YSK İstanbul seçimlerini iptal edip yeniden yapılmasını açıkladıktan sonra bir kez daha şunu gördük ki!


-Bir başkasının bir başkasının düşüncesine,


-Fikrine,


-Kararına saygısı yok.


Sosyal medya hesabından fikrini beyan eden birçok kişiye binlerce kişi saldırdı.


Ancak bu saldırmalar çok ama çok saçma değil mi? Sonuç olarak ortada bir derbi maçı yok.


Ülkemiz var.


Burası bizim ülkemiz.


Biz biriz.


Sizler, onlar, bizler değiliz.


Biz ayrılamayız.


Yüzde 50, yüzde 50 hiç değiliz.


O yüzden de herkes herkesin fikrine saygı duymak zorunda.


Herkes istediği partiye oyunu da verecek, istediği parti liderini de sevip destekleyecek.


Buna alışmak zorundayız.


Yoksa düşmanlarımız pusu kurmuş bekliyor. Bizler karışalım, kavga edelim diye.


Ama buna fırsat vermeyeceğiz.


23 Haziran’da vatandaşlık görevimizi en iyi şekilde yerine getireceğiz.


Sonuç ne olursa olsun saygı duymayı öğreneceğiz. Bu ülke hepimizin...

Galiba




1-Demet Şener ve İbrahim Kutluay kavgası hiç son bulmayacak.


2-Yeşim Salkım ve Gülben Ergen atışması bitmeyecek.


3-Bazı isimler, ünlü ve şöhret olmayı kaldıramayacak.


(Koray Avcı ve Söz dizisinin oyuncusu Toyga Sarıtaş)

İstanbul




“Anlatılmaz yaşanır” diye bir laf vardır ya. İşte İstanbul için cuk oturan hatta eksik kalan bir laf.


Gerçekten İstanbul anlatılmaz yaşanır.


Ben yıllardır bu memlekette kent yazarlığı yapıyorum. Gecesiyle, gündüzüyle İstanbul’u köşe bucak gezip sizlere anlatıyorum. Ama tabii yetemediğim yerler oluyor.


Malum burası İstanbul.


Hani çok kısa süre önce “Hani biz yurt dışına gidip iki gün geziyoruz. Turistlik birçok yeri görüyoruz. Ama İstanbul’a iki gün mümkün değil yetmez” diye bir yazı yazmıştım.


Düşünsenize iki gün sadece Sultanahmet, Kapalıçarşı, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Yerebatan bölgesine yetmez.


E daha bunun boğazı var. Emirgan’ı var, Dolmabahçe Sarayı var. Adaları var.


Karaköy’ü var. Modası var. Var Allah var. Nasıl yetsin iki gün Allah aşkına.


Öyle İstanbul’a günler, geceler, saatler, aylar yetmez.


Ben de hem işim gereği hem de sevdiğim için İstanbul’un her köşesinin tadını çıkartanlardanım.


Ve İstanbul için yapılan her dergiyi, kitabı da çok seviyorum.


Bu ay yayın hayatına başlayan şehri iyi yaşamak isteyenler için “İstanbul” dergisi çıktı.


Benden de bu ay bir şeyler yazmam için rica ettiler. Seve seve yazdım.


Ferit Özkaşıkcı’nın Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı dergi gayet güzel olmuş.


Şehrin nabzını tutmaya yetiyor. Dergide bu ay yok yok. Yeşim Salkım’ın kızı ile yapmayı sevdiği bir bölümden tutunda Ali Poyrazoğlu’na kadar.


Konuk yazar çok fazla dergide.


Ben elimden düşüremedim. Size de tavsiye ederim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR