İstanbul Valiliği'nden alınan izinle gastronomi sektörü birlik ve beraberlik adına sessizce yürüdü. Ben de TURYİD'le (Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) birlikte Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı önünden Reina'ya kadar yürüdüm. Yılbaşı gecesi Reina'da ve daha önceki tüm saldırılarda hayatını kaybedenler için. Dilleri, dinleri, ırklarıyla umursamadan, ilgilenmeden. İşte tam da bu yüzden yürüdüm, yürüdük. Sektörün önde gelen patronları, çalışanları, garsonları, komilerinin yanı sıra belediye başkanları ile birlikte. El ele, kol kola.




Peki soruyorum:




1-Sanatçılar neredeydi?




2-Bir saat için on bin dolar alan DJ'ler neredeydi?




3-Sanatçılar ücretlerinde indirim yapacaklar mı?




Sanatçılar nerede, DJ'ler nerede?




Önceki günkü yürüyüşte sektördeki birçok sanatçıyı, DJ ve daha nicelerini görmek isterdim. Görmeyeceğimi biliyordum ama umut ediyordum. Geleceklerini düşünüyordum ama gelmediler. Kötü, çok kötü. Neden mi? Çünkü bu sektör batarsa siz sanatçılar evinizde oturursunuz. Çünkü sanatçılar, DJ'ler, sektördeki patrondan, garsondan, komiden daha çok para kazanıyor. Bu sektörün ayakta kalmasına onların daha çok ihtiyacı var. Hoş artık kalmadı tabii. Yeteri kadar para kazandılar ama o garsonlar ve komiler için gelmeleri gerekirdi. Ne olursa olsun orada olması gereken çok sanatçı vardı ve maalesef hiç birini göremedim. O burunlarından kıl aldırmayan, bir saat için 10 bin dolar kazanan DJ'ler bile yoktu. Yazık, çok yazık.




Sanatçıların daha çok destek vermesi lazım




Tarkan, Kenan Doğulu, Serdar Ortaç, Demet Akalın, Ebru Gündeş, Berkay, Murat Dalkılıç, Ozan Doğulu, Ece Seçkin, Hakan Altun, Hande Yener, Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve daha niceleri... Hepsinin orada olması gerekiyordu. Yahu tamam hadi oraya gelmediniz. Bari kendi aranızda bir toplanın, konuşun, birlik olun, beraberlik kurun. Siz sanat dünyası olarak yürüyün. Birbirinizin kuyusunu kazacağınıza, ‘Kim ne kadar para kazandı' diyeceğinize, ‘O benden fazla kazandı', ‘Ben ondan az kazandım' tartışmaları yapacağınıza buluşun, birleşin. Bir şey yapın. Hiçbirinden ses yok. Tık yok. Bu ülkenin aydınlık yüzü sanattır, sanatçıdır. Her türlü terör olayında kendilerini saklamaları çok acı. Evet yazıyorlar, çiziyorlar, sosyal medyada tweet atıyorlar, Instagram'a fotoğraf koyuyorlar. Ama işte hepsi bu. Keşke bu yürüyüşte Beyoğlu, Şişli ve Beşiktaş belediye başkanları ve sektördeki en önemli mekânların patronlarıyla birlikte kol kola yürüselerdi. O zaman bu yürüyüşün anlamı daha da büyürdü. Ya da biz onlara daha çok saygı duyardık. Ama maalesef sanatçılar hiç bizi şaşırtmıyorlar. Hepsi sadece ceplerini doldurma derdinde.




Ücretlerinde indirim yapacaklar mı?




Sektör son yıllarda gerçekten kan ağlıyor. Hiçbir mekân eskisi gibi çok büyük paralar kazanmıyor. Ama sanatçılar aldıkları ücretlerde bir lira bile indirim yapmıyor. Mesela mi Ebru Gündeş yılbaşı gecesi 250 bin TL kazandı. Hülya Avşar 150 bin TL. Daha sayayım mı? Gazinolar bitti ya, işte sanatçılar ücretlerinden bir kuruş bile ödün vermedikleri için bitti. Eğer böyle giderse bu sektör de bitecek. Tamamen yok olacak. Çünkü artık eski müşteri yok. Kimse para harcamıyor, harcayamıyor. Herkesin birlik olup bu sektörü kalkındırması gerek. Önce de sanatçılar indirim yapması gerek. Hatta birinin çıkıp ‘Ben indirim yaptım' diye açıklama yapması gerek. Sektörde en büyüğünden, en küçüğüne kadar herkes taşın altına eline koymalı.




Şu an hiçbiri para kazanmıyor




Bu tarz olaylar, acılar yaşandığında "Eğlence sektörü dursun" diye bağırıyor ya birçok insan, buyurun işte durdu. Peki biliyor musunuz orada çalışan çok kişi şu an para kazanmıyor, evine ekmek götüremiyor. Bazı garson ve komiler çalıştıkları gün üzerinden para kazanıyor. Çoğunun aylık maaşı yok. O yüzden hayatı durdurmamak gerekiyor. Boşuna bas bas bağırmıyoruz. Terörün amacı bu: Hayatı durdurmak. İnsanları zor duruma düşürmek. Hayatı bitirmek, bizi yok etmek. Reina'ya vurulan darbe Türkiye'ye vurulan darbedir.




Linç bize yakışmaz




Barbaros Şansal'ı zerre kadar sevmem. Daha önce de hiç sevmedim. Çekip paylaştığı videoyu izlediğim an daha da nefret ettim. Tiksindim hatta. Ama önceki gün kendisine yapılan linç olayından da nefret ettim. Bu bize, ülkemize yakışmayacak bir durumdur. Onun cezasını hukukun vermesi gerekiyor. Türkiye gibi bir ülkeye asla yakışmadı. Sevmedim, hem Barbaras'un iğrenç açıklamalarını, hem de linç görüntülerini.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR