Röportaj: Reşit ÖZET

Fotoğraflar: Kamil ÖZET






*Biraz eskiye çocukluk yıllarınıza gidelim. Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiniz?




S.Ş: Çok mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirdim. İki ağabeyim Adnan ve Metin Şen ile büyüdüm bu yüzden biraz erkek gibi büyüdüm. Hala öyleyim ama çok güzel bir çocukluk geçirdim.




*Erken yaşta evlendiğiniz için eğitiminiz yarıda kalmış. Bu durum hayatınızı hangi yönde etkiledi?




S.Ş: Etkileyen bir yönü olmadı ama bugünkü aklım olsa okumayı tercih ederdim. O yüzden Melisa'yı da erken evlenecek dahi olsa mutlaka eğitimini tamamlaması konusunda uyarıyorum. Aile veya özel hayatımda bir eksiklik hissetmesem de hayatımın diğer alanlarında ister istemez eksiklik hissediyorum.




*Kendinizi hayvanlara adamış yönünüzle ön plana çıkıyorsunuz. Aile şirketlerinizde kariyer yapmak yerine daha çok hayvanlara zaman ayırmayı tercih ediyorsunuz. Neden bu yönde yaşamayı tercih ettiniz?

S.Ş: Özel bir seçimim yok ama biraz karakter meselesi herhalde. Daha önce ağabeylerim ile birlikte çalıştım ama evlendikten sonra zaten en çok istediğim evim, çocuğum ve hayvanlarla vakit geçirmekti. Ben daha çok doğa kadınıyım hayvanlarla ve doğa ile iç içe olmak beni mutlu ediyor ve hala da mutluyum.






*Ali Şen'in kızı olmak nasıl bir duygu? Baba – kız ilişkiniz nasıl? Babanızı kelimelerle anlatmanızı istesek?




S.Ş: Herkesin babası kendine çok özeldir. Ali Şen olarak ayrı ama benim için bir baba olarak gerçekten dört dörtlük bir baba. Baba- kız olarak birbirimize çok düşkünüz. Herkese göstermez ama çok duygusal bir insandır ve ailesine inanılmaz derecede bağlıdır. Ben kendimi bildim bileli babamın benim hayatımda büyük rolü olmuştur. Babamı kelimelerle anlatmak istersem iş hayatındaki Ali Şen olarak disiplinli, çalışkan, azimli bir insan olduğunu söyleyebilirim. Ama bir baba olarak baktığımız zaman duygusal, sinirli, otoriter ama bir o kadar da baba olarak anormal verici bir adamdır. Ve bize çok düşkün bir insandır.




*Ağabeyleriniz Adnan ve Metin Şen ile örnek kardeşlik ilişkiniz var. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? Aile kavramı sizin için ne ifade ediyor?




S.Ş: Aile kavramı benim için en önemlisi bağdır. Yaş ilerledikten sonra özveri, anlayış ve saygıdır. Sevgi zaten ailenin içindeki olmazsa olmazıdır. Bunlar benim için başta gelen unsurlar. İki ağabeyim açısından da bu konuda çok şanslıyım. İkisiyle de ayrı bağlarım var. Çocukluğumuzda küçük ağabeyim Metin Şen ile aramızda çok fazla yaş farkı olmadığı için çok kavga ederdik. Büyük ağabeyim Adnan ile yaş farkı fazla olduğu için bu konuda sıkıntımız olmadı.




*Aynı zamanda örnek bir annesiniz. Annelik nasıl bir duygu?




S.Ş: Annelik çok güzel bir duygu. Zaten çok erken anne olduğum için o yaşlarda pek anlayamamışım annelik duygusunu. Aslında Melisa ile birlikte büyüdüm diyebilirim. Bugünkü aklım olsa o zaman için çoğu şeyi yapmazdım.






*Evliliğe bakış açınız nedir? Nail Yiğittaş ile düzgün bir beraberliğiniz var? Nasıl tanıştınız anlatır mısınız?




S.Ş: Nail'in ailesi ile benim ailem çok eski arkadaşlar. Aileler birbiriyle görüştüğü için birbirimizi çok fazla görüyorduk, yazlıkta tanışma fırsatımız oldu. Dayısı ile çok yakın bir arkadaşlığımız vardı daha sonra Nail ile bir ilişkimiz başladı. Yaklaşık 7 senedirde devam ediyor.




*Modayla aranız nasıl? Kendi giyim stilinizi tanımlar mısınız? Sizce Türk kadını nasıl giyiniyor?




S.Ş: Moda ile çok fazla aram iyi değil. O an canım ne giymek istiyorsa, kendime neyi yakıştırıyorsam onu giyerim. Genelde spor ve rahat olmayı tercih ediyorum.






*Yaşadığınız hayatla ilgili geçmişe dönüm baktığınızda nasıl bir tecrübe edindiniz? Hayat size neler öğretti? Keşkeleriniz oldu mu?




S.Ş: Tabii ki de var. Keşke okulu okusaydım ya da bir tane daha çocuk yapsaydım diyorum bazen. Onun dışında hayatımda hiç keşke demedim.




*2014 yılında bir hala olarak çok üzüntülü bir olay yaşadınız? Yeğeniniz Alp Şen'i talihsiz bir kaza sonucu kaybettiniz? Alp Şen'in adını yaşatmak için sosyal sorumluluk projeleriyle faydalı etkinlikler düzenleniyor. Biraz bahseder misiniz? Manevi olarak olarak tatmin edici olmalı?




S.Ş: Aslında Alp'in yaptığı şeylerin ne kadar büyük olduğunu bugün daha iyi anlıyorum. Zamanında kendisi başlatıp büyüklerin başaramadığı şeyleri başardı. Onun sayesinde gün yüzüne çıkmayan insanlara çok büyük yardımları oldu.






*Hayvanlara olan aşırı ilginiz ile ön plana çıkıyorsunuz. Bu özelliğiniz nasıl oluştu? Anlatır mısınız?




S.Ş: Vazgeçilmezlerim diyebilirim. Karşılıksız sevgi olarak düşünüyorum ve onlara hayvan olarak bakmıyorum zaten. Gözümü açtığımdan beri de hayvansız bir hayatım olmadı. Şuan bile hayvanlar ile ilgili bir rahatsızlığım çıksa bile gerekirse ameliyat etsinler yine bırakamam. On bir tane köpeğimiz, 1 papağanımız, iki kedimiz, iki tane de kaplumbağamız var. Hayvanlar ile ilgili olabildiğince etkinliğe ve projelere katılıyorum.




*Ülkemizde hayvanlarla ilgili yapılan sosyal sorumluluk projeleriniz hakkında görüşleriniz nelerdir?




S.Ş: Türkiye'de hayvan sevgisi daha yeni ortaya çıkmaya başladı. Açıkcası belediyelerin de yeterli olduğunu düşünmüyorum bu konuda. Maalesef insanlar hayvanları hediye olarak alıyorlar ve bakamayıp atıyorlar. En çok kızdığım konulardan biri de bu. İnsanlar hayvanlar "hayvan" olarak değil de "can" olarak baksalar sokak hayvanların sayısı bu kadar artmaz belki de. Hayvanların kesinlikle kısırlaştırılmasının gerektiğini düşünüyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR