Simge Sağın, aşkı anlamadığını söyleyip, “Güzel bir şey ama bitiyor. Kalıcısı yok mu bunun? Öğrendim ki yokmuş. Bilimsel olarak kalıcısı yokmuş. İki seviyesi varmış. Birincisi patlatıyor, ikincisi ise inişe geçiyor. İnişe geçmeyen bir aşk yok” demiş.

Aslında çok doğru söylemiş ama işte aşk bu!!!

Acıdır.

Zordur.

Aşk haindir.

Nerede imkansız varsa gider onu sever Simge.

Ama güzeldir be…

Kısa da sürse…

Acılı da bitse…

Aşk bu Simge… İnsanın ayağını yerden keser.

Havalara uçurur.

Öyle ki, imkansızlıkları bile zorlatır.

Olmazları oldurmaya çalıştırır.

İnsanın yüreğinde kelebekler uçurtur.

İnsanın yüzünü, tenini, saçını güzelleştirir.

Tabii bitti mi, süründürüyor o ayrı!!!

Sana da isteyene de güzel aşklar şu sevimsiz, günlerde. Salın gitsin…

Serenay’ın aşkı

Mevzu mesleğim olduğunda aşk-meşk işlerinde pek yanılmam.

Doğru tahmin ederim.

Ama bu kez ben de yanıldım.

Serenay Sarıkaya ve Haldun Demirhisar aşkında yanlış tahmin yaptım. Hatta “Vardır kesin aralarında bir ilişki yalan söylüyor Serenay” dediklerinde kızdım.

Oluyor böyle elbet alışkınız.

Neyse mutlu olsunlar.

Sonuçta kim kiminle mutluysa onunla olmalı. Şu sevimsiz çirkin keyifsiz dünyada.

Kafeler ve lokantalar

-13 aydır kapalı olan yerler var. Birçok işletmenin dayanma gücü dahi kalmadı. Yasaklar kalkarken artık onlara da bir an önce öncelik verilse mi?

-AVM’ler açılırken üstü açık olan, bahçesi, balkonu olan işletmeler bari açılamaz mı?

-Dünyada birçok ülke ve şehirde mekanları bırakın gece kulüpleri bile açılıyorken bizim de mekanlarımızın artık yavaş yavaş açılması gerekmiyor mu?

-Mekanları sadece eğlence olarak görmeyip orada çalışan garson, komi, aşçı gibi insanları da biraz düşünseniz mi?

Bari senaryoya el atın

Kolay değil elbet 120 dakikayı dolduracak bir dizi senaryosu yazmak her hafta.

Senaristlerin işi zor.

Hem konuyu bulacaksın.

Hem janjanlı bir konu olacak.

Hem de konuyu sakız gibi uzatmadan, sürükleyici bir hale getireceksin.

Her hafta sinema filmi uzunluğunda bir dizi konusu ortaya çıkaracaksın.

Düşünün izleyici de sıkıldığı uzun uzun bakışmaları görmeyecek. Peh ki ne peh.

Çok zor.

Düşünün kadro süper.

Yani Hülya Avşar da olsa, Mehmet Aslantuğ da olsa olmuyor artık.


İzleyici sıkıldı.

Sıkılıyor.

Konu sürüklemiyorsa yerinde sayıyorsa her hafta izlemeyi hemen bırakıyor.

Artık bu işin kadro ile ilgisi olmadığı ortaya çıktı.

Sürükleyici ve hızlı olmasını istiyor izleyici. Ancak o zaman izliyor.

Ve bu sorunlar yüzünden de Hülya Avşar, Mehmet Aslantuğ, Deniz Çakır’ın başrolde oynadığı “Masumiyet” tıkandı.

İstenen reytingler gelmiyor.

Kanal diziyi kaldıracaktı meğer Avşar kızı, “Durun. Ben yıllar sonra dizide oynuyorum. Bana söz verdiniz. Bir 13 bölüm daha” diyerek dizinin devam etmesi konusunda ikna etmiş.

Tamam güzel.

Bitmesin elbet. O dizi kadrosunda bir sürü insan çalışıyor. İşsiz kalmasınlar elbet.

Ama yılların deneyimli oyuncuları Mehmet Aslantuğ, Hülya Avşar biraz da senaryoya el atsa bari.

Diziye bazen şöyle bakıyorum da hata üstüne hata dolu.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR