Hedefe odaklı ve mükemmeliyetçi bir işkadını Oya Eczacıbaşı. 17 yıllık mücadelenin sonunda 2004’te Türkiye’nin hayalini kurduğu çağdaş sanat müzesine bizleri kavuşturdu. 12 yılda müze o kadar hızlı gelişti ve öyle güzel sergilere ev sahipliği yaptı ki 11 yılda 115 sergiyle ziyaretçi sayısı 6 milyonu çoktan aştı. Sosyal medyada takipçi sayısı New York Metropolitan Müzesi’nden sonra 11’inci. Şimdi sırada acayip bir sergi daha var. İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı röportaj vermeyi pek sevmez ama biz kendisini uzun uğraşlar sonunda ikna ettik. İşte liseye kadar Fransa’da yaşayan, o yıllarda hayalini kurduğu müzeciliğin eğitimini alan, ata binmeyi çok seven Eczacıbaşı’nın İstanbul Modern’e dair yeni planları ve özel hayatından kesitler.








*“Müzecilik sizin misyonunuz” diyebilir miyiz?




Bu soruyla çok karşılaşıyorum. Babamın Strasbourg Üniversitesi’nde görev aldığı yıllarda, 3 yaşından 18’ime kadar Fransa’da yaşadım. Yuvadan itibaren liseyi de orada okudum. O dönemde yurtdışında müzeleri gezerken, ülkemin çağdaş sanat alanındaki eksikliklerini görme imkânım oldu. Ailemin bu konudaki yorumları da beni etkilemiş olabilir tabii. Hep bu alanda bir şeyler yapmak istedim. O yüzden lisansüstü eğitimimi müze işletmeciliği üzerine İngiltere’de tamamladım.




*Türkiye’de ekol olabilecek bir projeye imza attınız ve İstanbul Modern’i kurdunuz. Bu fikir, o yıllarda kafanızda var mıydı?




İstanbul’da bir modern sanat müzesi kurma fikri, 30 yıl önce ortaya çıktı. 1987’de ilk kez düzenlenen Uluslararası İstanbul Bienali sırasında şehrimizin modern bir müzeye olan ihtiyacı görülmüştü. Başta İKSV Başkanı rahmetli Nejat F. Eczacıbaşı olmak üzere pek çok sanatsever, bu ihtiyacın giderilmesi için o dönemde harekete geçti. Ben de başından beri bu projede yer almak ve bu hayali gerçeğe dönüştürmek için elimden geleni yapmak istedim. Fikir aşamasının gerçeğe dönüşmesi 2004’ü buldu.




*Zor oldu mu peki?




Hem de nasıl! Sonuçta 17 yıllık bir mücadeleydi. 2003’te şu oturduğumuz yer, tamamen örümcek ağlarıyla doluydu. Film seti olarak kullanılan bir antrepoydu burası. Düşünün ki gümrüklü alan olduğu için balkona çıkmak bile yasaktı. Şu anda Boğaz’ı ve çağdaş sanatı buluşturan bir yer haline geldi.




*İstanbul Modern çatısı altında neyi hedeflemiştiniz?




Modern ve çağdaş sanat farkındalığını artırmak ilk hedefimizdi. Bu alanda öncü olduk. Tabii ki en büyük amacımız müze ziyaretini bir alışkanlık haline getirmek ve ilgiyi sürekli kılmaktı. Tate, MoMA, Centre Georges Pompidou gibi yurtdışındaki örneklere baktığımızda, bu müzeler birbirlerinden farklı yapılara sahip. Ama ortak noktası hayatın içinde yer alan mekânlar olmaları. Biz de İstanbul Modern’de en başından beri bunu hedefledik. Bağışlarla her geçen gün güçlenen koleksiyonumuzu sergiliyor ve süreli güncel sergilerimizi düzenliyoruz. Ayrıca her yaşa uygun eğitim programları, sinema, kütüphane, dolu dolu etkinlik programları, tasarım ürünlerinin bulunduğu mağaza, restoran ve kafemizle sürekli yaşayan ve yaşatan bir müze olmayı başardık.




'Müzeye giren ilk yapıt ünlü ressam zeıd'den oldu'




*Müzeye gelen ilk parça neydi, hatırlıyor musunuz?




Unutmam mümkün değil! İstanbul Modern daha fikir aşamasındayken dünya çapında ünlü sanatçımız Fahrelnissa Zeid’in “Cehennemim” adlı başyapıtını, ailesi armağan etmişti. Müzeye giren ilk yapıt da o oldu.




*İstanbul Modern’de şu ana kadar kaç sergi yaptınız? En önemlileri, akılda kalanlar hangileri?




11 yılda 115 sergi düzenledik. Küratöryel ekibimizin büyük bir özen ve yoğun çalışmaları sonucu hazırlanan sergilerimizin her biri ayrı önem ve değere sahip. Ama elbette Fikret Mualla’nın en kapsamlı retrospektifinin yeri her zaman ayrı. Mualla’nın özgün dünyasını tematik ve tarihsel olarak bütün boyutlarıyla yansıtmasının dışında, İstanbul Modern’de düz enlenen ilk retrospektifolması itibarıyla da bizim için önemli bir sergiydi.




6 Milyon ziyaretçi




*Yılda yaklaşık kaç kişi müzeyi ziyaret ediyor?




Kuruluşumuzdan bu yana 6 milyonu aşan bir izleyici kitlesine ulaştık. Her yıl ortalama 650 bin ziyaretçimiz oluyor. Eğitim programlarımızdan yararlanan çocuk ve genç sayısı ise 650 bini aştı.




*Peki günlük kaç kişi?




Son dönemde İstanbul’a gelen turist sayısında düşme olduğu için bu bize de yansıdı. Ancak yine de İstanbul’a gelen turistin Topkapı, Sultanahmet gibi Tarihi Yarımada’yı gezdikten sonra ziyaret listesinde ilk sıradayız. Ortalama günlük 2 bin, 2 bin 500 ziyaretçimiz oluyor.




*İstanbul Modern’in yabancı ziyaretçisi çok. Bu durumun Türkiye’nin tanıtımına büyük katkısı var.




Kesinlikle haklısınız. Ziyaretçi sayılarına baktığımızda yüzde 40 ile 50 arasında yabancıların olduğunu görüyoruz. Her geçen yıl bu sayının artması bize İstanbul Modern’in uluslararası çağdaş sanatın izlendiği bir çekim alanı haline geldiğini gösteriyor. Kuruluş amaçlarımızdan biri Türkiye’nin sanatsal yaratıcılığını yurtdışına tanıtmak ve taşımaktı. Daha yolun başındayız ama doğru yolda olduğumuzu bilmek bizi motive ediyor.




*İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth de müzeyi ziyaret etmişti değil mi?




Evet. Yaklaşık 8 sene önce ziyaret etti. Tasarım sergimizi gezip geçtiğimiz haftalarda hayatını kaybeden ünlü mimar Zaha Hadid’in kısa bir sunumunu dinledi. Atölyelerimize katılan çocuklarla birlikte vakit geçirerek, onlarla sohbet etti. Çok etkilendiğini söyleyebilirim.



*Zaha Hadid’le röportaj yapma fırsatım oldu, dünya için çok büyük bir kayıp...




Evet gerçekten de çok erken bir kayıp oldu. Tasarım dünyasının duayeniydi. Kraliçe II. Elizabeth’le de müzemizde tanışmıştı.




*Şu ana kadar pek çok ödül de aldı İstanbul Modern, hangi ödüllerdi?




Farklı kategori ve özelliklerde 20’nin üzerinde ödül aldık. Avrupa Müzeler Forumu Özel Ödülü ile Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Özel Ödülü son aldığımız ödüller.




*Paris’teki “Centre Georges Pompidou” ile Genç İstanbul Modern arasında ne tarz bir işbirliği var?




Paris’teki Centre Pompidou ile 9 yıldır devam eden bir eğitim işbirliğimiz var. Eğitim sponsorumuz Garanti Bankası. Onların katkılarıyla Genç İstanbul Modern eğitim programını başlattık. Centre Pompidou yılda 2 defa okul öncesi, okul çağı çocuklar ve ailelerine yönelik özel olarak hazırlanan yaratıcı programları bizimle paylaşıyor. Bu işbirliği çerçevesinde birkaç hafta önce çocuklara yönelik “Eğlenceli Fikirler Merkezi” adlı bir atölye başlattık. Yeni Zelandalı sanatçı Peter Robinson’ın çocuklar için tasarladığı bu atölye, biçimlerin keşfedilmesini ve yeni oyunlar yaratılmasını sağlıyor.






'Desteğin sürekliliği önemli'




*Genç sanatçılara nasıl bir katkı sağlıyorsunuz?




Genç Modern üyelerinin üyelik aidatlarından sağlanan gelirle İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu’na genç sanatçıların yapıtlarının katılması için kaynak oluşturuyoruz. 2013-2014 yıllarında Genç Modern üyelerinin katkılarıyla oluşturulan Genç Modern Fonu ile Fikret Atay’ın “Tinica” adlı videosu, Vahap Avşar’ın “Kara Albüm” serisinden iki çalışması, Ferhat Özgür’ün“Şarkı Söyleyebilirim” adlı videosu ve Vahit Tuna’nın “Sunshine” adlı yerleştirmesi İstanbul Modern koleksiyonuna kazandırıldı.




*Türkiye’de kültür-sanat denildiğinde ilk akla gelen isimlerinden birisiniz. İş dünyasının sanata bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?




Kültür-sanat organizasyonları ve kurumlarıyla yan yana duran şirketlerin önemli bir prestij ve ayrıcalık kazandığına inanıyorum. Ancak bu alan, kısa vadeli bir destek alanı değil. O yüzden şirketlere olan kalıcı etkisi de ancak sürekliliği olması durumunda gerçekleşiyor.Destekçilerimizin sürekli olduğunu görmek bizleri umutlandırıyor.




*Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?




Topluma fayda sağlayacak projelerde elimden geldiğince yer almaya çalışıyorum. Bizim için en büyük sosyal sorumluluk projesinin İstanbul Modern çatısı altında gerçekleştirdiğimiz, toplumun her kesimine hitap eden eğitim programları olduğunu düşünüyorum.




*Bu eğitim programları nedir?




Dezavantajlı sosyal gruplarla bedensel ve zihinsel engelli çocuk, genç ve yetişkinler için özel eğitim programları tasarlayıp yguluyoruz. Görme engelli çocuklar için düzenlediğimiz “Dokunduğum Renk”, uzman eşliğinde sergi gezilerini, atölyede gerçekleştirilen uygulamaları ve sesli betimlemeli film gösterimlerini kapsıyor. Ayrıca özel öğrenme gereksinimli çocuklar için fiziksel, sosyal ve zihinsel bağlamda farklı deneyim alanları yaratan “Buluşma” projesini de gerçekleştiriyoruz. Bu projede özel öğrenme gereksinimi olan çocukları liseli gençlerle bir araya getirererek kaynaşmalarını sağlıyoruz. Böylece gönüllü gençlerin, kültürel yaşamda sosyal sorumluluklar üstlenmesine de aracı oluyoruz. 23 Nisan haftasında da binlerce çocuğumuzu her yıl farklı temaların işlendiği bir şenlikte müzemizde ağırlayarak, sanatla buluşmalarını sağlıyoruz.




‘Kaybolmakta olan zanaat ve el sanatlarını ünlü sanatçı ve tasarımcılarla buluşturuyoruz’




*Yeni projeler neler?




İstanbul Modern Zanaat, Sanat ve Tasarım Platformu’nun ilk projesini tamamlamak üzereyiz. İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle gerçekleştiriyoruz. Yeni projeyle kaybolmakta olan zanaat ve el sanatlarını ünlü sanatçı ve tasarımcılarla buluşturuyoruz. Bakır,ahşap, cam, kemik ve sedefle geleneksel üretim tekniklerini yeniden yorumlayarak tasarıma dönüştüren bir proje. Bu projeye 5 sanatçı/tasarımcı, 4 zanaatkâr katıldı.




*Bu muhteşem bir proje. Hangi sanatçı ve tasarımcılar katılıyor?




Atilla Kuzu bakır, Hatice Gökçe kemik, Adnan Serbest ahşap, Ekrem Yalçındağ sedef ve Seyhun Topuz’un cam için yorumladığı tasarımlar, çok değerli zanaatkârların dokunuşuyla yeni ürünler olarak ortaya çıktı. Haziran ayında yeni sergilerimiz olacak. İnci Eviner’in retrospektifi bunlardan biri. Şu anda yoğun bir şekilde yeni sergilere hazırlanıyoruz.




*Bu kadar büyük bir organizasyonun finansı, işletmesi zor olmuyor mu?




İstanbul Modern’de bir ilki gerçekleştirdik. Özel sektör, kamu ve yerel yönetimin desteklediği bir sinerji oluşturduk. Toplumsal sorumluluk taşıyan kuruluşlar, İstanbul Modern’de gerçekleşen değişik etkinlikler ve sergileri destekliyor. Eğitim bölümümüzün ana sponsoru 11 yıldır Garanti Bankası. Sosyal projeler alanında ise Şekerbank ve BASF’den destek alıyoruz. Ücretsiz girişin sağlandığı “Sizin Perşembeniz” gününün sponsoru Ülker mesela. Turkcell’in teknoloji sponsorluğu da bizim için çok değerli. Son olarak Turkcell ile birlikte dünyadaki çok önemli müzelerde dahi bulunmayan Beacon


teknolojisini hayata geçirdik. Bu teknolojiyle ziyaretçilerimiz yapıtlarla ilgili yazılı ve görsel bilgiye akıllı telefonlarından ulaşabiliyor. Öte yandan çok sayıda kuruluş ve Eğitim Dostları’nın desteğiyle kaynaklarımızı güçlendiriyoruz.




‘Bir müzeyi desteklemek ülkemizde çok yeni bir kavram'




*Gala Modern’i dekastediyorsunuz değil mi?




Gala Modern gecesini müzemizin eğitim programlarını desteklemek amacıyla 2009’dan beri gerçekleştiriyoruz. Bir müzeyi desteklemek ülkemizde çok yeni bir kavram. İstanbul Modern Kültür Elçilerimiz, yurtiçi ve yurtdışından sanatçıların verdiği destekle geceden elde edilen geliri, çocuk ve gençlerin eğitim programlarını çoğaltmak ve zenginleştirmek için


değerlendiriyoruz.




*Bir üyelik programınız var. Bir müzeye üye olmak ne demek, nasıl üye olunur?




Sanatın iyileştirici ve dönüştürücü gücüne inanıyorum. Müzemize üye olan destekçilerimiz de buna inanan sanatseverlerden oluşuyor. Kurumsal ve bireysel üyelik programlarımız mevcut. Çok yeni olarak “Yaşa, Paylaş, Keşfet, İzle” kampanyasını başlattık.




*Amacı nedir bu kampanyanın?




Müzenin yaşanması gereken bir mekân olduğunu anlatmak istiyoruz. Şu anda 6 farklı üye kategorisinde 2 bini aşan üye sayımız var. Üye profilimiz oldukça farklılık gösteriyor.




*Üyeleriniz kimlerden oluşuyor?




Üyelerimiz sadece sanatla iç içe olan bir kesimden değil, hemen hemen her sektörden. Bireysel, aile ve indirimli üyeliklerimize ek olarak Genç Modern, gümüş ve altın üyelerimize hem müze içi hem de müze dışında çok özel sanat etkinliklerine katılma imkânı sunuyoruz.




*Bu çok güzel bir teşvik...




Üyelerimizin modern sanatın Türkiye ve dünyadaki gelişimini takip etmesine ve ülkemizin kültür-sanat hayatının gelişimine katkıda bulunmalarına aracılık ediyoruz. Üyelerimiz müzedeki etkinliklerin dışında, galeri ve sanatçı atölyelerine yapılan ziyaretler, koleksiyoner buluşmaları, küratör eşliğinde rehberli turlar, sergi açılışları, film öngösterimleri, yurtdışı gezi programları gibi çok çeşitli sanatsal aktivitelere katılıyor.




‘Kızım Genç Modern’in kuruculuğunu üstlendi’




*Bülent Bey projelerinizde size destek olur mu?




Tabii ki. Sanata ve özellikle modern sanata olan ilgisi sebebiyle her zaman destek oluyor.




*Eşiniz Bülent Eczacıbaşı da siz de hedefe odaklısınız? “İkinizin de mükemmelliyetçi bir tarafı var” diyebilir miyiz?




Hedefe odaklı olduğumuzu söyleyebilirim. Sanırım biraz var...




*Çocuklarınızın sanata merakı var mı?




Emre de Esra da çocukluklarından beri sanatla iç içe. Çeşitli ilgi alanları var elbette. Esra, 21-40 yaş arası üyelik programımız olan Genç Modern’in kuruculuğunu üstlendi. Onların iyi bir eğitim alıp kendilerine heyecan veren amaçların peşinden gitmeleri ve dünyaya açık insanlar olmaları bizim için en önemli değer. Sanatı da hayatlarının bir parçası haline


getirmelerinden son derece mutluyum.




'Çok kaza atlattım’




*Bu yoğunlukta en büyük kaçış noktanız, binicilik mi?




Hobim binicilik. Hafta sonları ata binmeyi ve spor yapmayı çok seviyorum.




*Tehlikeli değil mi binicilik?




Evet çok tehlikeli. Yüksek atlamaya meraklı ve müsabık olduğum için epeyce kaza atlattım. 1992’de Milli Takım’a girdim. O yıla kadar Bülent ile birlikte hafta sonlarımızı Atlı Spor Kulübü’nde geçirirdik. Şimdi de farklı yerlerde binmeye devam ediyoruz. Eşim 4 yaşında başlamış, bense daha geç yaşlarda başladım biniciliğe. Bunun bedeli olarak da çok sayıda kaza geçirdim.




*Kalıcı bir hasar bıraktı mı bu kazalar?




Çok şükür kalıcı bir şey bırakmadı.




*Ağabeyiniz çok değerli bir bilim insanı Prof. Dr. Sadık Esener... Geçtiğimiz günlerde, ABD’nin en önemli kanser araştırma merkezlerinden birini yöneteceğini duydum? Gurur duyuyor olmalısınız.

Tabii her zaman gurur duyuyorum. Ağabeyim Sadık Esener elektronik mühendisi. Nanoteknoloji alanında uzmanlaştı. 2006’dan beri Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından kurulan University of California at San Diego (UCSD) Kanser Nanoteknoloji Merkezi’nin başkanlığını yapıyor. Geçtiğimiz günlerde de Oregon Health and Science University’nin (OHSU) kanserle savaş merkezi olarak bilinen Knight Cancer Institute’un başına getirildi. Kanserin, çok yönlü bir problem olması nedeniyle farklı açılardan bakarak ve değişik teknolojiler kullanılarak çözülmesi gerektiğine inanıyor. Bu alanda uzun zamandan beri bir bilim insanı olarak çalışıyor.




'Sadeliği ve rahatlığı tercih ediyorum'




*Gününüz müzede mi geçiyor?




Zamanımın çoğunu İstanbul Modern’de geçirmeye çalışıyorum. Müzedeki ekip arkadaşlarımla birlikte yoğun bir çalışma temposu içindeyiz. Küratöryel, eğitim, pazarlama, sinema, sponsorluk, üyelik ve etkinlik departmanlarındaki arkadaşlarla birlikte müzemizin yeni projeleri üzerinde hiç durmadan, heyecanla çalışıyoruz.




*Seyahat etmeyi seviyor musunuz?




Az önce de bahsettiğim gibi çok küçük yaşlardan itibaren babamın görevi sebebiyle yurtdışında yaşadığım için Fransa benim ikincivatanım gibi oldu. Oraya gidip eski dostlarla bir araya gelmeyi seviyorum.




*Seyahatlerinizde neler yapmayı seversiniz?




Seyahatlerde de müzeleri ziyaret etmeye çalışıyorum. Hatta müzelerin sergi tarihlerine göre seyahat programımı ayarlıyorum.




*Sadece kültürel seyahatler mi, örneğin alışveriş yapmaz mısınız?




İstanbul’da yoğun iş temposu sebebiyle alışverişe vakit bulamadığım için seyahatlerde yapmaya gayret ediyorum.




*Alışverişten konu açılmışken modayla aranız nasıl?




“Modayı çok yakından takip ediyorum” diyemem. Mümkün olduğu kadar sadeliği ve rahatlığı tercih ediyorum. İstanbul’un yoğun trafiği sebebiyle zamanla yarışıyoruz. O yüzden akşamları bir aksesuvar ekleyerek devam edebileceğim kıyafetleri seçmeye çalışıyorum.




*Sosyal medya ile aranız nasıl?




Kişisel olarak değil ama müze olarak sosyal medyada başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Twitter’da 1 milyon takipçiyi aştık, dünyadaki en önemli müzelerle karşılaştırdığımızda 11’inci sıradayız. New York Metropolitan Müzesi’nden sonra biz geliyoruz.




*İstanbul Modern’in tarihçesini ve başarı hikâyesini bir kitapta buluşturmayı düşünüyor musunuz?




Keşke. Umarım gelecekte bir gün kuruluş hikâyemizi bir kitapta toplayabiliriz.




*Galataport projesi İstanbul Modern’i nasıl etkileyecek?




Şu anda proje süreci devam ediyor. Biz de süreci takip ediyoruz. İstanbul Modern’i yenilemek amacıyla projelerimiz olacak.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR