İş adamı Muharrem Toplusoy'un eşi Ayşegül Toplusoy, kızının adını taşıyan 'Dyla' markasıyla dikkat çekiyor. 2003 yılında kurduğu markasını bugünlere taşıyan Ayşegül Hanım, moda da oldukça iddialı bir isim. Toplusoy, işi, yeni projeleri ve aile hayatıyla ilgili bilinmeyenleri HT Kulüp Yazı İşleri Müdürü Reşit Özet'e anlattı.




Röportaj: Reşit ÖZET


Fotoğraflar: Gürkan KURT






Kızınızın adını taşıyan Dyla markanızın kuruluş hikayesini anlatır mısınız?




Aklımda her zaman bir marka yaratmak fikri vardı. 1995 yılında kızım 'Dila' dünyaya geldi. Kızımın biraz büyümesini bekledim. 2003 yılında onun adından esinlenerek 'Dyla'yı kurdum.




Yeni koleksiyondaki kreasyonlarınızdan bahseder misiniz...




Deri ve kürk çok ön planda. Kaşmir, deri ve kürk ağırlıklı. Aynı zamanda deri ve danteli karıştırdım. İddiali parçalar ortaya çıktı. Bol paça pantolonlar, tulumlar ve tayyörler var.

Dyla'yı ilk kurduğunuzdan bugüne dostlarınızdan ne gibi tepkiler aldınız?




En yakın çevremden her zaman çok olumlu tepkiler aldım. Ben tabii onların üzerinde çalışmalarımı gördüğümde daha da mutlu oldu. Zincirin halkası genişlediği anda farklı kitlelere ulaşır olduk. Bu da benim açımdam sevindirici bir durum.






Kürk koleksiyonlarınız çok beğeniliyor...




Koleksiyonumumn çıkış noktası kürk ve deri oldu. Zaman içinde de tekstil ağırlıklı kısmı hayata geçirmiş oldum. Bu bir avantaj hem deri hem kürkü ve diğer materyalleri bir arada kullanabilmek ve buradan yola çıkarak farklı tasarımlar yapabilmek mümkün olabiliyor.



Gelecekte 'Dyla' markasını nereye taşımayı hedefliyorsunuz?




Aslında yeni bir proje var gündemde... Ben bu şekilde hizmet vermekten çok memnunum çünkü bizim müşterimiz haute couture çalışmaya alıştı. Burada bır koleksiyon var ama geldiklerinde sadece buna bakarak bir fikir sahibi oluyorlar müşterimizle beraber karşılıklı oturup bir gardırop oluşmasını kararlaştırıyoruz ve tamamen özel şiparişle dikiliyor. Tamamen kişiye özel tasarlıyoruz. Müşterinin fiziği, durumu, konumu, yaşı her şeyi göz önünde bulundurularak koleksiyonunu oluşturuyoruz. Bu da tabii çok özel bir çalışma bana ayrı bir keyif veriyor. Fakat şu andaki yeni proje sizin de bildiğiniz gibi internet üzerinden alışveriş oldukça yaygın... Bu sitelerden biri de eşimin ortak olduğu bir vip dükkan şimdi önümüzdeki sezon kısmet olursa 'Dyla'yı hazır giyim olarak vip dükkanda satışa sunacağız ve böylece hem 'Dyla' hazır giyime girmiş olacak ve bende çok daha geniş kitlelere ulaşma imkanı bulacağım tabii bu da bana ayrı bir heyecan kattı.




Sizi, işinizin haricinde sosyal sorumluluk projelerinde özellikle 12 kişiden oluşan arkadaşlarınızla yapmış olduğunuz çalışmalarla ön planda görüyoruz. Bu çalışmaların işleyişini anlatır mısınız?




Biz, sizin de söylediğiniz gibi 12 kişilik grupla, günlük hayatımızda da çok samimi dayanışma içindeyiz. Birbirimizden keyif alan bir arkadaş grubuyuz ve yine toplantılarımızdan birinde bundan yola çıkarak bir sinerji yaratmaya karar verdık ve 'Adım Adım Destek' grubunu oluşturduk. Her birimizin bireysel olarak sosyal sorumluluk projelerinde faaliyetlerimiz oluyordu ama şimdi artık 'Adım Adım Destek' grubu olarak ayda bir kere toplanıyoruz burada fikir alışverişinde bulunuyoruz; ya yenı projeler üretiyoruz ya da mevcut projelere nasıl destek oluruz onun çalışmalarını yapıyoruz.



Sosyal sorumluluk adına ülkemizdeki en büyük açık nedir?




Pek çok açık var ama ben özellikle eğitim üzerinde durmak istiyorum. Ülkenin kalkınması ancak gençlerle mümkündür. Gençler ne kadar donanımlı olursa, ülkemiz o kadar kalkınır. Ayrıca yine maalesef üzülerek okuduğumuz kadına şiddet konusu var. Sivil toplum kuruluşları elinden geleni yapıyor, bizde elimizden geleni yapıyoruz. Umarım tüm sorumlar çözüme ulaşır.




İşinizde ve sosyal sorumluluk projelerinde eşiniz Muharrem Bey, size destek oluyor mu?




Beni çok destekleyen bir eşim var. Tekstilde de 30 yıllık bir tecrübesi var, sektörün duayenlerindendir. Kuruluş aşamasından beri bana inanılmaz destek oldu.




Muharrem Bey'in sizi eleştirdiği noktalar oluyor mu?




Koleksiyonumu ilk ona gösteriyorum. Beni çok doğru bir şekilde yönlendiriyor, iş konusunda her zaman ilk onun fikrini alıyorum.




Kendi giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?




Aslında benim klasik bir çizgim var sadelikten yanayım. Tabii ki her sezon öne çıkan trendler var, bunlardan bana uygun olanları birleştiriyorum. Özellikle zamansız parçalara ayrı yer veriyorum. Hem koleksiyonlarımda da bunların izlerini görebiliyorsunuz.





Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?




Annelik en yüce duygu ama bir o kadar da sorumlulukları beraberinde getiriyor. Kızım dünyaya geldikten sonra kendimi de nasıl geliştirebilirim diye çok gayret ettim. Sorumluluk bilincim tamamen değişti, ona nasıl faydalı olabilirim diye düşünmeye başladım. Annemin kıymetini daha iyi anlamış oldum.




Anne kız ilişkiniz nasıl?




Dengeli bir ilişki kurmaktan yanayım. Yeri geliyor arkadaşça, yeri geliyor anne oluyorum. Dila ile ilişkim çok dengeli bundan çok memnunum.




Çocukken hayalini kurduğunuz bir meslek var mıydı?




Çocukken moda ile ilgili bir iş yapmak isterdim. Küçükken giyeceğim elbiseleri hayal eder, tasarlar ve onları hazırlatırdım. İlkokul çağımda doğum günü partilerimde kendi tasarlardığım kıyafetleri giyerdim. O zamanlardan beri öne çıkan bir özelliğim. Şu anda çok şükür hayalini kurduğum işi yapıyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR