Bodrum’da herkes Cem Yılmaz’ın cennet köşesindeki evinden bahsediyor. Bilenler biliyor. Geçen sene Cem Yılmaz Cennet Koyu Mandarin Otel’in içinde bulunan Mandarin Residence’de 800 metrekare bir villa almıştı. 4 milyon Euro ödediği villayı mimar Sami Savatlı yapıyormuş. Doğru seçim. Sami’nin yaptığı her şeye bayılıyorum. Cennet’ten bir köşeyi tamamen cennete çevirecekmiş anladığım kadarıyla. Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Ferit Şahenk’in de aralarında bulunduğu isimler Cem Yılmaz’ın komşusu. O yüzden bu eve çok titizleniyor. Tabii karısı ve oğlu Kemal’in de rahatını bir hayli düşünüyormuş. Tamamen bir aile evi olarak döşenmesini özellikle istemiş. Müthiş manzarası olan evin mobilyaları İtalya’dan geliyormuş. Duvarları ise sanat eserleri ile döşenecekmiş. Bir hayli para harcıyormuş Cem bu ev için. Hiçbir masraftan kaçmıyormuş. Ailesi için böyle güzel bir ev dekore etmesi tabii ki, muhteşem. Ama Bodrumlular Cem diyor başka bir şey demiyormuş. Bir de tabii uzun uzun Bodrum’da görmek istiyorlarmış usta şovmeni. Benden söylemesi.




Ben bu hocaya bayılıyorum




Keşke tüm hocalar onun gibi olsa. Keşke tüm hocalar onun gibi anlayışlı ve hoşgörülü yanıt verse. Keşke bütün hocalar din konusunda en hassas soruları ve konuları bu kadar anlayışlı yanıtlasa. Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’ndan bahsediyorum. İki senedir ramazanlarda iftar vakti atv ekranlarında oluyor. Sahurda da var mesela. Çoğu zaman sahur vaktine de denk geliyorum. Gerçekten müthiş konuşuyor, anlatıyor. Bir kere ses tonu gerçekten çok etkileyici. Baba, dede şefkatinde anlatıyor. Dinlettiriyor kendini. Bir kez dinlemeye başladığınız zaman bırakamıyorsunuz. Son zamanlarda çocuklar daha sık soru sormaya başladı. Hatta hatırlarsanız geçen bir çocuk “Duvarımda Justin resmi var günah mı?” diye sordu. O kadar güzel ve tatlı yanıt verdi ki, “İşte” diyorsunuz, “Budur”. Sonra diğer çocuk, sonra başka bir çocuk. Hepsi soru sormak için sıraya giriyor. Hem de güzel soruyorlar. Tane tane konuşuyorlar. Hocadan kaynaklanıyor. Çünkü azarlamıyor. Yaptığı şey günah olsa bile tane tane anlatıyor. “Tamam, günah ama bir daha yapmayabilirsin” diyor mesela. Onu da yapmaması gerektiği şeklide anlatıyor. Yani korkutmadan. Tatlı dille, anlayışla.




Yine küçük Demet’ler çoğaldı




Demet Akalın yeni nesilde bir hava oluşturdu malum. Bunu yıllar önce konuşuyorduk zaten. Hani böyle uzun uzun saçlar, dar, yırtık pırtık kotlar. Şortlar, rengârenk tişörtler. Yani Demet Akalın klip çeker çekmez bir anda sokakta Demet Akalın’lar dolaşmaya başlıyor. Uzun süredir de kendi tarzından uzak klipler çekiyordu Demet Akalın. Geçen Tamer Aydoğdu yönetmenliğinde “Giderli 16” albümünün altıncı klibini Sepet’e çekti. Klibi izlerken, “Oh be bizim görmeye alıştığımız Demet bu. Tamam, işte eski Demet yeniden geldi” dedim. Cuma öğlen sosyal medyada dönen klip sonrası sokaklarda küçük Demet’çikler dolaşıyordu. Yani cuma ve cumartesi gecesi mini şortlu, dizlere kadar uzun çizmeli kızlar vardı sokaklarda. Buyurun işte hemen etkisi altına alıyor herkesi. Bu kıyafet meselesi böyle bir şey. Bence Demet Akalın’a böyle klipler çok yakışıyor. Klibi izlerken eski günlere döndürdü beni. Demet’in tüm eski kliplerine şöyle bir göz gezdirdim sosyal medyada. Bu arada Sepet, Tamer Aydoğdu’nun Demet Akalın’a çektiği 18’inci klipmiş aynı zamanda.




Ah şu sosyal medya




- Son günlerde birçok kişi iftar saati “Allah kabul etsin” sahurda “Hayırlı sahurlar” diye twit atıyor.




- Birçok kişi ezan okunurken duasını sosyal medyada yapıyor. Yani ezan okunurken ettiği duayı twit atıyor.




- Gülben Ergen’in mezar ararken attığı twit de böyle bir şey sanırım.




- Bazı insanlar da “Sokakta gördüğüm kişinin karnını doyurdum, yardım yaptım” tarzında twitler atmaktan


vazgeçemiyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR