Cuma günü Şeyda Coşkun'u aradım. "Hamile olduğunu duydum doğru mu?" dedim. Bana "Esin pazartesi günü son kontrolüm var. Ne olur bana zaman ver. Pazartesi 15.00'de doktorumla görüşeyim o zaman yaz. Malum 3 ay dolmadan söylemek doğru değil" dedi. Ben de "Tabii bekliyorum" dedim. Şeyda cumartesi sabah aradı "Yahu herkes duymuş inanamıyorum. Ben 3 ay tam dolmadan duyulmasını istemiyordum. Sakın yanlış anlama beni" dedi. Ben her zaman söylüyorum iki kişinin bildiği sır değildir. Yani bugün 15.00'i beklemeden herkesler konuşmaya başlamış. Öncesinde müjde yayılmış. Ama Şeyda Coşkun hamile efendim. Ve diğer bir hamile de Ece Erken. Malum yaz aylarında bir anda nikâh masasında gördük kendisini. Pek mutlu pek güzel bir gelin olmuştu. Şimdi de bir erkek evlat bekliyor. Allah tamamını erdirsin. Allah sağlıklı bebekler dünyaya getirmeyi nasip etsin. Ve dünyaya gelen tüm bebekler ülkemize huzuru, dünyaya barışı getirsin. Hayırlı uğurlu olsun efendim.




Benden sonra çocuğuma ne olacak?


Sunucu Özge Uzun cuma günü çok özel bir panele davet etti beni. Ancak gazeteye yaptığım röportaj randevusu ile program çakışınca gidemedim. Fakat daha sonra Özge anlat bana ne paneliydi bu diye didikledim. Efendim cuma günü yapılan toplantıda özel gereksinimli çocuklara sahip ailelerin kafalarındaki en büyük soru işareti olan "Benden sonra evladımın durumu ne olacak?" sorusuna adım atılmış. Bimeks ve Down Türkiye Derneği birlikte projeye imza attı. Bu adım ile birlikte 18 yaşına gelmiş down'lu gençleri iş yaşamına katmak için çalışmalar başlamışlar. Türkiye'nin çeşitli illerinde Bimeks'in mağazalarında down sendromlu gençler çalışıyor bile. Lütfen onları gördüğünüzde daha güler yüzlü olun. Onlar da hayatı tıpkı sizler gibi yaşamak istiyor. Zaten Özge de "Sabah uyandıkları zaman kendi kıyafetlerini seçebilmek, bağımsız şekilde toplu taşıma araçlarıyla işlerine gitmek, para çekebilmek, hatta kazandıkları parayla marketten alışveriş yapmak. Çok sıradan geldi değil mi size? Ama düşündüğünüz zaman bu bir mucize. O yüzden bu mucizeyi gerçekleştirmelerine yardımcı olalım" diyor. Evet lütfen biraz daha dikkat.




INSTAGRAM BİLMİŞLERİ


Instagram takipçisi kadar bilmişini görmedim. Her şeyi biliyorlar. Kızıyorlar, sövüyorlar, hakaret ediyorlar, küfür ediyorlar. Kendi insanlarını bırakın dünya starlarına laf atıyorlar. Onlara edep dersi veriyorlar. Seviyorlar, sevmiyorlar. Oturdukları yerden akıllarına gelen her sözü, her kelimeyi, düşüncesizce yazıveriyorlar. Gülben Ergen malum hacdan yeni geldi ve albüm çalışmalarına başladı. Bunu da duyurmak için eski ve bence çok güzel bir fotoğrafını paylaşmış Instagram hesabından. Aman aman bizim Instagram bilmişleri almışlar sazı ellerine çalıyorlar. Ben de cumartesi akşamı bir fotoğraf paylaştım. Bir elmadan bahsedecektim Amasya yazacağıma Amasra yazmışım. Aman Allah'ım elim kırılsaydı yazmasaydım. Ne cahilliğim kaldı, ne de gazeteciliği nasıl yaptığım. Herkes her şeyi biliyor ya. Maşallah herkes ansiklopedileri yalayıp yutmuş. Herkes okullarından en üst dereceyle mezun olmuş. Ve gerçekten pek çok coğrafya öğretmeni varmış Instagram'da onu öğrenmiş oldum. Aldılar ellerine sopaları söylenmedik söz bırakmadılar bana. Cuma akşamı da Demet Akalın ile bir fotoğraf paylaşmıştım aman aman. Altına yazılmadık söz kalmadı. İyi ama neden? Pardon da derdiniz ne? Bu kadar sevgisiz, bu kadar saygısız olabilmeyi nasıl başarıyorsunuz? Biraz daha saygı gösterseniz takip ettiğiniz insanları olduğu gibi kabul etseniz nasıl olur. Ya da biraz kendinizi sevmeyi deneseniz. Kendinizle ve hayatla biraz barışsanız. İnanın o zaman daha güzel olacak her şey. Ve gerçekten Demet Akalın'ın kendine güvenine, sevgisine, hayatı yaşama biçimine hayranım. Helal olsun. Hiçbir şeyi takmıyor. Kendine özgüveni tamamdır. Tamda olması gerektiği gibi. Yani sizlerin de olması gerektiği gibi. Biraz kendinizi sevin hanımlar beyler. Nedir sürekli bir laf sokma yarışı. Farkında mısınız tırnaklarınızı çıkartmak için yarışıyorsunuz .





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR