Röportaj: Gürkan Kurt


Fotoğraflar: Ferit Tuğluk



Esra Hanım bize kendinizi kısaca anlatır mısınız?




E.C : Üniversiteden mezun olur olmaz Unilever Şirketi'nde işe başladım, bu kurum benim için önemli bir kurumdur. 10 yıl boyunca ordada çeşitli kademelerde yöneticilik yaptım. En son görevimde uluslararası bir görevde Orta Avrupa, Doğu Avrupa daha sonra da Kuzey Afrika ve Orta Doğu'nun pazarlama müdürlüğü görevini yaptım. Cif markasında dünya pazarlama grubu içinde yer aldım. Dolayısı ile çok genç yaşta bir kariyer yapma imkanım oldu.




Evlilik karıiyerinizi nasıl etkiledi?




E.C : Tabii ki evlilik ve özellikle de çocuk olunca o uluslararası boyutlara taşınması gereken kariyerler kadınlar için sekteye uğruyor. Benim de öyle oldu. Bu arada Frito Lay Firması'ndan bir teklif aldım. PepsiCo'ya bağlı bir firma ve iyi bir teklifti benim için. Türkiye'de çalışacağım bir işti bu. Dolayısı ile burada pazarlamadan sorumlu genel müdür yardımcılığı yaptım. Keyifliydi yani. Burada Cem Yılmaz'ın Doritos reklamlarını yaptık. Acun Firarda'nın ilk programlarını yapmıştık o dönemlerde.




Çocuğunuz nasıl etkiledi peki sizi?




E.C : İkinci çocuğun olmasıyla beraber ara vermek zorunda kaldım. 16 sene sonra ilk defa hiç ara vermeden sadece senelik izinlerimi kullanarak çalışmış biri olarak bu bana çok değişik ve keyifli geldi ve 1 yıl boyunca hiç çalışmadım.




Peki çalışma hayatına alışkın biri olarak bu 1 yıl sizi sıkmadı mı?




E.C : Bu soruya hayır cevabını vereceğim. Çünkü 'Açık Kapı Derneği' ile yollarımı kesişti. O süreç içinde de derneğin yönetimindeki arkadaşlarımla yoğun bir çalışma içine girdik. Çok iyi projeler üretik. Dernek olarak hala daha devam ediyoruz bu projelere...




İş konusunda eşiniz Zafer Bey ile fikir alışverişi yapar mısınız?




E.C : Biz her şeyimizi konuşuruz ve yapılacak şeylerden birbirimizin haberi olur. Ama benim 16-17 yıllık bir kariyer geçmişim olduğu için öyle çokça detaylı konuşmayız iş konusunda. Tabii ki mutlaka onunla konuşuyorum. Bana çok pozitif dönüşleri oluyor. Bizim aramızda bu tip konuşmaların şekli tamamen bilgi alışverişi ve Zafer Bey'in çok yaratıcı fikirleri var. Çok okur ve araştırır ondan hergün 3-4 tane mail gelir bana.




Günlük yoğun geçen temponuz hayatınızı etkiliyor mu?




E.C : İlk sırada çocuklarıma ayırdığım vakti kısıtlamamam gerekiyor. Sabah ve akşamları tıpkı profesyonel yöneticilik yaptığım dönemlerdeki gibi bir disiplin oturttum. Belli saatlerde telefonlarımı kapatıp sadece onlara konsantre oluyorum. Zaten benim eskiden beri çok fazla oraya gideyim mutlaka buraya yetişemeyim gibi bir tarzım yoktu. 24 saat günde bunun 7 saati uykuyla geçse kalan süreyi çok iyi değerlendirmek gerekiyor.





Koruyucu Ruh Sağlığı Projesi nasıl gidiyor?




E.C : Ben bu projeden çok etkileniyorum. Açık Kapı Derneği olarak son 3 yıldır bu projeye destek veriyoruz. Bu proje Çocuk Esirgeme Kurumları'ndaki çocukların ruh sağlığını iyileştirme ve geliştirme üzerine yoğunlaşan bir proje. Burada amaç bir yuvaya gittiğimiz zaman oradaki tüm personel, eğitmen ve çocukların profesyonel psikolog ve psikiyatristler vasıtasıyla belli bir eğitim sürecinden geçirilip çocukların tek tek ele alınıp, incelenip doğru bir şekilde yönlendirilmesini içeren bir proje. Yaklaşık 10 psikoloğumuz var. 0-6 yaş ile başladı ama şimdi bunu 12 yaşa kadar çıkarttık ve bunu artıracağız. Şu an Bahçelievler Çocuk Yurdu üzerinde çalışıyoruz. Burası bize bir model olacak ve biz bu modeli ileride bakanlığa sunup başka yurtlara da ulaşmaya çalışacağız.




Sürekli şık ve alımlısınız. Modayı takip edermisiniz. Marka takıntınız var mıdır ?




E.C : Marka tutkum yoktur. Yani ille de şu marka olsun demem. Belki klişe olacak ama kaliteli olsun birkaç kullanımdan sonra görüntüsünü kaybetmesin. Benim için öncelikle bunlar önemli. Zaten giyimde çok iddialı olmayı sevmiyorum tarzım değil. Temel renklerim vardır. Siyah ve beyaz çok sevdiğim renklerdir ama yaz aylarında toz pembe favorimdir.




Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?




E.C : Her şeyi planlı yapmayı seviyorum. Ben özellikle akşam yemeklerini çok severim. Eşimizin, dostumuzun, yakın arkadaşlarımızın olduğu ve bol sohbetle geçen akşam yemeklerinde özellikle grupları karıştırmayı severim, biri doktorsa diğeri iş adamıdır veya bir tiyatrocudur gibi... Kemer'de oturduğumuz için doğayla iç içeyim. Çocuklarımla ormanda yürüyüşler yapıyoruz. Doğanın enerjisinin bizi iyi bir şekilde etkileyeceğine inanıyorum. Bir de tabiki kız arkadaşlarımla geçirdiğim zamanlar var. Onu da çok seviyorum, benim için çok keyifli. Zafer Bey'le beraber gittiğimiz küçük seyehatler yurt içi ya da yurt dışı olsun kısa ama öz seyehatler bunlar benim için inanılmaz keyifli oluyor. Ama en keyiflisi ise çocuklar uyuduktan sonra Zafer Bey'le kahvelerimizi içerken bir ya da bir buçuk saat kadar yaptığımız sohbetler benim vazgeçilmezimdir. Bir de 3 günlük-1 haftalık ailece yaptığımız yaz tatillerimiz var tabii ki.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR