Röportaj ve Fotoğraflar: Reşit ÖZET



Alpin Hanım eğitiminiz halen devam ediyor sanırım? Kariyerinizle ilgili planlarınız neler?




MEF Lisesi’ni bitirdikten sonra, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım. Bu sene 3. sınıftayım. Uluslararası ilişkiler zor ama zor olduğu kadar da insana vizyon katan bir bölüm. Ülkenize ve dünyaya dair gündemi yakında takip etmeniz; farklı kültürlerin ve milletlerin yönetim anlayışını iyi kavramınız gerekiyor. Ben de bu anlamda kendi vizyonumu geliştirebilmek için bu sene 2 ay boyunca Harvard Üniversitesi’nde Political Science alanında eğitim aldım. Gerek orada aldığım eğitimin, gerekse hayata dair edindiğim tecrübelerin bana büyük katkısı oldu. Ancak kariyerimin yol haritasını şimdiden çizdiğimi söyleyemeyeceğim. Bir karar vermek için henüz erken diye düşünüyorum. Zaman içinde kariyer planlamam daha net şekilde oluşacak.




İş dünyasında kimleri kendinize örnek alıyorsunuz?




İş dünyasında örnek aldığım isimlerin başında elbette ailemden Nezih Ağabey bulunuyor. Onun işine olan tutkusu ve engin vizyonu, benim için çok önemli bir örnek. Bir işe başlarken ya da önemli bir karar vermem gerektiğinde mutlaka kendisinin görüşünü alır, buna göre hareket ederim. Kardeşim İbrahim’in de ileride onun gibi başarılı bir lider olmasını çok isterim.İş hayatındaki başarıları ile beni etkileyen diğer iki isimse; Suzan Sabancı Dinçer ve Ümit Boyner. Her ikisinin de Türk kadının iş yaşamındaki önemini gözler önüne seren çok başarılı isimler olduğunu düşünüyorum.




At binmek sizin için ne ifade ediyor? Kaç yaşında başladınız?




At binmek benim için gerçekten bir tutku. At binmeye 8 yaşımda başlamıştım ancak talihsiz bir kaza geçirdim ve uzun süre ara verdim. Seneler sonra yeniden başladığımda ise ne kadar doğru bir karar verdiğimi daha iyi anladım. Günün koşturmacasından uzaklaşmak için en güzel yollardan biri, at binmek. Atlarla vakit geçirmek, onu tımar etmek,yıkamak birlikte gezintiye çıkmak terapi gibi geliyor bana. At binerken , atınızla beraber bir uyum içinde oluyorsunuz ve bu dengeyi yakalamak bence çok önemli çünkü ikinizden birinin yaptığı bir hata birbirinizi etkiliyor. Atınız sizi bir anda göklere çıkarabildiği gibi bir anda yerle bir de edebilir. Atınızla beraber bir takım oluyorsunuz ve karşılıklı hislerinizi anlayabilir bir noktaya geliyorsunuz. Doğayla iç içe olmayı çok seven biriyim ondan atımla beraber ormanda gezmek bana büyük keyif veriyor.






Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?




Aslını isterseniz okul oldukça vaktimi alıyor. Okuldan arta kalan zamanlarımı ise, hayır işlerinde geçirmeye büyük özen gösteriyorum.Üniversitedeki arkadaşlarımla haftasonları Şeyh Sait Çocuk Yuvası’na gidiyor ve oradaki kimsesiz çocuklarla vakit geçiriyorum.Geçtiğimiz Nisan ayında ise, Çaba Derneği’nde çalıştım ve kimsesiz çocuklar yararına sergilenen tiyatro oyununda yer aldım.Daha önce de, Down Sendromu olan çocukların gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, onlarla biraraya geldik ve Riva’da bir at çiftiğinde onları ata bindirdim. Bu süreçte, at binmenin onların gelişimi için ne kadar faydalı olduğunu yakından gözlemleme şansını elde ettim.Onların sayesinde, başkasının mutluluğundan mutlu olabilmenin ne demek olduğunu ozaman anladım. Yardıma ihtiyacı olan çocuklarla paylaşımda bulunmak, onların gelişimine katkı sağlamak ve gözlerindeki sevinci görebilmek , size gerçekten güvendiklerini hissetmek gerçekten paha biçilemez bir duygu.




Spor yapıyor musunuz? Formunuzu nasıl koruyorsunuz?




Sağlıklı bir yaşam için düzenli spor yapmaya dikkat ediyorum. Sporu hayatımın rutini içine soktuğumu söyleyebilirim. At binmek dışında, düzenli olarak plates ve cardio yapıyorum. Formumu korumak içinse, yediklerimi dengelemeye çalışıyorum. Yemek konusunda herhangi bir kısıtlama yaptığımı söyleyemem. Canım ne isterse onu yiyorum fakat ertesi gün daha dikkat ederek yediklerimi dengelemeye çalışıyorum. Doğru beslenmenin yanı sıra detoks yapmanın da insan sağlığına çok faydalı etkili olduğunu deneyimledim.




Anneniz Berrak Barut ile çok iyi bir uyum içindesiniz. Annenizden neler öğrendiniz?




Annem benim en yakın arkadaşım. Bana her zaman doğru yolu gösteren, sevgisi ve sıcaklığıyla hep yanımda olan annemle, herşeyimi paylaşırım. Birlikte vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz. Hemen her konuda birbirimizin fikrini alıyor ve herşeyi paylaşıyoruz. Annemden öğrendiğim en önemli değerler; herşeye rağmen iyi bir insan olabilmeyi başarmak , yardıma muhtaç insanlara yardım eli uzatabilmek ve her zaman mutevazı olmak. Bu anlamda, onun gibi bir anneye sahip olduğum için kendimi çok sanslı hissediyorum.




Kendi giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?




Tarzımı sade ve klasik olarak tanımlayabilirim. Her zaman doğallıktan yanayım, hele de benim gibi genç insanlarda abartılı tarzlardan hoşlanmadığımı söyleyebilirim. Günlük hayatımda abartısız makyaj yaparak, doğallığımı koruyorum.Belki klasik bir tabir olacak ama modanın insanın kendine yakışanı seçmesi olduğunu düşünüyorum. Bence bir kadın her zaman kendi vücuduna yakışanı giymeli ve kusurlarını saklamayı bilen kıyafetler tercih etmeli. Böyle olmadığında, modayı ve trendleri yakalamak adına ortaya komik durumlar çıktığını düşünüyorum.






Türkiye'de ve dünyada en beğendiğiniz tasarımcılar kimler?




Tasarım anlamında Türkiye’den Atıl Kutoğlu ve Dilek Hanif en beğendiğim tasarımcılar arasında yer alıyor. Dünya da ise Massimo Vignelli'nin tasarımlarını beğeniyle takip ediyorum.




Hayatta neleri affetmetsiniz? Olmazsa olmazlarınız var mıdır?




Benim gözümde insanların samimi ve mütevazı olmaları çok önemlidir. Samimi olan insanaların içtenliğine ve dürüstlüğüne inanırım. Yalan söyleyen , dedikodu yapan insanlardan olabildiğince uzak duruyorum. Ayrıca kıskançlığın kötülük doğuracağına inanıyorum.









İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR