sürekli kapıya çöp bırakan yan komşu... Çöpünü atmaktan daha kolay ne olabilir ki? Neden insanlar, başkaları ile ortak yaşadıkları alanların temizliğine, düzenine, görünümüne dikkat etmezler? Neden size bir apartmanda değil de atık depolama merkezinde yaşadığınız hissini verirler? Neden birlikte yaşadığı insanlara saygı duymazlar?




HEP BİR ÖNYARGI




Neden?




Belki de vardır bir sebebi...




İşte bu sebebi sormak yerine, oyundaki karakterlerimiz herkesin yaptığını yapıyor ve kendilerince bir fikir üretip bunun da doğru olduğuna inanıyor. Yani önyargılı davranıyor hükmü de kendileri veriyor zaten.




Peki bu ortak hüküm verenler birbirlerini ne kadar iyi tanıyor?




Oyun eğer kahkahadan fırsat bulursanız, size, kendinizle tanışmak için iyi bir fırsat sunuyor...




Böyle sarhoş görmedim




Sarhoş tiplemesi deyince aklıma ilk gelen isim hala, rahmetli Levent Kırca. Ama 10 11 12'yi izledikten sonra artık aklıma bir isim daha gelecek o da Ezgi Mola. "Bugüne kadar izlediğim en iyisi" desem, hiç kimseye haksızlık etmiş olmam. Bir an aklımdan "Acaba?" diye geçmedi değil, o kadar gerçek... O nasıl bir yürüyememek...




Oyunu izleyenler arasında Şebnem Bozoklu, Kerem Fırtına, Bala Ataberk, Erhan Çelik ve Kerem Kupacı da vardı ve oyunun sonunda oyuncuları alkışlamaktan elleri patladı.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR